Durul Bazan: Dünya eskisi gibi olmayacak

Selçuklu Belediyesinin sosyal medya hesaplarında haftada üç gün yayınlanan Selçuklu Sosyal Ekran programının canlı yayın konuğu Türk Tiyatro ve Sinema Oyuncusu Durul Bazan oldu.

Selçuklu Belediyesinin sosyal medya hesaplarında haftada üç gün yayınlanan Selçuklu Sosyal Ekran programının canlı yayın konuğu Türk Tiyatro ve Sinema Oyuncusu Durul Bazan oldu. “Muhabbetin Ev Hali’ sohbet programında, Korona virüsünden sonra dünyanın bir dönüşüm yaşayacağını savunan Bazan, “Herhalde bu pandemiden sonra dünya eskisi gibi olmayacak. Yayıncılık hayatı da eskisi gibi olmayacak. Hatta ticaret bile belki eski gibi olmayacak” dedi.

Klinik Psikolog Esra Coşkun’un hazırlayıp sunduğu Selçuklu Sosyal Ekran Programının konuğu Türk Tiyatro ve Sinema Oyuncusu Durul Bazan oldu. Korona virüs sürecinde bir aydır karantinada olduğunu belirten Bazan, ”Ben bir menajerlik şirketiyle çalışıyorum. Benim adıma bütün işleri onlar yönetiyorlar. İşim gereği aslında sahada olmama da gerek yok. Çalışmadığım dönemlerde evde olmam normal. Evde olmayı seven bir insanım ama insan psikolojisi bir şeye zorunda olduğunuz zaman o şey bir süre sonra sizi sıkmaya başlar ya ancak öyle bir ufak rahatsızlık var. Onun dışında bir problem yok işler yine devam ediyor ama öte yandan artık işlerin başka bir yöne kaydığını 1 aylık süre içerisinde çok daha net görme imkanım oldu” ifadelerini kullandı.

‘KİŞİSEL YAYIN ORGANLARINA YÖNELME OLACAK’

Pandemi sürecinden sonra konvansiyonel basın yayın organlarından daha çok kişisel yayınlara ve kişisel yayın organlarına bir yönelme olacağı öngörüsünde bulunan Bazan, “Bundan sonraki dönemde de bu tarafa doğru bir akım olacak. Hem kendi adıma hem de menajerimle bunu konuşarak çalışmalarımızı biraz o tarafa doğru yönlendirme kararı aldık. Herhalde bu pandemiden sonra dünya eskisi gibi olmayacak. Yayıncılık hayatı da eskisi gibi olmayacak. Hatta ticaret bile belki eski gibi olmayacak. Çünkü şuanda bile insanlar ticaret yaparken para yerine kart kullanmanın daha sağlıklı olduğunu düşündüklerinden böyle bir yöne gittiler. Birçok haberde okuyoruz. İnsanlar artık para kullanmak yerine dijital paralara yöneleceklerini söylüyorlar. Bazı ülkelerin bu konuda çalışmaları var. Tabi bir şey böyle bir yöne kaydığı zaman peşi sıra ona bağlı birçok şey de aynı yönde hareket ediyor. Dolayısıyla biz de meslek olarak sanırım konvansiyonel yayın organlarından daha çok kişisel televizyon kanallarına ya da kişisel yayın yapan internet üzerinden çalışan bazı televizyon kanallarına yöneleceğiz gibime geliyor” ifadelerine yer verdi.

‘İNSAN KAYBETMEYE BAŞLADIĞI NOKTAYA GERİ DÖNER’

İnsanların bazı konularda eskiye yöneldiğini ve onların daha değerli olduğunu vurgulayan Buzrul, şunları aktardı: “Aslında bu bir kaotik durumdur. Yani bir şey bulduğunuz zaman ona ilgi çok olur ve her şeyden önce o tarafa yöneliriz. Ama bütün bunların merkezinde insan olduğu için insanı kaybetmeye başladığı noktada tekrar geri döner. Teknoloji ilk hayatımıza girdiğinde üstünde ışıklar, düğmeler olan bir sürü makinalar edindik. Bir sürü tuşları vardı her şey başka bir anlamda başka bir işe yarıyordu ama şimdi baktığınızda basit olanın mükemmel olduğunu fark edip tekrar basitleşmeye başladık. Hatta şöyle söyleyeyim: Benim çocukluğumda her şey doğaldı. Sonra Sanayi Devrimine biraz ayak uydurmaya başladık. Fecefood’lar çıktı ve normal evde pişen güzel yemeklerden çok daha pahalıydı. Sonra anlaşıldı ki bunlar facefood ve faydalı değil sonrasında tekrar doğala bir dönüş oldu. Farkındaysanız daha çok doğal ürün reyonları var ve doğal ürün reyonları fecefood’lardan ya da paket içinde satılan her şeyden daha pahalı olmaya başladı çünkü azaldı. Her şey bir şekilde kendi yolunu bulur. Ben de eski şeyleri çok seviyorum. Eskiden beri yaşayıp bugünlere gelebilen şeyler gerçekten değerli. Bu arada baktığınızda hayatınızda birçok şey kayboluyor ama eski şeyler size değişik hayatları anlatıyor. Eski hayatınızdan inanılmaz şeyler hissediyorsunuz. Bazen insan sadece eski bir koltuğa bakarak o koltuğun hatırlattığı şeylerle saatlerce düşünüp ağlayabiliyor ya da gülebiliyor. Bunlar ruhu olan şeyler. Eskiden oymalı kakmalı mobilyalar vardı. Şimdi öyle değil baktığınız zaman bir koltuk fabrikada hemen hazır hale geliyor. Ama eskiden bir koltuğu yapmak bir ay sürüyordu. İçinde bir emek vardı. O yüzden onlar daha değerliydi.”

DURUL İSMİNİN HİKAYESİ

Alışagelmişliğin dışında olan Durul isminin nereden geldiğinin hikayesini anlatan Bazan, “Ben ailede tek çocuğum ve o zamanlar böyle ultrason vesaire aletleri olmadığı için çocuğun kız mı erkek mi olduğunu ancak doğduğunda anlayabiliyorlar. Ve babam erkek çocuk istiyor. Hatta akşamları eve geldiğinde annemin karnını oğlum diye severmiş. O yüzden annem, eğer kız olursa çocuğu sevmez mi diye çok korkarmış. Doğum zamanına gelene kadar da adım hep Murat olarak düşünülmüş. O zamanlar Murat 124 araba çıkmış ve bir tekerlemeyle dalga geçiliyormuş. Babam da takıntılı bir adam ve arkadaşlarından biri, ‘adını Murat koyacaksın ama ya çocukla dalga geçmesinler’ deyince doğumhanenin kapısında düşünmüş ve en yakın iki arkadaşından birinin adı Durul diğerinin adı da Burul. Öyle olunca babam demiş ki bunlar benim yakın arkadaşım bari çocuğun adı Durul olsun demiş. Ama tabi bunu anneme söylememiş. Ben doğmuşum herkes sevinmiş. Ben öğlen vakti doğduğum için babam bir süre sonra işe dönmek zorunda kalmış. Çocuğun doğduktan sonra annenin yanına getirilme durumu var. Bir hemşire kucağına beni alarak annemin odasına girmiş demiş ki size Durul’u getirdim. Annem de demiş ki benim çocuğum değil. Ben hastanede Durul kimin çocuğu diye bir tur dolanmışım. Kimse sahip çıkmayınca tek bebeği olmayan kadın da annem olduğu için annemin odasına tekrar gelmişler. Durul’un senin çocuğun olmadığına emin misin demişler. Annem oğlumu kaybettiniz diye ortalığı yıkmış. Bu sefer kayıtlardan soyadıma bakmışlar. Üçüncü kez tekrar gelip Durul Bazan dediklerinde annem benim diye sarılmış. Dolayısıyla isim yüzünden ilk önce hastanede kaybolmuşum. Soyadım da aslında Bazan diye bilinir ama bazen anlamında gelir. Yani arası sıra anlamındadır. Eski Türkçe bir kelimedir” ifadelerini kullandı.

‘BAZEN DURULMAM GEREKTİĞİNİ HATIRLATIYOR’

 İsmin ve soyisiminin birleştiğinde çıkan anlamın önemine dikkat çeken Bazan,” Dedem çok sinirli bir adammış. Rahmetli aslında çok akıllı ama sinirlendiği zaman delirirmiş. Ahmet Hamdi bazan akıllı bazan deli derlermiş. O sırada da dedem bunu beğenmiş ve soyadımıza almış. Benim adımla soyadımı bir arada okuduğunuz zaman zaten bir temennidir. Durul Bazan, yani ara sıra sakinleş anlamına geliyor. Annem ruhsal durumunun ismimle bağdaştığını söylüyor. Hiç problem çıkarmayan bir bebekmişim. Saatlerce bir şeyle ilgilenebilirmişim hiçbir şeyi kırma teşebbüsüm yokmuş ama annem, ergenlik çağına girdiğin zaman tozumuzu attırdın diyor. Aslında benim için doğru bir isim ve soyad. Bana bazen durulmam gerektiğini hatırlatıyor” ifadelerine yer verdi.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ

Konya Haberleri