DEĞİŞİM

Esra Akyol

Son günlerde ülke olarak bir yenilenme sürecine tanık oluyoruz.  Ak partideki, referandum sonuçları, teşkilatlar ile yapılan görüşmeler, anketlerden gelen sonuçlar ile, cumhurbaşkanının da partiye dönmesiyle başlayan yenilenme süreci ve her alanda taze kan arayışı devam ediyor. Bu arayışın son örneği olarak bazı büyükşehirlerin ve önemli illerin belediye başkanlarının istifalarının istendiğini görüyoruz.

İstifaların kamuoyundaki yankıları sürerken, muhalefet “seçim ile gelen seçim ile gider, başkanları istifaya zorlamak demokrasiye sığmaz” gibi içi boş yorumlar yapıyor. Oysa unuttukları bir şey var. Bu istifaları isteyen Cumhurbaşkanı da halkın oylarıyla geldi. Yani halk cumhurbaşkanına geniş yetkiler verdi. Cumhurbaşkanını o makama getirerek  ‘Devletin ve milletin iyiliği için ne gerekiyorsa onu yap’ dedi. Onun için gereği neyse o yapılıyor demek ki. Bu değişim süreci zaten biliniyor ve bekleniyordu. Partinin her biriminde hissedilen mental yorgunluk için harekete geçen yönetim, uzun yıllardır iş başında olan belediye başkanlarının istifasını isteyince vefasızlık ile suçlanabilir. Tam 25 yıldır başkente hizmet eden Melih Gökçek gibi. Ancak bu madalyonun görünen yüzü. Arka planda neler olduğunu buradan baktığımızda görmek çok zor. O zaman demek ki yerel yönetimlerin daha iyi işleyebilmesi için böyle olması gerekiyormuş diyeceğiz. Devletin bekası için kişiler önemli değildir, kurumlar önemlidir.

Ayrıca bu istenen istifalar tüm il ve ilçe teşkilatlarında bir hareketlilik ve silkelenmeye neden olmuş. Kulislerde söylenenlere göre birçok belediye başkanı acaba bir gün istifamız istenir mi diye paniğe kapılmış. Umarız bu onları işlerini daha iyi yapmaya zorlar. İşlerinde gevşek davranan belediyelere biraz korku gerekiyordu belki de. 22 il başkanının değişeceğini düşünürsek,  belediyeler korkmakta da haksız sayılmazlar. Tabi isimleri şimdiden belli olan belediyeler için artık iş işten geçmiş demektir.

İstifalar bir son değil bir başlangıç aslında. Belediyeler ve teşkilatlar silkelenip kendine gelecek. Daha güçlendirilmiş bir enerjiyle işe koyulacaklar.

Partinin vatandaş ile kurmak istediği ‘gönül köprüleri’ bu yenilenen yönetimler sayesinde daha kolay kurulacak. Vatandaşın evine gidilecek sofrasına oturulacak. Güven kaybedilen yerlerde vatandaşın güveni yeniden sağlanacak.

Partinin de açıkladığı gibi, 2017 değişim, 2018 icraat, 2019 seçim yılı olacak. Belirlenen hedefte hızla ilerleniyor. Türkiye büyük bir değişim ve dönüşüm sürecine girdi. Bu süreçte ‘Ak parti yenilik yapayım derken daha fazla güven kaybeder mi’ diye bekleyen, ellerini ovuşturan ana muhalefet kesimi hiç boşuna sevinmesin. Çünkü en kötü değişim bile kötü ile devam etmekten iyidir. Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.

 Her konuyu erken seçime getirmeyi başaran CHP’nin çabası da takdire şayan. ‘Ülkede kaos var bu kaosu ancak erken seçim çözer’ diyen CHP, her seçimi kaybeden bir parti olarak neyine güvenip de seçim istiyor acaba. Tabii artık hiçbir seçimde başarılı olamayacağını anlayınca, güya Ak partinin başarısızlığını görmek için erken seçim istiyor. Çünkü CHP’nin seçimlerdeki tek mutluluğu Ak partinin yüzdelerinin düştüğünü görmek. Ama erken seçim CHP’den başka kimsenin gündeminde yok.. CHP kendini kandırmaya devam etsin, atı alan çoktaaan üsküdarı geçti bile.