Diyanet’e bir eleştiri bir de teşekkür

Seyfullah Koyuncu

Uluslararası Aile Çalıştayı “Günümüzde Aileye Yönelik Tehditler ve Çözüm Önerileri” başlıklı program Konya’da yapıldı. Düzenlenen programa Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş katılım sağladı.

Programa katılmak için ben de Bayır Diamond Otel’de yerimi aldım. Ancak saat 15.00’da başlayacağı duyurulan program saat 16.00’da ancak başladı. Saat 15.30’a kadar salonda bekledim, baktım gelen giden yok, o sebeple salonu terk edip ofise geri gittim. Bu sebeple Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir eleştirim var.

Diyanet İşleri Başkanlığı, saat duyurusuna hiçbir zaman uymuyor.

Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Konya’da düzenlediği daha önceki programlarda da aynı sorunla karşılaşmasak inanın bunu yazmazdım. Bu durum bir rutin haline geldiği için yazma gereği duydum.

Hatta bu programa giderken, yolda muhabir arkadaşımız Büşra Erkuş’un, “Bu programa ya Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş katılmayacaktır ya da program oldukça geç başlayacaktır” tespitini de buraya not düşeyim.

Daha önce de bu durumla karşılaştığımız için bu tespiti sadece ben yapmıyorum, muhabir arkadaşımız da bu durumu bekliyormuş anlayacağınız üzere.

Basit gelebilir ama bence çok önemli bir tespit.

Çünkü namaz saatleri nedeniyle saat hassasiyetinin en yüksek düzeyde olmasını beklediğiniz bir kurum bunu yaparsa diğer kurumlara söz söyleme hakkımız olmaz!

Size basit gelebilir ama benim için bu hassasiyet önemli. Kendime göre haklı olduğumu düşündüğüm bu eleştiriden sonra program içeriği hakkında biraz yorum yapmam gerekir diye düşünüyorum.

AİLEYİ SOSYAL MEDYANIN PENÇESİNDEN KURTARMAMIZ LAZIM

Şimdi yukarıdaki eleştiriyi bir kenara bırakıyorum ve Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yaptığı bu programın çok yerinde olduğunu söylemek istiyorum.

Geldiğimiz noktada sosyal medyanın aile kurumu üzerinde ciddi anlamda olumsuz etkiler bıraktığını hepimiz biliyoruz.

Aileler parçalanıyor, hem de göz göre göre. Bu anlamda sadece aile büyüklerine değil hem eğitimcilere hem de din adamlarına büyük iş düşüyor.

Helali, haramı, doğruyu, yanlışı yeni nesillere çok iyi anlatmamız gerekiyor. Bunu anlatıp iyi bir toplum inşa ederken, bir taraftan da evliliği kolaylaştırmamız gerekiyor.

Evlenme oranlarının düştüğünü, boşanma oranlarının arttığını ve genç nüfusun artış hızının düşmesini değerlendiren Diyanet İşler Başkanımız Ali Erbaş, doğru bir noktaya parmak basmıştır.

Bu noktadan hareketle hem Diyanet personelinin hem de aile büyüklerinin özellikle şu adet belası hakkında daha fazla yorum yapması, daha fazla gündem oluşturması gerektiğini düşünüyorum.

Daha önce de yazmıştım, evlilik kolaylaştırılmalı.

Günümüzde düğünlerde pilav döktürmek ortalama 300 bin liraya mal oluyor. Tek kişilik yemek masrafı 280-300 lira arasında tutuyor. Düğün sadece yemekle de bitmiyor. Ödün verilmeyen adetler masraflara masraf ekliyor. Bu kültürden bir an önce vazgeçmemiz şart.

Çünkü bu masraflarla bir yuva kurmak mümkün değil.

Hem aile büyüklerinin hem devletin hem de din adamlarının bu konuda tüm gövdelerini taşın altına sokmaları geleceğimiz adına çok önemli.

En önemlisi de yeni nesiller inşa etmemiz gerekli.

Ali İmrân, 3/104’te, “İçinizden hayra çağıran, iyiliği emredip, kötülükten men eden bir topluluk bulunsun, işte kurtuluşa erenler onlardır” buyrulmaktadır.

Bir topluluk oluşturulmasında, bütün Müslümanların sorumlu oldukları açıkça bildirilmektedir.

İşte bu sebeple bu tarz programların anlamının büyük olduğunu düşünüyorum. Diyanet işleri Başkanlığı’nın böyle bir konuya eğilmesini de çok değerli buluyorum.