Dualarımız neden etki etmiyor?

Hasan Ukdem
Dualarımız kuru sıkı tabancada patlayan kurşunlar gibi etkisiz, aminlerimiz o tabancadan düşen mermi kovanları gibi işlevini yerine getirmekte yetersiz sanki. Buradaki sıkıntımız asla duanın adresinde değil, gönderenindedir. Yani bizlerdedir. Buna bütün kalbimizle inanıyoruz. Peki dualarımızın etkisiz kaldığını nereden çıkarıyoruz? Şuradan çıkarıyoruz ki, dünyadaki Müslümanların yaşadıkları zulümlerden... Vatanları istila edilen, evleri bombalanan, kadınları kızları kirletilen, çocukları öldürülen Müslümanlar canımızı acıtan manzaralar veriyorlar. Küffarın karşısında darmadağın olan, birlikten uzak görüntüler veren bunca İslam mensubu duada mı etmiyor? Elbette ediyor, ancak bir iç muhasebe yapmadan, özünü arındırmadan bunu yapınca sonuç alınamıyor. Önce düştüğümüz haram batağından çıkmamız, sonra da tövbe kapısına varıp günahlarımızdan arınmamız lazım. Haramları, günahlara bulayarak edilen dualar yukarıda anlattığımız manzarayı veriyor yoksa. 
 
Kafir öylesine azdı ki artık çocuklar bu zulüm karşısında, yeryüzünden yardım edecek birilerinden umudunu kesip: “Sizi Allah’a şikâyet edeceğim” diyerek can verir hale geldiler. İşte o yavrucakların ahını yüce Yaradan böyle duydu ve arzı cezalandırmaya başladı. Bu dünyada duası geçmeyen bir Müslüman yarın Hakk’ın huzuruna nasıl çıkar ki? Bu vebal Müslümanların içinden çıkan hainlerin ve miskin yaşamaya alışmış zümrelerin boynuna borç olarak yazılmaktadır. Düşmanın silahıyla silahlanmada zafiyet yaşayanlar, günahlar içinde pelteleşip kalanlar, duaları etkisizleşenler bu vebale ortak oluyorlar. 
 
Oysa duanın önemini ve tesirini anlatan nice hadisler, nice ayetler var. “Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk’a bir hususta duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani bir sevâb yazılır.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-ummâl, II, 67/3150) Hadiste böyle deniyor. Demek ki, nizama uyularak edilen duanın mutlaka bir karşılığı var. Öyleyse dualarımızın etkisiz olduğunu görüyorsak kendimize bir çekidüzen vermemiz kaçınılmaz oluyor. Yozlaşan hayatın kemikleştirdiği birtakım ritüeller bizi özümüzden ayırmakta ve dünyaya karşı aşırı istekli hale getirmekte. Bu da bizim Rabbimizle aramızdaki ilişkiyi zedeleyerek, bağımızı zayıflatıyor. Artık kapitalizmin ellerinden yakamızı kurtarıp, hayata olan dozajı hayli fazla eğilimimizden sıyrılmanın vakti geldi. Zira Allah açıktan uyarıyor bizi. Salgın hastalıklar, çekirge istilaları, depremler, küresel kuraklıklar ve daha nice yolla bu uyarıyı net bir şekilde gösteriyor insanlara... “İnsanlardan, “Ey Rabbimiz! Bize (vereceğini) bu dünyada ver” diyenler vardır. Bunların ahirette bir nasibi yoktur. Onlardan öylesi de vardır ki: "Rabbimiz, bize dünyada da iyilik ver, ahirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin azabından koru" der. İşte bunların kazandıklarına karşılık nasipleri vardır. Allah, hesabı çabuk görendir.” (BAKARA suresi 200-202 ayetler) Bu muhteşem ayetin ikinci kısmında yer alan hem dünyada hem ahirette iyilik isteyenlerden olalım inşallah. 
 
Yukarıda da belirttiğimiz gibi dua her daim Müminin dilinde olmalı ama her çağın geçer akçesi ne ise onunla zenginleşmek de gerek. Mesela çağın silahlarını üretmede ve geliştirmede geri kalmamalıyız. Bunun son zamanlarda, daha bir gayretle yerine getirilmeye çalışıldığını görüyoruz ama sadece bizim ülkemizde değil bütün ümmetin yaşadığı ülkelerde de aynı birlik ve beraberlikle diriltilmesi gerekli. 
 
Ana konumuz dua olduğu için yeniden bu konuya dönelim. İşte, geçtiğimiz cumartesi günü bir Miraç gecesini daha idrak ettik. Allah bu gecede yapılan hayırlı dualarımızı kabul etsin. Üç ayların ilkini bitirip ikincisine geçtiğimiz şu günlerde biz Müslümanlara şuur versin. Ramazan bizi güzelliklerle karşılasın. Daha güçlü bir imana sahip Müslümanlar olalım ve yarın hakkın divanına çıktığımız zaman yüzümüz ak olsun. Al bayrağımız altında bütün ümmeti toplayalım ve küffarın karşısına, ölürsem gazi, yaşarsam şehit olurum düşüncesine iman etmiş mücahitler olarak çıkalım. Dualarımız çelik zırhları delsin. Kabe’miz yeniden ihtişamlı kalabalıklarına kavuşsun. Camilerimizde cuma ve vakit namazları tekrar kılınmaya başlasın. Eğer Rabbimiz bizleri bu kutsal mekanlardan tart etmişse, affetsin, huzuruna kabul buyursun. Bundan sonra vatanımıza el uzatanlar karşılarında bizi bulsun. Kadınına kızına tasallut edilen ümmet ayağa kalksın ve çelik zırhlı duvarları iman dolu göğsüyle yarsın. Çocuklarımızın, Allah’a şikâyet etmeden önceki sahipleri bizler olalım. Bizim sahibiz ise ezelden ebede Allah’tır zaten. 
 
DUA 
Şu mübarek gecede 
Açtık ellerimizi 
Sen affet diye bizi 
Tövbe var her hecede 
 
Umudumuz sensin ya Rab 
Senden bekleriz af 
Durduk kıyama saf saf 
Bırakma bizi böyle harap 
 
Günahımız çok biliriz 
Vebalimiz ağır 
Arşın gölgesine çağır 
Mutlaka geliriz 
 
Yeryüzü kan revan 
Dökülüyor çocukların kanı 
Alınıyor kadınların canı 
Zehirle doldu kovan 
 
Akıl feraset ver 
Müslümanım diyenlere 
Hak hırkası giyenlere 
Nasip et bir zafer 
 
Fayda etmez bilirim 
Sona kalan eyvahım 
Sen affet bizi Allah'ım 
Sağ yanıma yazılsın gelirim 
 
Müslümanlar oyunda oynaşta 
Kimimiz şöhret düşünde 
Kimimiz haz peşinde 
Binimiz vuruluyor bir taşta 
 
Silkele kaldır bizi 
Sen kaldır ayağa 
Bırakma kafir elinde dayağa 
Silinsin miskinliğin izi 
 
Sevgiyle kalın. Ama mutlaka EVDE KALIN.