Esfele Safilin (Hayvandan Daha Aşağı)

Senan Kazımoğlu
Kuran-i Kerimde Allah, insanların bazen hayvandan daha aşağı olabileceğinden bahsediyor. Peki, “Eşref’i Mahlukat”, yaratılmışların en şereflisi olan insan, nasıl olur da “Esfele Safilin” yani hayvandan daha aşağı olabilir?
Genceli Nizami ne güzel söylüyor:
 
Ne uyku, ne şehvet, ne de ki yemek
Hayatın manası olmasın gerek.
Yatmağı, yemeyi bu alemde sen,
At da, öküzde de görebilirsin.
 
Yaratılanların en şereflisi olan insanı, hayvandan daha aşağı hale salan üç faktör: para, yemek ve şehvettir. Her pisliğin kökünde bu üç şey yatıyor. İşte tamda bu yerde dinimiz devreye giriyor. Haşa! Dinimiz, bize bu üç şeyden vazgeç demiyor. Tam aksine bunları ölçülü ve bir çerçeve dahilinde yaşa diyor. Bu çerçevenin dışına çıkınca da insan, hayvandan daha aşağı hale geliyor.
Bana kısaca İslam nedir diye sorulunca: “İslam insana, insanca yaşamayı öğreten dindir” diyorum. İnsana tuvalet edebini bile öğreten bir din, kötü olabilir mi? İslam her şeyi en ince noktasına kadar düzenlemiştir. Eğer bugün Müslümanlarda bir sorun varsa bu, İslam’ı yaşamalarından değil, tam aksine, o Müslümanların, İslam’ın prensiplerine uymamalarındandır. Kısacası, dünya Müslümanlarının en büyük sıkıntısı, gavurun gavurluğunu yapmasında değil, Müslüman’ın kendi Müslümanlık vazifesini yapmamasındadır!!!
Müslüman, Müslümanlığını yapmayınca da %99 Müslüman olarak söylenen Türkiye’de LGBT yürüyüşü gibi bir rezillik yaşanır.
Geçen gün, Kuran-i ifadeyle “Esfele Safilin”den olan LGBT”ler, Fatihin iman gücüyle fethettiği ve asırlarca İslam Devletine, İslam Hilafetine payitahtlık yapan İstanbul’un tam göbeğinde “onur” yürüyüşü yapmaya çalıştılar. Bazı medya kurumları ve hatta belediyeler bile buna destek için, bunu meşrulaştırmak için elinden geleni yaptı. Gavur, gavurluğunu yapar ama Müslüman’ların bir çoğunun buna sessiz kalması, hatta akıl almaz bir şekilde buna destek olmasına hayret ediyor insan. Halimize bakarak Müslümanların neden bu kadar zor durumda olduklarını tahmin etmek zor değil.
Bir Müslüman düşünün ülküsüz, akidesiz, plansız, hedefsiz. Bu Müslüman, Necip Fazılın diliyle desek: “Tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur” misali gibidir. Müslüman’ın kendi tavrı, kendi düşüncesi, kendi hedefi, kendi planı olacak. Yoksa elin gavurunun düşüncesiyle, tavrıyla, hareketleriyle, onların koyduğu hedefler için mücadele etmeyecek. Bütün bunları karşılayacak şeyler bizim dinimizde mevcut. Hal böyleyken, bundan bihaber olan Müslüman’ın, İslam’dan uzak olanlara rağbet etmesi ne kadar acıdır. Bizim aradığımız kudret ve izzet  mensubu olduğumuz dindedir.
İslam’ı en güzel biçimde anlayan ve onu yaşayan Ashab-i Kiramdan Hz. Ömer’in (r.a) sözüyle yazımı bitirmek istiyorum: “Allah bizi İslam ile izzetlendirdi. Biz izzeti, Allah'ın bizleri izzetlendirdiği şeyin dışında ararsak, Allah bizi zillete düşürür.”