Siyonist İsrail, “Filistin devleti” fikrini öldürmek ve tamamen işgal edilmiş Filistin coğrafyasını ilhak etmek istiyor. Onun için işgal altında bulunan Filistin şehirlerinde korkunç vahşetler uyguluyor. Netenyahu ve yandaşları, Filistin davasının özünü ortadan kaldırmak ve birleşik Filistin’in siyasi varlığına son vermek için elinden geleni yapıyor. ABD’nin, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas başkanlığında Filistin heyetinin BM toplantılarına katılmasını engelleme girişimi de bunun bir parçasıdır. Bunun anlamı:“Artık Filistin diye bir coğrafya yok, İsrail toprağı var. Siz kimin temsilciliğini yapacaksınız?” demektir.
Siyonist iktidar, Filistinlilerin yıllardır fakru zaruret içinde yaşadıkları kamplarını yakıyor-yıkıyor. Filistin halkını ulusal ve siyasi liderliği olmayan yerel gruplar düzeyine düşürme çabası içerisine girmiş bulunuyor. Gazze, Batı Şeria ve Kudüs’ten Filistin kimliğini yok etmek için her türlü öldürme, sindirme yoluyla Filistinlilerin yaşama emareleri ortadan kaldırılıyor. Bununla da yetinmeyen Siyonistler, ABD ve Batı’nın gizli-açık destekleriyle işgal ettikleri ya da Filistinlilerden arındıracakları topraklara yerleşimci haydutları yerleştirmek için yeni iskân yerleri açıyor, Yahudileştirme ve E1 Projesiyle Kudüs’ün bağlarını diğer Filistin şehirlerinden kesiyorlar. Bunu bütün dünyanın ve İslam ülkelerinin gözünün içine baka baka yapıyorlar.
Siyonist İsrail, Batı Şeria’yı da ilhak ettiğini ilan etti. Her gün bu bölgeye yerleşimci çapulcularla baskınlar düzenliyor, evleri yıkıyor, ağaçları deviriyor, şehirlerin alt yapısını tahrip ediyor, istediğini öldürüyor ve istediğini tutukluyor. Eğer bu gidişin önüne geçilmezse, korkarım yakın bir zamanda Filistin yönetimi için sağlam siyasi bir temel kalmayacak ve Mahmut Abbas’a yollan politikası devreye sokulacaktır. Hatırlar mısınız? 7 Ekim saldırılarının ilk günlerinde Ürdün’de eski ABD Dış İşleri Bakanı Filistin Devlet Başkanı Abbas’a “sen de buradan bir ev al demişti” de, Abbas da gülümsemişti.. Her şey ABD ile birlikte yapılıyor.
Yine hatırlamakta fayda var. Donald Trump’ın Beyaz Saray'daki görevinin başlangıcında yaptığı "İsrail çok küçük ve genişlemeli" açıklamasını hepimiz hatırlıyoruz. Bir başka açıklamasında ise, İsrail'in 2005 yılında Gazze Şeridi'nden çekilmesini eleştirmiş, Gazze sakinlerini yerinden edip Şeridi bir "Riviera"ya dönüştüreceği yönündeki meşhur açıklamalarından bahsetmeye bile gerek yok. Bununla da yetinmemiş, kendisi ve Netanyahu'nun Gazze sahillerinde dinlenirken çekilmiş yapay zekâ videosunu yayınlamıştı. Amerika ve İsrail, Gazze ve ötesini, büyük İsrail imparatorluğunu kurma da dâhil, bu şekilde düşünüyor. Katil Netanyahu'nun sürekli tekrarladığı, Ortadoğu'nun çehresini değiştirme konsepti tam da budur. İş, Filistin’i ortadan kaldırmakla sınırlı değil, arz-ı mev’ud idealine ulaşıncaya ve topyekûn Ortadoğu’da Siyonist İmparatorluk kuruluncaya kadar bu yayılmacı politikalar devam edeceğe benziyor.
Ne yapmalı? Ne yapılmalı?
Başta kendi içinde bölünmüş olan Filistinli taraflar asgari müştereklerde buluşmalı. Başka çaresi yok. Bu bölünmüşlük siyasetinden Siyonistler istifade ediyor. Hatta bölünmüşlük halini derinleştirmek için ellerinden gelen her şeyi yapıyor. Filistinli gruplar akıllarını başlarına almalı, birbirlerini tahkir etme siyasetinden vaz geçip; birbirlerini tahkim etme, tekmil etme siyaseti izlemelidirler.
Diğer taraftan İslam dünyası, mevcut örgütleri (İİT, Arap Ligi) ve ellerinde bulundurdukları imkânlar (petrol gibi) ile başta ABD üzerinde baskı politikalarını yoğunlaştırmalı, Filistinliler arasında adil bir birliğin sağlanması ve kardeşliğin tesisi için çalışmalıdırlar. Yarın değil, hemen şimdi.. Özellikle Mısır, Gazze’nin kapılarına Filistinliler çıkmasın diye asker yığmak yerine bu askerî güçlerini Siyonistleri durdurmak için kullanmalıdır. Eğer bir gün -Rabbim göstermesin- Filistinliler topraklarını terk etmek zorunda kalırlarsa, sıranın kendilerine geldiğini unutmasınlar., Savunma sistemleri olmayan İslam ülkeleri üzerinde Siyonistler savaş uçakları ve casus uyduları ile cirit atıyor. İran, Suriye, Irak, Lübnan ve Yemen hava sahası üzerinde tüm mahremiyetleri kontrol ediyor, istediğini vuruyor, öldürüyor ve toprakları işgal ediyor. Başta Mısır ve Ürdün olmak üzere Gazze’ye sahip çıkmak kendi geleceklerine sahip çıkmaktır. Filistin’in varlığı ve devamı komşu ülkelerin de varlığı ve devamının bir sigortası olacağı akıldan çıkarılmamalıdır.