Dünyanın gerçekten ‘çivisi’ çıktı

Prof. Dr. Önder Kutlu

Bugün insanlık son derece tehlikeli bir noktaya ulaştı. Teknolojide kaydedilen gelişmeler, savaş sanayiinin tarihte olmadığı kadar yıkıcı etki kapasitesine ulaşması, insanın bitmek tükenmek bilmeyen hırsı gibi faktörleri hesaba kattığımızda gerçekten tehdidin boyutlarını anlamak oldukça zor.

Ukrayna’nın işgali, daha önce milyonları evinden, barkından eden savaş ve saldırılar hiç kimsenin kendisini güvende hissetmesine imkan vermiyor.

Trump’a bakın...

İki sene öncesine kadar dünyaya nizamat veren, herkesi tehdit eden kişi bugün kendi devletinden şiddet gördüğünü söyleyebiliyor.

Rus stratejist Dugin’in kızı suikasta kurban gitti. İngiltere Başbakanı 5 Eylül’de görevini bırakıyor.

Örnekleri her tarafa yaymak mümkün.

Türkiye de çok sakin değil. Herkesin bir planı, programı var. Bugün muktedir görünenler, yarın düşkün olarak değerlendiriliyorlar.

Dün düşman, bugün tarafsız, yarın dost olabiliyor.

Asimetrik ilişkiler mevcut. Yani, takip edilmesi, anlaşılabilmesi zor menfaat şebekeleri etkin.

İç siyasete bakınız, dış ilişkileri inceleyiniz.

Dün Madımak Oteli’nin faturasını kestikleri kişi bugün dost, yarın ne olacağını bilmiyoruz.

Veya derhal iktidardan uzaklaştırılmalıdır denilen Esed bugün ‘görüşülebilir’ olabiliyor.

Sebebi, sonucu, süreci, aktörleri ayrı mevzu.

Kısacası, çok zor bir dönemdeyiz.

Kişiler de benzer şartlara muhatap olabilirler.

İnsanlar parti parti geziyor, kendilerine gelecek aramaya çalışıyorlar. ‘O, o gün doğruydu, bugün doğru olmadığı anlaşıldı’ denebiliyor.

Yıllarda eleştirdiğimiz Demirel haklı hale geliyor bu durumda: ‘Dün dündür, bugün bugündür’.

Bu kadar değişkenliğin bulunduğu, sabitlerin ortadan kalktığı bir dünyada yaşamak oldukça zor. Tükürdüğünü yalamak zorunda kalmak ne kadar acı.

Hatırlıyorum, kıymetli hocaefendiler birkaç yıl önce banka promosyonlarına daha farklı yorumlar yapıyorlardı. ‘Efendim, kişinin rızası dışında maaşının geç yatırılması, kullanılması gibi nedenlerle mağduriyetine neden olunması halinde alınan bedel mubahtır’ diyenleri duydum.

Bugün ne oldu Allah’ın aşkına?

Helal helaldir; haram da haramdır.

Veren aynı, verilen aynı, sebep aynı iken…

Bugün ne oldu da fetva değişti? Niçin herkes bir ağızdan haram diyor.

Sadece merak ettiğim için soruyorum…

Haramsa bilmek hakkımız.

Bu kadarı hakikaten fazla. En azından benim açımdan.

Tüm problemleri küresel odaklara bağlamayalım lütfen.

Çoğu problemin kaynağı biziz.

Başkalarını suçlamayalım.

İnsan bozuk olunca kurallar da işe yaramıyor. Yeni otomobil el değiştirmesi için getirilen 6 ay 6 bin kilometre şartının nasıl aşıldığını hep okuyoruz.

Niyet bozuk olunca hep böyle oluyor. Her istemediği duruma bir çıkış kapısı buluyor insanlar.

Müzeleri, ören yerlerini geziyoruz ve görüyoruz ki insanlık tarihi hep iyiye ya da hep kötüye doğru olmamış. Ne medeniyetler, ne sistemler kurulmuş ve yıkılmış. Ama bir türlü ders çıkarılmıyor.

Yapılanlar da ‘sureta’ yapıldığı için sonuç kötü oluyor.

Bir dünya savaşı var bugün, yıllardır söylüyoruz. Herkes herkesle savaş halinde.

Liberallerin ‘insan insanın kurdudur’ dedikleri düzen bu olsa gerek.

İnsan kendisinin de kurdu aynı zamanda. İşgal ettiği makamı, mevkii kullanarak insanlara zulmedenler, bulunduğu yerleri yağmalayanlar veya birilerine peşkeş çekenler de düşünsünler...

İktidarı suçlamak, ona buna laf söylemek en kolay olanı. İçe dönük bir hesaplaşma yapılmadan ve topyekûn bir düzelme emaresi göstermeden iş zor.

Allah hepimizin yardımcısı olsun…