Dijital Detoks: Ekranlardan uzak bir gün mümkün mü?

Güleser Keleş

Sabah gözümüzü açıyoruz, elimiz hemen telefona gidiyor. Kim yazmış? Kim ne yapmış? Hava nasıl? Ülkenin gündemi ne? Uyandığımız ilk saniyeden itibaren bir ekranın içine düşüyoruz.

Sonra gün boyunca…
Telefon, bilgisayar, tablet, televizyon derken bir bakmışız gözlerimiz yanıyor, başımız ağrıyor ama hâlâ kaydırıyoruz.

Peki hiç düşündünüz mü?
Bir günlüğüne telefonunuzu elinize almadığınızı… Ne olurdu?


Korkutucu ve sıkıcı geliyor, değil mi?

Çünkü dijital dünya sadece bir alışkanlık değil, bir bağımlılık haline geldi. Sessizlik olduğunda hemen bir bildirim sesi arıyoruz. Düşünmek yerine izlemeyi, hissetmek yerine kaydırmayı tercih ediyoruz. Ve bu gidişle ne hissetmeye ne de düşünmeye ihtiyaç duyacağız.

Oysa bazen durmak gerekir. Sessizlik içinde kendi sesimizi duymak gerekir. Ama o kadar uzun zamandır "online"ız ki, bir gün bile dijital detoks yapma fikri ürkütücü geliyor.


Ben bir günlüğüne denedim. Telefonu kapattım. Sosyal medya yok. Haber yok. Bildirim yok.
İlk birkaç saat ellerim boş gibi hissettim. Sanki bir şeyler eksik gibi, bir şeyleri kaçırıyormuşum gibi… Ama sonra, kafam sessizleşmeye başladı. Zihnim rahatladı. Çay içerken tadını fark ettim. Kitap okurken satırların gerçekten içinde buldum kendimi.

Bir gün içinde ne çok şey yaşadığımı, ama hiçbirine dikkat etmediğimi fark ettim.

Tamamen bırakmak değil mesele. Ama sınır koymak mümkün. Mesela, sabah uyanır uyanmaz telefona bakmamak, akşam yatmadan 1 saat önce ekranı bırakmak, haftada bir günü "bildirimsiz gün" ilan etmek.

Bunlar küçük adımlar ama etkisi büyük. Kendinle buluşmak için sessizliğe ihtiyacın var.

Ekranlardan uzak bir gün, belki de bedenimize ve ruhumuza en büyük iyiliktir.
Çünkü bazı şeyleri görmek ve yaşamak için ekranı kapatmak gerekir.

Haydi, bugün bir saatliğine sende dene. Sessizlik korkutmasın seni. Belki de o sessizlikte kendini duyarsın…

Unutma:
Her bildirim bir dikkat hırsızıdır.
Bazen "çevrimdışı" kalmak, en gerçek bağdır.