Darbe değil işgal girişimi

Ömer İnal

Ülkemizin en stratejik kurumları olan Ankara Emniyet Müdürlüğü, MİT, TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ve Gölbaşı Polis Özel Hareket Eğitim Merkezi F-16 savaş uçakları ve Cobra tipi Askeri helikopterden atılan bombalarla vuruldu.

Cumhurbaşkanın Marmaris’te kaldığı oteli helikopterler bombaladı, sonrasında darbeci askerler ile çıkan çatışmada 3 koruma polisi şehit oldu. İstanbul Hava limanına inmekte olan Cumhurbaşkanın uçağı, F-16’lar tarafından taciz edildi.

15 Temmuz gecesi bu olaylarını duyduğumuzda yaşanılanları anlamakta epeyce zorluk çektik. Hatta bir kâbusun içinde olduğumuzu düşündük. Zira kendi savaş uçağımız kendi helikopterimiz bizim bombalarımızla ülkenin en stratejik noktalarını imha etmeye çalışıyordu.

Tüm bu yaşanılanları sadece darbe kelimesiyle anlatmak, kesinlikle yaşanılanların tam karşılığı olmayacaktır. Yaşanılanların adını tam olarak koymak gerekirse en iyi tanımlama işgal girişimi olacaktır. Eğer bir düşman kuvvet ülkemize saldıracak olsa, yok etmeyi planlayacağı ilk yerler, Emniyet, MİT, TBMM, Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi gibi stratejik yerler ilk olarak akla gelecek olanlardır.

İşte böylesine dehşetli bir gecede bu millet yeniden bir kurtuluş destanı yazdı. Havada F-16’lar ve helikopterler halka bomba atarken, sahada tank ve tüfekler korku saçarken; zannedildiği gibi milletimiz sinmedi aksine tüm bu hainlerin üstüne yürüyerek, bu vatanın sahipsiz olmadığını göstermiş oldu.

Tıpkı Çanakkale’de düşmanın zamanın tüm teknolojik üstünlüğüne rağmen, ‘’Çanakkale Geçilmez’’ destanını yazdığı gibi… Bu sefer de milletimiz demokrasimizin postalların altında çiğnenmesine geçit vermedi, Türkiye Teslim Edilmedi…

Yaşadığımız bu elim olay, FETÖ’nün eli kanlı bir terör örgütü olduğunun en net kanıtı olmuştur. Bu aşamadan sonra bu örgüte destek olmak yada sempati duymak DAEŞ’e sempati duymak ve desteklemekten farksız bir boyuta gelmiştir.

Bundan sonra yapılması gereken, ivedilikle bu yapıya mensup olanların devlet kurumlarından temizlenmesi ve gereken cezaya çarptırılmasıdır. Şu ana kadar 6 bin civarında gözaltı ve tutuklama bilgisi varken, bu rakam 9 binleri geçecek bir noktaya gelmesi beklenmektedir.

Ülkemiz çok büyük bir belayı, milletimizin ferasetiyle atlatmıştır. Yaşanılan bu olay daha güzel günlere vesile olacaktır inşallah.

Düşürülen Rus uçağı ve Uludere olaylarının bu minvalde yeniden değerlendirilmeli ve derinlemesine araştırılmalıdır. Ülkenin imkânlarını, ülkenin aleyhinde kullanarak birçok zorlukların yaşanmasına neden olan bu durum çok iyi analiz edilerek devletimizin karşı karşıya kaldığı zararın temini için söz konusu kişilerin mal varlıklarına el konulması gibi tedbirlerin hızlıca alınması gerekir.

Terörle mücadele büyük başarı gösteren TSK’nın yaşanılan bu olayla halkla karşı karşıya getirilerek yıpratılmak ve bu mücadeleyi akamete uğratma gibi bir planın da olabileceği göz ardı edilmemelidir.

Ayrıca Rusya ile yeniden iyi ilişkiler kurarak, bölgedeki gelişmeleri etkileyecek girişimlerin yapılmasından ABD’nin rahatsız olduğu herkesin bildiği bir sır durumudur. Bu minvalde 15 Temmuz’da yaşanan bu işgal girişiminin arka planının daha net görmemiz mümkündür. Zaten olay gecesi ABD ve Avrupa basınında Askerin yönetimi tamamen ele geçirdiği yönünde haberler yapılmıştır. Yani demem o ki, her ne kadar sabaha karşı ‘’seçilmiş hükümeti destekliyoruz’’ deseler de, eğer darbe başarılı olsaydı 15 Temmuz’u onlar bayram olarak kutlayacaktı.  Lakin milletimiz üç-beş çakala meydanı bırakmadı ve 15 Temmuz bizim bayramımız oldu.

Rabbimize Hamd Olsun.

Rabbim devletimize zeval vermesin, Milletimizin birlik ve beraberliğini daim eylesin, Milli ordumuzu milletine bağlı, muzaffer ve aziz eylesin.

Selametle.