Darbenin öncesi

Ömer İnal

Türkiye’nin darbeler tarihine baktığımızda, her darbe girişiminin öncesinde askeri, siyasi, ekonomik ve sivil ayağının yanında sosyolojik bir hazırlığın yapıldığını görürüz. 1960 darbesi öncesinde hükümet aleyhinde akla hayale gelmeyecek yalanlar üretilmiş, öğrenciler kandırılarak protesto yürüyüşleri yapılmış, ekonomi alanında ‘’kötü gidiş’’ belli bazı medya organlarında halkı tedirgin etmek için kullanılmıştır.

1980 öncesinde ise, sağ-sol çatışmaları yaşanmış,  çatışma ortamının getirdiği istikrarsız ortamla birlikte ekonomik darboğaza girilmiş, temel ihtiyaç maddeleri için uzun kuyruklar oluşmuştur.  Halk bu gidişattan endişe içinde ve gelecekten tamamen umutsuz iken, bir kısım cuntacı asker kendini kurtarıcı gibi görülmesini istemiştir. Darbeden yıllar sonra yapılan bir itirafta, bir cuntacı general şunları söylemiştir:  ‘’şartların olgunlaşması için 1 yıl bekledik’’

İşte Tüm bu yaşanılanlar, darbe öncesine kamuoyu oluşturarak, yapılan hukuksuzluğu halk nezdinde meşrulaştırma ve darbenin hem yurtiçi hem yurtdışında destek bulabilmesine olanak tanıma adına yaşanmıştır.  

Yani her darbe öncesi, ülke üzerini karanlık bulutlar kaplar. Endişeye kapılan halkın, bir çıkış yolu araması beklenir ve ‘’kıvamı olgunlaştığında’’  cuntacı askerler, darbeci görülmekten ziyade halk tarafından birer kahraman gibi karşılanmayı beklerler.

15 Temmuz darbe girişiminin arkasında da, askeri bir hazırlığın yanı sıra siyasi, ekonomik ve sosyolojik bir hazırlığın olması muhtemeldir. 15 Temmuz olayı yaşandığında ilk aklımıza gelenlerden biri, Rus uçağının düşürülmesiydi, ardından Uludere’de PKK’lı terörist zannedilerek vurulan siviller geldi akıllara…

Muhsin Yazıcıoğlu’nun düşen helikopterinin enkazı için bölgeye giden ekipteki 4 kişi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a suikast için Marmaris’e giden kişilerin arasında olduğu bilgisiyle, bu olayın da karanlıkta kalmayacağı anlaşılıyor… Bu olayın darbe ile ne ilgisi var diye düşünebilirsiniz, burada önemli olan husus, ‘’derin devlet’’ diye tabir edilen bir bilinmezin, üzerindeki fluluğun kalkması ve neler yapabileceğini görmemizdir.

Bunların dışında en belirgin olaylar ise, özellikle Ankara ve İstanbul ‘da ki canlı bombalarla ve bomba yüklü araçla ile yapılan saldırılardır. Hatırlanacak olursa, İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın yaptığı bir açıklamada, yaşanılan canlı bomba saldırılarının çok büyük bir kısmının önlendiğini söylüyordu. Yani eğer önüne geçilen saldırılar gerçekleşmiş olsa,  ülkenin birçok yerinde bombalar patlayacak, halk endişeye kapılacak, insanlar ne yapacağın, kime güveneceğini bilemez duruma gelecekti. Kısaca kaos hakim olacaktı..

Bu olaylar yaşandığında FETÖ’ye yakın bazı isimler, ‘’Erdoğan gitmeden bu olaylar bitmez’’ şeklide twetler atıyor, köşe yazıları derc ediyorlardı.  Onlar bu yaptıklarıyla, halkın tüm yaşananlardan Erdoğan’ı sorumlu tutmasını amaçlıyor, Cumhurbaşkanı hakkında olumsuz bir kamuoyu oluşturmaya çabalıyorlardı… Bu yapılanlar aslında yapılacak askeri bir darbeyi sahiplenecek, darbecileri bir kurtarıcı olarak görecek halk kesimini oluşturmaya yönelik çabalardı.

15 Temmuz gecesinde, bir işgal kuvvetinden farksız şekilde, kendi milletine acımasızca kurşun sıktıklarını, herkesin gözü önünde Gazi Meclis’imizi bombaladıklarını görünce, bu vatan hainlerinin darbe öncesi tarihlerde vatanı-milleti için hayırlı işler yaptıklarını düşünmek izahtan yoksun kalıyor.

Mamafih, geçmişe dönük gizemli olayların yeniden çok kapsamlı bir şekilde incelenerek,  ülkemizi zora sokmak ve kendi emellerini hayata geçirmek için başka nasıl canilikler yaptıkları ortaya çıkarılması gerekmektedir.

Ayrıca belirttiğimiz gibi bu işin arkasındaki siyasi ayak ve finansal destek sağlayanlarda deşifre edilmeli ve devletimize kast eden bu vatansızlar hak ettiği cezaya muhatap olmalıdırlar.

Rabbim devletimize zeval vermesin, Milletimizin birlik ve beraberliğini daim eylesin. Ordumuzu peygamber ocağı eylesin, Aziz eylesin, Muzaffer eylesin.

Selametle.