Doğduğun Coğrafya

Ayşe Sarı

İnsan nerede doğduysa, hangi havayı soluduysa, hangi ağacın gölgesinde soluklandıysa birazda oranın çocuğu olur.

Mesela deniz kenarında büyüyen insanlar daha özgür ruhlu, dışarıya dönük olurken karasal bölgede yaşayanlar sert iklimin de etkisiyle daha sabırlı ve kapalılardır. Dağlık bölgede yaşayanlar hayata karşı daha dayanıklıdır.

Rüzgarın sert estiği yerde insanı daha dirayetli olur denir. Kıt imkanlarda yaşamanın insana verdiği sabır, bereketli toprakların verdiği rahatlık... Coğrafya tam bu noktada insanın hayata bakış açısını, karakterini etkileyen en büyük etkendir.

Konya'da bu farkı en çok dağlı ve ovalılar arasında görürüz. Dağlılar zor şartlara karşı dirençli olmayı öğrenmişlerdir. Sert iklim, kıt imkanlar, zorlu dağ yolları onları mücadeleci yapar. Bu zorluklar onların karakterinde yansımıştır, mizaç olarak sertlerdir. Genellikle bağırarak konuşurlar. Hatta dağlılar için ‘Suyu sert, insanı merttir.’ denir. Kimseye kolay kolay güvenmezler, güvendiklerine her zaman sahip çıkarlar.

Ovalılar ise mizaç olarak daha yumuşaklardır. Sakin yapılarıyla bilinirler. Dağlıların aksine daha sakin ve yavaş konuşurlar. Dağlılar çalışmaya önem verirken, ovalılar rahatına düşkündür. İşte tam bu noktada hepimiz biraz doğduğumuz toprağın rengine, suyun tadına, havasının sertliğini benzeriz. Yani doğduğumuz yada yaşadığımız coğrafyanın aynasıyızdır.

Bir insanı anlamak için önce toprağı tanımamız gerekir. Doğduğumuz toprak bizim karakterimizi belirler. Karadeniz’de doğmuş biriyle, Konya’nın bozkırında yetişen kişi aynı olamaz. Akdeniz sıcağında büyüyenle İç Anadolu’daki bir insanın hayata bakış açıları da aynı değildir. Hepimiz doğduğumuz coğrafyanın gölgesini üzerimizde taşırız. Farklıyız, dünyaya bakışlarımızla, fiziksel özelliklerimizle, düşüncelerimizle...

Ve böyle çok güzeliz, memleketlerimiz gibi...