ELVEDA BÜYÜK BAŞKAN, HOŞGELDİN YENİ BAŞBAKAN

Murat Güçlü

Türkiye'nin geçen haftaki gündeminde iki konu öne çıktı. Birinci olarak spor dünyasının önemli ismi eski BJK klübü başkanı Süleyman Seba'nın vefatı ve akabinde kendisine yapılan cenaze töreni gündemi işgal etti.

Süleyman Seba 88 yaşında hayata gözlerini yumdu. Ömrünü Beşiktaş'a ve Türk futboluna adamış bir insandı. Adı anıldığında taraflı tarafsız herkesin takdirini ve saygısı kazanmış biri olarak defnedildi. Cenazesine cumhurbaşkanı başta olmak üzere, siyaset ve spor dünyasının önemli ve meşhur isimlerinin katılması tabiki önemsiz görülmez ve Seba'nın değerini gösterir. Ancak uzun süre görev yapmış büyük klüp başkanlarının çoğu için de benzer katılım gerçekleşirdi. Seba'nın cenazesine ise tüm kulüplerin taraftarları sahip çıktı. Bu durum, fanatizmin herkesi kör ettiği bir dönemde 14 yıldır görevde olmayan bir klüp başkanına gösterilen sevginin samimiyetini ortaya koymaktadır.

Her ne kadar Türk toplumu İslami hassasiyetine uygun olarak meftanın ardından güzel konuşmayı adet edinse de kelin sırma saçlı olduğu, körün badem gözlü olduğu da bir gerçektir. Ancak Seba hakkında yazılanlara ve konuşulanlara baktığımızda, kendisine duyulan sevgi ve saygının yansımasını görüyoruz. Hakkındaki sitayişler yüksek oranda samimi bir duygunun dışa vurumuydu. Beşiktaş tarihine altın harflerle geçmiş bu güzel adam hakkında kimsenin aklına ilk olarak Beşiktaş'a kazandırdığı kupalar veya şampiyonluklar gelmedi. Ilk söylenenler mütevazılığı, beyefendiliği, hakşinaslığı idi. Seba Beşiktaş'a çok daha fazla şampiyonluk veya kupa kazandırmış olsaydı da veya daha az başarılı olsaydı hakkında söylenenler değişmeyecekti. Demek ki Süleyman Seba günümüzün tek geçerli akçesi kabul edilen başarı kriterine göre değerlendirilemeyen meziyetlere sahipmiş. Kendisine gösterilen bu teveccühün ardında biraz da bu değerlerimizi yitirmeye başlandığımızın hissedilmesinin de etkisi olduğunu zannediyorum. Umarız Türk sporunda ve sosyal hayatın diğer tüm alanlarında Süleyman Seba düşüncesinde ve davranışında bulunan "büyük" başkanların sayısı artar. Elveda büyük başkan...

 

Ülkemizin ikinci gündem maddesi ise "seçilmiş" Cumhurbaşkanımız sayın Recep Tayyip Erdoğan sonrası ne olacağı meselesiydi. Erdoğan'ının yerine gelecek AK Parti genel başkanı ve Başbakanın kim olacağı konusu herkesin gündemindeydi. Sayın Erdoğan yerine gelecek şahısta bulunması ve bulunmaması gereken özellikler hakkında kamuoyuna bir takım mesajlar verdi. Bu bilgiler çerçevesinde de kamuoyu haklı olarak isimler üzerinde tahminde bulunmaya çalıştı. Kimlerin tahmininin doğru olduğu 27 Ağustos'da yapılacak ak parti genel kurulunda belli olacak. Ama yapılan tahminlerde bir isim diğerlerine göre bariz şekilde öne çıkmakta, sayın Ahmet Davutoğlu. Tabiki başta bir Konyalı olarak sayın Bakanımızın böyle bir göreve gelmesinden büyük bir gurur ve mutluluk duyarız. Adının bu kadar yüksek sesle telaffuz edilmesi ve halkın nazarında büyük destek görmesi bile bizim için kafi derecede gurur vesilesidir. Kendisinin samimiyetinden ve gayretinden herkes emindir. Sayın Davutoğlu uzun yılardır Erdoğan ile birlikte siyaset yapmaktadır ve siyasi meselelerde kendisine uyumu adının yeni başbakan olarak geçmesine sebep olmuştur. Hem iç politikada olduğu kadar hatta daha fazla Türkiye'nin uluslararası alanda yüklenmesi gereken misyon hususunda aynı düşünmeleri Davutoğlu'nu diğer muhtemel adaylardan bir adım öne geçirdiği kanaatindeyim. Davutoğlu hakkında Ak Parti içinde muhalefet olduğu söylentilerine katılmıyorum. Sayın Davutoğlu'nun yükleneceği yeni görevi de başarıyla yerine getireceğinden kuşku duymuyoruz ve diyoruz ki, Hoş geldin yeni Başbakan...