EVET-HAYIR SAVAŞLARI

Sedat Dönmez

Ülke olarak gündemimiz hiç eksik olmuyor demek artık yetersiz. Ülke olarak kavgamız hiç eksik olmuyor. Sürekli ikiye ayrılacak bir konu buluyor, kavga etmeye hazırlıklıyız. Aynı ülkede birbirine tahammülü olmayan insan grupları haline geldik. Farkında değiliz ama artık parti ve kişi fanatizminden insani değerlerimizi kaybeder olduk. Zıt görüşler birbirlerinin zekâ seviyesini sorgular, en yakın arkadaşını vatan haini ilan eder, komşusunu sırf görüşünden dolayı dışlar hale geldi. Şimdiki tartışmamız ise referandum savaşı. Özellikle sosyal medyada evet diyenlerin hayır diyenlere hayır diyenlerin ise evet diyenlere söyledikleri sözler akıl alır gibi değil.

Fanatizm, şiddeti burada da körüklemeye başladı. Milletin kaos içinde birbirine saldırması siyaseti maalesef besliyor. Öncelikle şunu bir aklımıza yazmalıyız ki evet diyen de hayır diyen de bu ülkenin vatandaşı ve eşit yaşam ve vatandaşlık hakkına sahip. Bu seçimde kimsenin görüşü vatan hainliği değil. Ülke hiç bir görüşün sahipliğinde değil. Referandumda ne çıkarsa çıksın bugün görüşünden dolayı küfür ettiğin Ahmet'in çayını içecek, köşedeki bakkaldan ekmeğini alacak, Ayşe'yle, Mehmet'le aynı sınıfta ders görüp derdini, acını, sevincini paylaşmaya devam edeceksin. Cenazen olduğunda yine görüşü farklı olan yan komşun seni teselli edecek, parasız kaldığında bugün o küfür edip vatan haini ilan ettiğin o yakın arkadaşından borç isteyeceksin. Referandum gelip geçecek ama bugün kırdığınız insanlarla zedelenmiş ilişkileriniz baki kalacak. Öncelikle birbirimizin görüşüne saygı duymayı ve bu ülkede birlikte yaşadığımızı unutmayalım. Bu ülke farklı görüşleriyle yaşanabilir bir ülke olmalı. Sandıktan hayır çıkarsa bu ülkenin anahtarı hayır görüşünde olanların da değil evet çıkarsa evet görüşünde olanların da. Ülkenin sahibi siyasi görüşler ve kişiler değil, millettir.

Öncelikle siyasi fanatizmi bir kenara bırakıp, kaos içine sürüklenmekten sıyrılıp insani değerlerimizi hatırlayalım. Altı üstü bir seçim için bu öfkeye, sinire, kavgaya gerek yok. Rıdvan Dilmen güzel bir iletişim hamlesi yaparak tatlı bir rekabet başlattı. Bunu yapanı ve yapanları vatan haini ilan etmek yerine daha güzel bir iletişim hamlesiyle hayır demeye çağırın ki bu seçim sürecini tatlı rekabetle hatırlayalım. Sonucu ne olursa olsun ülke menfaati için hep birlikte çalışalım. Birbirimizin zekâsını sorgulayan mesajlar yerine birbirimizin yanlış yönlenlerini eleştiren, doğru yönlerini takdir eden mesajlar gönderelim. Biz bugün ülkede hangi sonuç çıkarsa çıksın eğitimi nasıl düzeltiriz, ekonomiye nasıl katma değer katarız, işsizlik oranını nasıl azaltıp yetenekli insan gücünü arttırırız, bilimin ilerlemesi için hangi yatırımları yapmalıyız, ülkemizde hızla artan kansere nasıl çözüm buluruz diye konuşmamız gerekirken evet-hayır diyerek birbirimize düşmeyi tercih ediyoruz. Kimin ve kimlerin işine geliyor bu durum iyi düşünün.

İsrafın Ak Parti Ya Da Chp'si Yok

Artık ayrışma o kadar her yanımızı sarmış ki yapılan bir suçu karşı tarafın suçuyla bastırır hale gelmişiz. Daha geçtiğimiz günlerde ortaya çıkan CHP'li vekil Elif Doğan Türkmen'in telefon faturası krizine hepimiz şahit olduk. Savunulacak hiç bir yanı olmayan, milletin sonuna kadar hakkını savunması gereken ve asla milletin sırtına yüklenmemesi gereken bir bedel. Bunda hem fikiriz ancak sosyal medyada hem Ak Parti görüşü hem de CHP görüşü bunu da bir savaşa dönüştürdü. Ak Partili vatandaşlar "daha dün diyanet işleri başkanının arabasına laf edenler bugün 1.2 milyon fatura ile karşımızda" derken CHP görüşü "dün diyanet işleri başkanına neden söz söylemediniz" diyerek kendini savunuyor. Doğru olanı bile siyasi görüşümüzden sıyrılarak değerlendiremez hale geldik. İsrafın siyasi görüşü yok, millet hakkının siyasi görüşü yok. Dün nasıl Diyanet İşleri Başkanı’nın makam arabası millet hakkı ve israfsa, bugün CHP vekilinin telefon faturası da millet hakkı ve israftır. Ama siz de şunu yaptınız demekle bir tarafın yaptığını meşru kılamazsınız. Eğer adaletten ve millet hakkından bahsediyorsak bunu kendi ayıbımızı örterek değil siyasi görüşümüzden sıyrılarak yapmamız gerekiyor.

Referandum sonucu ne olursa olsun, insani değerlerimizi, farklı görüşlere saygımızı, insana olan sevgimizi kaybetmemek dileğiyle…