Gazze hakkında söz bitti, eylem zamanı

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Siyonist İsrail, Gazze ve Batı Şeria’yı ilhak etme siyasetini gittikçe derinleştiriyor. Filistin topraklarını sadece işgal değil, tamamen insandan arındırma siyasetini devreye sokmuş durumda. Katlettiği Filistinli sayısı 100.000’e dayandı. Artık Gazze halkı açlığın pençesinde can çekiştiriyor. Kitlesel ölümler başladı. Siyonistler açlığı, aç bırakmayı bir silah olarak kullanıyor.

Dünyadaki vicdanlı insanların bu soykırıma karşı seslerini yükseltmeleri karşısında kendi iktidarları fulu da olsa bir tavır değişikliği göstermeye başladı. Soykırımın paydaşlarının bu pragmatist tavır değişiklikleri vicdanlı insanların çabaları sonucudur. Halkın gücü, Hakk’ın gücü olduğunu bir defa daha ispat etti. Özellikle Fransa, İngiltere ve Almanya’nın Eylül ayında Filistin devletini tanıyacaklarına dair beyanları bunu gösteriyor. İslam ülkelerinin halkları da idarelerine karşı fırtına öncesi sessizliği yaşıyor. Bütün bu gelişmeler karşısında iki yıldır Filistin konusunda aktif siyaset izleyen Türkiye’nin öncülüğünde Arap ligi ve İslam işbirliği teşkilatı toplanma kararı aldı. Bu makale yazılırken toplantı sürüyordu. Umarım bu iki teşkilat alacağı kararlarda “kınamanın” ötesine geçerler. Çünkü durum çok vahim. Halkı Müslüman olan ülke yöneticileri ve uluslararası sistemin karar vericileri artık Siyonist İsrail’e kuvvetli bir şekilde dur demelidirler.

Osmanlının çekilmesinden bu yana Filistin coğrafyası kan kaybediyor. Yüz sene önce Filistin’de Yahudi devleti kurma kararı alanlar aynı şekilde Filistin devleti kurma kararı da almışlardı. Hala iki devletli çözüm kararı sözü yerine getirilmedi. Filistin, Siyonist İsrail tarafından uluslararası hukuk hiçe sayılarak işgal altında tutulmaya devam ediyor. Şu anda Siyonist terör devleti Gazze’yi, Batı Şeria’yı hava, deniz ve kara sahaları bakımından kontrol altında tutuyor. Cenevre sözleşmelerinde işgal ifadesi savaş suçu sayıldığı için hileye kaçarak ‘kontrol’ ifadesini kullanıyor. Sözlü olarak kontrol, fiili olarak yapılan iş, işgal. İsrail tamamen Gazze şeridini ve Batı Şeria’yı insansızlaştırmak istiyor. Filistinlileri kendi topraklarından ya gönüllü sürgüne ya da ölüme razı olmaya zorluyor. Bu insanlık dışı vahşeti sergileyen Siyonistler, sırtını ABD’ye dayamak suretiyle bu kepazeliği yapıyor. ABD arkalarından çekiliverse, çöküş mukadder olacaktır. Dünyanın çivisi çıkmış durumda. Hiçbir büyük ülke de çıkıp buna dur demiyor, hala işgalcileri sırtını pışpışlamaya devam ediyor.

Uluslararası toplumun karar vericileri bu soykırım karşısında dillerini yutmuş vaziyette. 2,3 milyon Filistinli sürekli yerlerinden ediliyor, her gün sistematik bir şekilde öldürülüyor. Gazze sahasında insani yaşam unsuru hiçbir şey kalmadı. Şimdi de açlık silaha dönüştü. İşgalci güç, soykırımcı ve apartheid devleti İsrail, tüm insani ve ahlaki değerleri yok ediyor, insanlık artık can çekişiyor. Acıya maruz kalan sadece Filistin değil, tüm özgür insanlar, vicdanlı insanlar ve insan hakları savunucuları, İsrail'in Filistin halkına karşı işlediği soykırım suçunun dolaylı kurbanlarıdır. Bütün bir dünyada travmatik nesiller gittikçe artıyor.

İşgalci İsrail yarıdan fazlası kadın ve çocuk olan en az 100.000 Filistinliyi katletti, 200.000 Filistinliyi de yaraladı. Şimdi de Gazze’yi boşaltmakta başka bir taktik silah olan “aç bırakarak” öldürme yolunu seçti. İsrail onlara su, yiyecek, bebek maması ve besin takviyelerini reddetti, su kuyularını ve fırınları bombaladı, tüm geçiş noktalarını ve çıkışları kapattı. İsrail-ABD yapımı "Gazze İnsani Yardım Vakfı" adını verdikleri ölüm tuzağı mekânına yaklaşık 10 kilometre acı içinde yürüyen Filistinliler, bir torba un yerine şehit olan kardeşlerini kucaklarına ve sırtlarına alarak geldikleri yere geri dönüyorlar. İsrail tarafından bu ölüm tuzaklarında öldürülen açlık çeken insanların sayısı 1.500'ü aştı.

Netice olarak, İsrail’in, tüm Filistin halkına karşı işlediği bu soykırım cürmü yetmemiş gibi, Gazze Şeridi'ne tam askeri kontrol uygulamaya, Filistin topraklarında işgal ve sömürgeci yerleşimini pekiştirmeye ve 1948'deki Nekbe'ye benzer şekilde Filistin halkını zorla göç ettirme planını uygulamaya karar verdiği görülüyor. Aynı zulüm, Batı Şeria’da da devam ediyor. Katliam, kuşatma, ev yıkımları, sömürge yerleşimlerinin genişletilmesi, mülteci kamplarının yıkılması ve sakinlerinin yerinden edilmesi gibi uygulamalar hızla sürüyor. Bununla birlikte her hafta periyodik olarak çapulcu sürüleri tarafından İsrail İç Güvenlik Bakanı Ben-Gvir'in liderliğinde kutsal Mescid-i Aksa'nın kutsallığı açıkça ihlal ediliyor. Bütün bu yapılanlar karşısında İslam ülkelerinin kamu gücünü elinde tutan ehl-i vicdana sesleniyoruz. Şimdi artık söz bitti, eylem zamanı. Nasıl durdurulacaksa eli kanlı rejimi, durdurma zamanı. Allah şahidim olsun ki, eğer bu yapılmazsa, hem Yüce Allah’ın huzurunda ve hem de tarih önünde bunun hesabını veremeyiz.