Gazze’de yaşanan ve büyük bir insani trajediye ve fiziki yıkıma yol açan çatışmaların ardından, uluslararası toplumun gündemindeki en acil konulardan biri bölgenin yeniden imarıdır. Ancak bu imar süreci, sadece teknik ve finansal bir mesele değil, aynı zamanda derin bir adalet ve sorumluluk sorunudur. Gazze'nin yeniden inşası için gereken devasa maliyetin, çatışmanın birincil aktörleri olan İsrail, onun en büyük askeri ve siyasi destekçisi Amerika Birleşik Devletleri ve bu politikaları destekleyen diğer Batılı ülkeler tarafından karşılanması gerektiği gerçeğidir.
Savaş Tazminatları İlkesi
Uluslararası ilişkiler tarihinde, savaşlara neden olan veya savaş sırasında orantısız güç kullanarak büyük yıkıma yol açan devletlerin, bu yıkımın maliyetini tazminat yoluyla üstlenmelerine dair önemli emsaller bulunmaktadır.
I. Dünya Savaşı sonrası Versay Antlaşması buna bir örnektir. Savaşın sonunda Almanya, “savaş sorumluluğu” maddesi uyarınca Müttefik Devletlere büyük miktarda savaş tazminatı ödemeye mahkûm edildi. Bu, bir devletin başlattığı bir savaşın sonuçlarından mali olarak sorumlu tutulabileceğinin en bilinen tarihsel örneğidir.
Yine Irak’ın Kuveyt’i İşgali sonrası, 1991’deki Körfez Savaşı’nın ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, 687 sayılı kararı ile Irak’ın Kuveyt’in işgali sırasında yol açtığı çevresel ve ekonomik zararlardan “hukuken sorumlu” olduğuna hükmetti. Bu sorumluluğu yerine getirmek için BM Tazminat Komisyonu (UNCC) kuruldu ve Irak’ın petrol gelirlerinin bir kısmı, on yıllar boyunca Kuveyt’e tazminat olarak ödendi.
Bu örnekler, bir devletin askeri eylemlerinin neden olduğu zararı tazmin etme yükümlülüğünün uluslararası hukukta bir karşılığı olduğunu göstermektedir.
Gazze’deki yıkımın ölçeği ve niteliği göz önüne alındığında, bu prensibin burada da uygulanması gerekir.
İsrail’in askeri operasyonları, sivil altyapıyı (hastaneler, okullar, su arıtma tesisleri, konutlar) hedef alarak Gazze’yi yaşanmaz hale getirmiştir. Bu durum, sadece bir savaşın yan hasarı olarak görülemez; sistematik bir yıkım eylemidir, soykırımdır ve bu eylemin mali sorumluluğu, faili tarafından üstlenilmelidir.
ABD ve Avrupalı Müttefiklerin Rolü
Gazze’nin yeniden imarı sorumluluğu sadece İsrail ile sınırlı değildir. Bu sorumluluk zinciri, bu yıkımı mümkün kılan siyasi, askeri ve diplomatik desteği sağlayan aktörleri de kapsamalıdır.
ABD, İsrail’in en büyük askeri ve finansal destekçisidir. Her yıl milyarlarca dolarlık askeri yardım sağlamakta, en gelişmiş silah sistemlerini hibe etmekte ve bu silahların Gazze’de kullanılmasına göz yummaktadır. Ayrıca, BM Güvenlik Konseyi’nde defalarca veto yetkisini kullanarak İsrail’i uluslararası kınamalardan ve yaptırımlardan korumuştur. Bu “koşulsuz destek, ”ABD’yi çatışmanın pasif bir gözlemcisi değil, yıkımın aktif bir kolaylaştırıcısı konumuna getirmektedir. Dolayısıyla, bu yıkımın onarılmasında da birincil derecede mali sorumluluk sahibidir. Silahları sağlayan ve diplomatik kalkan olan bir gücün, o silahların neden olduğu enkazı kaldırma yükümlülüğünden kaçınması ahlaki ve hukuki olarak savunulamaz.
Benzer şekilde, İsrail’in politikalarına önemli ölçüde siyasi ve askeri destek veren Almanya, İngiltere gibi Avrupa ülkeleri de bu sorumluluğa ortaktır. Silah satışları, askeri işbirlikleri ve uluslararası platformlarda sağlanan diplomatik destek, bu ülkeleri de ahlaki ve siyasi olarak sorumlu kılar. Uluslararası hukuku ve insan haklarını savunduğunu iddia eden bu ülkelerin, bu ilkelerin en ağır şekilde ihlal edildiği bir yıkımın ardından sadece insani yardım sağlamakla yetinmesi kabul edilemez.
Gazze’nin yeniden imarını bir “insani yardım” meselesi olarak çerçevelemek, temel sorunu gözden kaçırmaktadır.
İnsani yardım, genellikle tarafsız bir zeminde, doğal afetler veya önlenemeyen krizler için devreye girer. Ancak Gazze’deki yıkım, önlenebilir ve insan yapımı bir felakettir. Yıkıma neden olanlar bellidir. Bu nedenle çözüm, mağdurlara sadaka verir gibi yardım paketleri sunmak değil, faillerin neden oldukları zararı tazmin etmelerini sağlayan bir onarıcı adalet mekanizması kurmaktır.
Gazze’nin yeniden inşası, uluslararası toplum için bir ahlak ve adalet testidir. Bu süreç, birkaç ülkenin cömertliğine veya uluslararası yardım kuruluşlarının çabalarına bırakılamayacak kadar hayatidir.
Yıkımın sorumluluğu, askeri operasyonları yürüten İsrail’e, bu operasyonları mümkün kılan silahları ve diplomatik korumayı sağlayan ABD’ye ve bu politikaları destekleyen diğer Batılı müttefiklere aittir.