Hak için Hakkı savun!

İpek Özkayaalp
Değerli kardeşlerim
 
21. Yüzyılında Türkiye de yükselen heyecanlar ve gerilimlere sebep olan olayların cereyan ettiği günlerden geçiyoruz.
 
Bir yandan savunma Sanayimizde geliştirdiğimiz Milli ve yerli üretim Silahlarımız, Sondaj gemilerimiz, yeraltı kaynaklarımız, madenlerimiz, yerli otomobilimiz derken saymakla bitiremeyeceğim onca güzel işlerin altına imza atarken Hükümetimiz, yapmış olduğu bu çalışmaları gölgede bırakmak için algı operasyonlarıyla manipülasyonlarla, hem içerden hem dışardan saldırmaya cüretine devam ediyorlar.
Türkiye’nin Şahlanması ve bağımsız olma yolunda ilerlemesi birçok Ülkeyi rahatsız etti.
Her ne kadar Türkiye’nin Batısında huzur içinde yaşıyor olsak da, Türkiye’nin içinde ve dışında çok büyük hadiseler cereyan ediyor.
Hürriyetler tehdit edilmiş vaziyette.
 
Dünyadaki ’’Süper güçlerin’’ yegâne hedefi İslam.
 
Bu bugünün meselesi değil, yüzyıllardır süre gelen, içlerinde dinmeyen İslam’a karsı olan öfke, kin ve nefretleri günümüzde de devam etmekte.
Tasarlanan tüm planları birer birer uygulanması bu ana düşünceye bağlı olarak yapılmakta.
Dünya üzerinde nüfusun çoğunluğu Müslüman olduğu halde bir aksiyon söz konusu değil maalesef.
Dış Ülkelere baktığımızda uygulanan çifte standart da bunun en bariz göstergesi.
Emin olun bu taraf bizim tarafımız değildir aksine bize karşı bir tavırdır.
Pervasızca ve alçakça terör desteklenmektedir.
Bu sebepten dolayı Ülkemiz için yekvücut olup, birlikte hareket etmemiz elzemdir.
 
Amaç Türkiye’yi bölmek!
 
İş işten geçmeden toplumumuzun temel dinamiklerini tekrardan hayata geçirmeliyiz.
Karşımızda duranlar apaçık Türkiye’yi hedef almış ve parsel parsel aralarında paylaşmak için ittifak kurmuşlar.
Türkiye’yi bölebilmek için var güçleriyle bu kötü niyetli Devletler planları işlesin diye, para ayırıyorlar, kadro kuruyorlar ve bu kadrodaki elemanlara para karşılığında oynayacakları senaryoları ellerine tutuşturup üstümüze salıyorlar.
Tüm dış Ülkelerin gizli servis elemanları Türkiye’de toplanmış vaziyette.
Bizim burada üzerimize düşen önemli görevler var.
 
Hakkını aramayan İnsan, hakka layık değildir…
 
Bir halk hakkına sahip çıkmalı, çıkmalı ki o toplumda kötülükler azalsın.
Sürekli hakkını arayan insan, düşünce üretiminde bulunacaktır.
Bugün Batı Ülkelerinde üç beş kişi bir araya gelince hemen bir dernek kurarak bir amaç etrafında ter akıttığını müşahede ettiğimizi rahatlıkla söyleye biliriz.
Eski Osmanlı Kültürümüzde gelen geleneklerden biri de, Vakıflarla sivil toplum örgütlenmesi şeklinde insanlar yönetime katılıp düşünce üretmişlerdir.
Bu meseleye sadece Türkiye’nin içindeki meseliymiş gibi görmüyorum; tüm Müslümanların meselesi olarak değerlendiriyorum.
Katılım ne kadar yaygın ve etkili olursa dünya çapında, bir o kadar da insanlar sisteme kendi eserleri gibi görecek ve sahip çıkacaklar.
 
’’Bulunduğu toplum için fikir üretip de söylemeyen ya tembeldir, ya bencil, ya da korkaktır!’’
                                                                                                                      (Seneca)
 
Bizde inanın çok büyük potansiyel var!
 
Türkiye’yi gerçek anlamda çok seven fedakârca hizmet etmek isteyen insanlar olduğunu düşünüyorum. Hem Türkiye içinde hem Dünya genelinde.
Bu Vatanı Savunmak için illa makam ve mevki sahibi olmak gerekmiyor, iman sahibi olmamız yeterli!
 
Hz. Muhammed (SAV) bir Hadis-i Şerif’inde şöyle buyurmaktadır:
’’Vatan sevgisi imandandır.’’
 
Bu Vatanı bu Bayrağı savunmak için uğrunda can verecek milyonlarca gizli kahramanlar var aramızda. Söz konusu Vatansa gerisi teferruat diyerek memleketimizi hak uğruna korumaya hazır nice yiğitler olduğunun düşüncesindeyim.
Bizim Dışardaki insanlardan hiçbir eksiğimiz yok.
Elhamdülillah aksine artılarımız çok, yeter ki farkına varalım.
Bugün baktığımızda mazlumların sesi olan, zalimlere karşı dimdik duran bir Liderin zamanında yaşamak bizlere nasip oldu.
Lakin bütün her şeyi Zatî Devletlerinden beklemek yerine, her birimiz bilinçli hareket ederek elimizi taşın altına koyarak, omuzlarındaki yükü hak için hafifletmemiz gerek.
Allah’ın izniyle dünyanın meselelerinde de daha söyleyecek çok sözlerimiz var.
 
 
Allahu Teâlâ hazretlerinin bize hakkı hak olarak göstermesini, gerçekleri göstermesini, yanıltmamasını, şaşırtmamasını ve hakka ittibâyı nasip etmesini diliyorum.
Bâtılı, yanlışı doğru teşhis etmeyi ve heyecanlanmadan, sükûnetli, vakarlı bir şekilde Âyet-i kerimede bildirilen;
 
’’Siz, insanların iyiliği için çıkarılmış en hayırlı bir ümmetsiniz. İyiliği emreder, kötülüğü engel olur ve Allah’a inanırsınız’’.   
 
( Âl-i İmrân Sûresi / 110. Ayeti )
 
 
sorumluluğu, şuuru içinde; insanlara yönelik birtakım güzel, çok önemli hizmetleri yapmak için çıkarılmış bir ümmet olduğumuzun şuuru içinde; çalışmalarımızın bütün insanlık, Müslümanlar, mazlumlar, mağdurlar için faydalı olmasını temenni ediyorum.
 
Vesselam