Enflasyon külliyen zarar

Necmettin Şimşek

* Enflasyon, mal hizmet fiyatlarındaki artış hızı olarak kibarca anlatılsa bile, alım gücündeki azalmadır gerçekte. Eskiden beri hayatımızda olmasına alıştırmak için enflasyon canavarı olarak lanse edilirdi. Başa çıkmak zormuş gibi. 2024 yılsonunda TÜFE %1,03 oranında artmış, yıllık enflasyon bir önceki aya %2,71 puan azalmış ve %44,38 düzeyinde gerçekleşmiş. Bu yılsonu tekrar açıklanınca bakalım. Enflasyon, paranın değer kaybetmesidir. Paranın gelecekte daha az değerli olmasına yol açtığı için endişe verir. Enflasyon hem satın alma gücünü hem de yatırımların değerini azaltır. Enflasyonun pek çok potansiyel temel nedeni vardır maliyet kaynaklı, talep kaynaklı, konut piyasası, genişletici para, maliye politikası son olarak ise parasal devalüasyon…

* Enflasyonu kontrol altına almak için sadece para politikasına güvenmek etkili olmaz. Piyasa verimsizliği ve kamuda, para politikasının uygun şekilde işlemesi mümkün olmuyor. Piyasa manipülasyonu, genellikle fiyatların istikrarını sağlayan doğal arz ve talep dengesini bozar. Yerli üretim malların fiyatlarının, arz yeterli olsa bile, genellikle kârı maksimize etmek için yaratılan yapay azlık etkisiyle yükselir. Enflasyonla etkili bir şekilde mücadele etmek için mali ve parasal politikalar koordine edilmeli. Geçtiğimiz mali yılın büyük bir bölümünde para politikası genişlemeciyken, kamu harcamaları yüksek seyretmiş. Bankalardaki batık krediler sürekli artmakta ve bir kısmı potansiyel olarak piyasaya girmekte. Ülkemizde kişi başı ortalama kredi kartı borcu 120.795 lira olması çok vahim. Anlamlı sonuçlar elde etmek için hem mali disiplini hem de parasal sıkılaştırmayı bütünleştiren daha kapsamlı bir yaklaşım şart. Sonrasında ise, ithal mallar üzerindeki yüksek dolaylı vergiler, genellikle tüketicilere yansıtılır ve azaltılmalı veya kaldırılmalıdır. Vergi sisteminin basitleştirilmesi ve uyumluluğun iyileştirilmesi, devlet gelirlerini artırarak daha sürdürülebilir mali politikaları destekleyebilir.

3. olarak, kamu harcamalarının kalitesi iyileştirilmeli ve daha acil konulara yönlendirilmeli. Enerji sübvansiyonları hem finansal hem de çevresel açıdan özellikle zararlı. Bu nedenle, sosyal güvenlik ağı programlarına ve iklim adaptasyonuna daha fazla kaynak ayrılmalı. Gıda, yoksul ailelerin hane halkı harcamalarının büyük bir kısmını oluşturduğundan, yüksek enflasyon sosyoekonomik koşullarını kötüleştirerek birçok kişiyi yoksulluk sınırına, hatta daha da altına itiyor. Bu nedenle, sübvansiyon reform programları, yoksulları artan fiyatlardan korumak için kaynakların yeniden tahsisi açısından hayati önem taşımaktadır. Elbette, bu tür desteklerin doğru yararlanıcılara ulaşmasını sağlamak için şeffaflık ve hesap verebilirlik esastır.

4. olarak, liranın istikrarını korumak için ihtiyatlı döviz rezervi yönetimi hayati önem taşımaktadır. Liranın döviz karşısında değer kaybetmesi, ithalat maliyetlerini artırarak enflasyonun yükselmesine katkıda bulunur. İhracatçılar arasında artan rekabet gücü, döviz girişlerini artırır ve bu da lirayı destekler. Sermaye kaçışını kontrol altına almak da para birimini istikrara kavuşturmak ve ithal mallardan kaynaklanan enflasyonist baskıları azaltmak için önemli bir adımdır.

5. olarak, gıda dağıtımı artırılmalı. İhtiyaç sahiplerine nakit desteği artırılmalı. Gıda enflasyonu olarak dünyada kötü durumdayız. Çiftçiler efendidir.

6. olarak, reformları yaparken, mal fiyatlandırmasında şeffaflığın artırılmalıdır. Ülke genelindeki çiftliklerden pazarlara kadar fiyatları takip etmek için kapsamlı bir veri tabanı oluşturmalıdır. Piyasadaki oyuncuların davranışlarını düzenli olarak değerlendirmeli, piyasa manipülasyonu vakalarını araştırmalı ve uyumu sağlamak için gerekli adımları atmalıdır.

7. Gıda enflasyonu genel enflasyona önemli ölçüde katkıda bulunduğundan, verimliliği ve gıda arzını artırmak için tarımsal üretim modern teknik ve teknolojilerle desteklenmelidir. Yollar ve depolama tesisleri gibi kırsal altyapıdaki iyileştirmeler, hasat sonrası kayıpları azaltabilir ve tedarik zinciri verimliliğini artırarak gıda fiyatlarının istikrarına yardımcı olabilir. Çiftçilere ayrıca, fiyat dalgalanmalarına karşı dayanıklılık kazanmaları ve tarımsal üretimi artırmaları için finansal ve teknik destek sağlanmalıdır.

8. olarak, tedarik zinciri kesintilerinin azaltılması enflasyonu kontrol altına almak için elzemdir. Lojistik ve ulaştırma altyapısına yapılan yatırımların artırılması, tedarik zinciri verimliliğini artırarak maliyetleri ve enflasyonist baskıları azaltabilir.

9. olarak, temel ihtiyaç maddelerindeki arz şoklarını azaltmak için hükümet ticaret ortaklıklarını genişletmelidir. Temel ihtiyaç maddelerinin zamanında ithal edilmesi, fahiş fiyatlara yol açan ani krizlerin önlenmesine yardımcı olabilir.

10. olarak, hükümet çiftçilerden adil fiyatlarla yeterli tedarik sağlamalıdır. Bu, piyasa verimliliğini artırarak, fiyatları istikrara kavuşturarak ve çiftçilere adil getiri sağlayarak enflasyonun düşürülmesine yardımcı olabilir.

11.si, üreticiler ve pazarlar arasındaki bağın güçlendirilmesi hayati önem taşımaktadır. Pazarlarla doğrudan etkileşim kurarak, çiftçiler aracı marjları ortadan kaldırıldığı ve tüketici fiyatları da düştüğü için daha iyi getiriler elde edebilirler. Son olarak, e-ticaret web siteleri ve mobil uygulamalar gibi dijital platformlar, çiftçilerin geleneksel aracıları atlayarak doğrudan alıcılarla bağlantı kurmalarını sağlayarak onları güçlendirebilir. Bu, fiyat şeffaflığını artırır ve aracılara olan bağımlılığı azaltır. Bu yaklaşım için dijital okuryazarlık eğitimi ve internet erişimi gibi hazırlıklar gerekli olacaktır.

* Sonuç olarak, 2025 yazında nüfusun %65,6’sı tatil yapamadı. Tatile çıkan, sadece bir tüketici değil, borçlanan bir ekonomik aktör olarak tanımlı. Seyahat başına harcama 2019’a göre 10 kat artarak 6.274 TL’ye yükseldi. Yapılan saha araştırmasına göre; 2025 yılında tatil yapabilenlerin oranının düşük seviyelerde kaldığı tespit edildi. Açıklanan bu tablo, ekonomik ve kültürel sermaye düzeyi azalınca tatile erişimin de sistematik olarak azaldığını ortaya koydu. Veriler, tatil yapanların önemli bir kısmının ise harcamalarını borçlanarak finanse ettiği ve temel harcama kalemlerinin konaklama, yeme içme ile ulaşımda yoğunlaştığını gösterdi. Gözüken izaha gerek duymaz. Sadece veri gibi gözüken bu rakamlar külliyen her şeyi etkiliyor.