ENTELEKTÜEL SEFALET

Oktay Aksu

Murat’gilin damından atlayamadım
İncilerim döküldü toplayamadım
                                       
Anonim

 

                Fehmi Koru 1999 Ağustosunda Bülent Ecevit’in bir anısından hareketle Amerika, İngiltere ve İsrail’in Türkiye siyasetinde ki belirleyiciliğini yazmıştı; Bülent Ecevit’in yasaklı olduğu yıllarda İngiltere’de katıldığı bir televizyon programında,  bazı, FBI, CIA yetkilileri ve eski siyasetçiler ile Amerika, İsrail ve İngiltere’nin etki alanlarındaki ülke siyasetini nasıl belirledikleri, güya bir senaryo üzerinden tartışılır. Senaryo gereği iktidara getirilmek istenen siyasetçinin Ecevit olduğunu varsayalım deyince Ecevit ‘ Ben yabancıların desteği ile siyaset yapmam, kirli oyunlarınızın figüranı olmam diyerek oyun  bozanlık eder. Ecevit bu hatırayı 12 Eylül sonrasında iktidara gelen Özal’ın meşruiyetini tartışmaya açmak için anlatmıştır. Fehmi Korunun bu yazıyı yazdığı günlerde ise 74 yaşında ve hasta  olan Ecevit ülkenin Başbakanı olmuştur.

                Merkez Parti Genel Başkanı  Abdürrahim Karslının açıklamalarıyla döküldü inciler.Geçtiğimiz hafta, Ak Parti iktidarı ile ilgili benzer bir proje açığa vuruldu.Projenin aktörleri arasında Abdurrahman Dilipak ve Ali Bulaç’ta var. Aşağıdaki ifadeler Abdurrahman Dilipak’a ait: Ak Partinin kuruluşuna destek veren güçler, şu üç şeyi talep ettiler;

“1. Biz sizi iktidara taşıyalım. 2. Size iktidarda sorun çıkaracakları opere edelim. 3. Size gerekli finansal destekleri getirelim.” AK Parti’den istenenler de şunlardı: “a. İsrail’in güvenliğini artıracaksınız, önündeki engelleri kaldıracaksınız. b. Büyük Ortadoğu Projesi yani sınırların değişmesi. c. İslam’ın yeniden yorumlanmasında bize yardımcı olacaksınız. Ali Bulac’ın yazısından alıntı ile devam edeyim;  ‘1998’lerden başlamak üzere Amerikalılar, sıklıkla bizlerle görüşmeye başladılar. Biri gidiyor, üçü geliyordu. Sordukları şuydu: “Türkiye’de dindar zemini kuvvetli bir iktidar mümkün mü?” Ben ana fikir olarak şunları söylüyordum: “Türkiye’de İslami-muhafazakâr aktörlerin belirleyici rol oynadığı bir döneme giriyoruz. Kronikleşmiş sorunlarımızı eski zihniyetle çözemeyiz; bölge gibi Türkiye de yeniden şekillenmek durumunda, Batı İslam’a, Müslümanların hayat tarzına ve kaynaklarına saygı göstermelidir. Batı ile savaşmak zorunda değiliz ama Batı’nın süren tahakküm ve hegemonyası altında Ortadoğu böyle devam edemez. İsrail sınırlanmalı, rejimler demokratikleşmeli, kaynaklar adil dağıtılmalı, İslam’ın cevaz verebileceği siyasetlere engel olunmamalı.” Bu amaçla Erbakan Hocayla da Muhsin Yazıcıoğlu ile de görüşülmüş; kurulan koalisyondan hareketle bir çıkarım yapalım; Her halde cemaatle de görüşülmüştür.        

            Gerçi, yıllardır Ak Partiyi doğuran şartlara ve Tayyip Erdoğan’ın iktidar olma sürecine bakan herkesin ağzının sakızıydı bu. Ak Parti dünya sisteminin hegamonik güçleri tarafından, belli beklentilerle  kurdurulmuş bir partiydi. Son açıklamalarla bu durum bir öngörü yada zan olmaktan çıktı. Peki bizim entelijansiya yıllardır bu gerçeği niçin açıklamadı.

            2006 yılına kadar bilderberg toplantıları ile ilgili onlarca zehir zemberek yazı yazan Fehmi Koru bir bilderberg toplantısına davet edildi. Bilahare bilderbergçi arkadaşların ne hoş insanlar olduğunu anlatan bir seri yazı yazdı ve konu kapandı. O gün bugündür bilderbergçiler hakkında bir tek yazısını hatırlamıyorum.

            İslamcı aydınların en muteber isimlerinden Ali Bulaç yıllardır zaman gazetesinde nasıl barınabiliyor. Küresel aktörler tarafından kurulan koalisyonun Sayın Bulaç’a biçtiği konum bu olmasın sakın.

            Fethullah Gülen amerika’ya yerleşti. Mustafa İslamoğlu Pensilvanya’ya gidip geldi ve Kur’an İslam’ı diye bir yola girdi. Bu yön değişikliğinin yukarıdaki 3.madde(İslamın yeniden yorumlanması) ile bir ilgisi var mıdır.

            Bizim entelijansiyanın, entellektüelin toplumsal sorumluluğu açısından sınıfta kaldığı muhakkak. Halk üzerinde oynanan oyunların şahidi olacaksın ama hiçbir şey yapmayacak hatta oyunun bir parçası olacaksın.

            Ak partiyi kurduran irade o günlerde cemaati Ak Partinin yanına sigorta olarak oturtur. Bir on yıl bu koalisyon iyi kötü gider. Her şeyin farkında olan Erdoğan oylarını % 50 nin üzerine çıkardıktan sonra hem Amerika’ya hem onun koalisyondaki uzantısına dirsek gösterir. Durum buysa millet olarak demirden dağlar gibi duralım Ak Partinin arkasında. Onların bir oyunu / hesabı varsa Allah’ın da var diyelim. Ama, ya öyle değilse. Millet yine bir siyasi ve entelektüel ihanetle karşı karşıya ise. Tayyip Erdoğan; Büyük Ortadoğu Projesi diye bir proje vardı, bizde onun eş başkanıydık ama bitti dedi. Ya bitmediyse. Proje devam ediyor, Türkiye ve Türkiye üzerinden bütün Ortadoğulun küresel kapitalist düzene katılımı amaçlanıyor, bunun gerçekleşmesi için  bütün İslamcı unsurların Erdoğan tarafından  sistem içine alındığı yeni bir sürece giriliyor  ise. Tayyip Erdoğan’ın bugün cemaati rahatsız eden dış politika hamleleri İslamcılara uzatılan yem olmasın sakın. Yukarıda yabancı odakların talepleri ile Bulaç’ın yanıtlarını karşı karşıya getirelim ve düşünelim; Ya hep ya hiç olmadı, biraz sizden biraz bizden aşamasında mıyız?