Dünya süper ligi

Ömer Kocabaş

Geçtiğimiz hafta futbol gündemini 12 takımın bir araya gelerek Avrupa süper ligini oluşturmaları belirledi. Gelen tepkiler üzerine kısa sürede 10 tanesi geri adım atsa da böyle bir şeye cüret etmeleri bile gidişatın sorgulanması için yeterli oldu. Futbolla ilgilenmeyen okurlar için bunun bir futbol yazısı olmadığını, oradan yola çıkarak derdimizi anlatacağımızı ifade edip durduk yere okuyucu kaybetmeyelim. Malum bu zamanda nitelikli okur aslanın ağzında, o zaman okumaya devam.

Altı İngiliz, üç İspanyol ve üç İtalyan takımı bir araya gelip kendilerince bir Avrupa süper ligi oluşturdular. Yeni katılacak takımlarla sayı artacaktı. Bunlar kurucu üyeler. UEFA ve FIFA doğal olarak tepki gösterip, yaptırım uygulayacağını açıkladı. Bu kulüpleri asıl şaşırtan şey ise taraftarlarının verdiği tepkiydi. Böyle bir şey beklemiyorlardı. Onlara göre büyük takımların kendi aralarında oynadıkları maçlar her zaman ilgi çekmişti. Bu formatta büyük takımlar sürekli birbirleriyle maç yapacaktı. Taraftar ise bunun futbolun ruhuna aykırı olduğunu, küçük takımların dışlanmasının kabul edilemeyeceğini haykırdı. Futbolun veya herhangi bir şeyin ruhuyla ilgilenmek, önemsemek geride kalmıştı.

 Bu ligi oluşturan takımların neredeyse tamamının zengin bir patronu ya da başkanı var. Adamların derdi ruh falan değil para. Bu kulüplere sahip olmak için ciddi paralar harcadılar. Salgın nedeniyle bir yıldır gelirleri büyük ölçüde azaldı. Böyle bir lig projesiyle yeniden para kazanacaklardı ama şimdilik beceremediler. Vazgeçmedikleri ise kesin. Bazı küçük kulüpleri de işin içine katıp taraftara şirin görünecek yeni adımlarla bir süre sonra tekrar deneyecekler.

Hayat futbola fena halde benzer derler. Yukarı da anlatmaya çalıştığım durumun bir benzerini el altından gündelik hayatımızda görüyorduk. Şu salgın günlerinde ülkeler attıkları adımlarla gayet aşikâr şekilde benzer bir süper ülkeler ligi için adım atmaya başladılar. Amerika, Çin, Rusya, İngiltere, Almanya, Japonya, Fransa gibi ülkeler bazı sözde gelişmiş AB ülkelerini de içine alacak şekilde bir süper lig oluşturma derdindeler. Bu salgın sayesinde katma değer üretemeyen, insanlık için faydadan çok zarar anlamına gelen ülkeler ve vatandaşlarının azalması için çaba sarf ediyorlar. Birbirlerini de sevmiyorlar ama o sonraki mesele. Önce gereksiz insanlar ölüp dünya nüfusu bir azalsın. Ekonomileri kötü olan küçük ülkeler onların elinde oyuncak olsun.  Sonra sıra kendi aralarındaki rekabete de gelecek.

Koronavirüs bu ülkeler için çok büyük bir koz oldu. Bir yıldır insanlığın yıkılışını ellerini ovuşturarak seyrediyorlar. Daha istedikleri aşamaya gelinmediğinden de salgını bitirmiyorlar. Bu virüsün laboratuar ortamında üretilip üretilmediği hep bir muamma olarak kalacak ama yukarıda ismini zikrettiğimiz ülkeler anlaştığı zaman biteceği kesin. Yasaklar, tedbirler falan bu ülkelere göre biz yüzsüz insanların hayatta kalma çabasından başka bir şey değil. Bizim bu sefil halimizi gülerek izliyorlar. İstenilse önümüzdeki bir bilemediniz iki ay içerisinde bitirilebilecek bir salgını ne kadar uzatacaklar göreceğiz.

Şu anda güvenilirliği kabul edilen üç aşı var. Alman, Çin ve Rus aşıları başarılı oldu. Bu aşıların formülleri diğer ülkelerle de paylaşılıp her ülkenin kendi vatandaşına göre üretim yapmasına izin verilirse salgın kısa sürede kontrol altına alınır. Gelişmemiş, aşı üretimi yapamayacak Afrika ülkelerine de aşı gönderilebilir. Herkesin aşılandığı bir süreçte koronanın gripten bir farkı kalmaz. Tabi ki bu istenirse. Dünya, süper ligi oluşturan ülkelerin istediği düzeye gelmediği sürece bizim bu iyi niyetli çözüm önerilerimizin bir anlamı olmayacak. Çünkü adamlar açık açık gereksiz insan görmek istemiyorlar. Bir ülkenin sömürülecek kaynağı yoksa stratejik bir güzergâhta yer almıyorsa o ülke ve insanlarının yaşamasına gerek yok…   

Elimizden fazla bir şeyin gelmeyeceği ortada. Kendimizi kurtarmanın derdindeyiz. Yasaklarla, tedbirlerle bunun adına ne kadar yaşamak deniyorsa yaşamaya çalışıyoruz işte. Bahar gelmiş falan hikâye. Adamlar tam kapanma çığırtkanlığı ile baharın da içine etmenin hesabını yapıyorlar. Ramazan bayramı ise uzak ihtimal(!)