Asrın bilmecesine hazırsanız ve lumpen bir düşüncenin bütün sınırları hala ben buradayım diyorsa; eğitime dair konuşulması gereken mevzular gündemde yerini korumaya devam edecektir. Galiba yetişen bireyler ile yetiştirme gayretinde olan bireyler arasındaki makas farkından dolayı anlaşılma sorununun yaşanması normalitesini koruyacak gibi durmakta.
Anlaşılma sorunu; küçümsenecek, hadi rafa kaldıralım diyebileceğimiz bir sorun değil. Çünkü iletişimin bütün parametreleri yazılan kitaplarda kalacak gibi durmakta. Şunu gönül rahatlığıyla ifade edebilirim. Beşeri zihin alanında dünya nezdinde bir eğitimsel gelişme olduğunu söylemem doğru olmayacaktır. Fakat insani hafıza kendi çabalarıyla eğitime dair gelişimlere açıktır; diyebilirim.
Anlaşılma sorununun ortadan kalkması için; bir öneri de bulunabilirim. Yetiştirme gayretinde olan bireyin sürecin ve sahanın bütün sorunlarına hâkim olması ve sonuç olarak çağın eğitim metotları ile günceli yakalaması bu anlamda özneye katkı sağlayacaktır. Kendi kültürel değerlerinin farkında olmayan, ayakları yere sağlam basmayan bireyin sosyal medyanın etkisiyle zihinsel endüstri dünyasına açılması kırılmanın odak noktasını oluşturmaktadır. Yani ilk seviyeden başlanarak kendi bilim insanlarımızı, kültürümüzü, coğrafyamızı bütün milli ve manevi değerlerimizi tavizsiz bir şekilde eğitimin ana katık malzemesi etmek mecburiyetindeyiz. Yoksa bizim eğitemediğimizi bir başkasının terbiye etmesine rıza göstermek zorunda kalabiliriz. Ve sosyal medyanın terbiyesi ile yetişen bireyin sosyolojik değeri ve ölçütü ne olsa gerek.
Burada geleneksel metotlarla yetişmiş eğiticinin, modern eğitim yöntemlerine yönelik dönüşümü de elbette önemli. Burada eğitimi sosyal medyanın ve yetişen bireyin tekeline bırakmakta risk barındırmaya devam edecektir.
Hadi geçtim; daha ötesini söyleyeyim, çocuğuna söz geçiremeyen velilerin, öğretmenliğin sosyolojik değerinin ayaklar altına alınması ve çiğnenmesi de geçmişten geleceğe bireyler üzerinde yeni travmaların oluşmasına neden olmuştur. Sonuç olarak öğretmene duyulan saygı ve güven böylece azaldı. Geleneksel ve modern yöntemler arasında hala dünya nezdinde yerini korumaya devam eden bir kavram söyleyebilirim size; o da disiplin. Aile de babanın disiplini, okulda öğretmenin disiplini… Ve bu disiplin mevzusu güya özgür birey adı altın da entegre edilen içi boş; bilgiden yoksun, özgürlük alanının farkında olmayan, aile, veli ve öğretmen arasında birbirinin üzerine yıkılan bir kavram haline gelmiş durumda.
Elbette eğitime dair bir değişim ve dönüşüm süreci yaşanmaya devam ediyor. Günceli yakalamak ile geleneksel veriyi korumaya devam eden bu yaklaşım; sosyal medyanın etkisinde, batının uydurduğu özgür birey anlayışı nedeniyle eğitimcilerin verdiği samimi uğraşların bir müddet sonra ortadan kalkmasına neden olabilmektedir. Ve burada disiplin kavramının bu çağ içerisinde ne demek olduğu herkese anlatılmalıdır. Geleneksel disiplin anlayışından bahsetmiyorum. Orada da ciddi kayıpların olduğunu belirtmek isterim. Modern disiplin anlayışı, araştırılması gereken bir konu olarak yerini korumaya devam ediyor.
Eğitimin gelecek asrında; sosyal medyadan uzaklaşan bireyin, teknolojinin bütün parametreleri ile yetişmesi için proje temelli anlayışın, iş takibi adı altında yürüyen kısmının sağlam tutulması; temel eğitimde kendi değerlerini tam anlamıyla öğrenemeyen bireyin sosyal medya aracılığı ile dünyaya açılmaması gerekir. Bilgi temelli birey ile zanaat sahibi olacak birey arasında tercih meselesinin iyi hesaplanması gerektiği önümüzdeki süreçte eğitimciler ve aile adına en büyük sınav olacaktır. Çünkü 21. yüzyıla heba edilecek bir tane gencimiz olmamalı bizim. Hikâye çok büyük.
Sağlıcakla kalın.