Hakikatı Okumak

Yıldıray Altun

 Yaradanın Kur’an-ı Kerim’deki ilk emrinin “oku” olması okumayı hayatımızın merkezine oturtmamız gerektiğinin en somut göstergesi. Kur’an’ı, hayatı, hakikati doğru okumak ve anlamak için en doğru yol göstericiler ise kitaplar.

 

Zaman zaman gazetelerde, dergilerde toplum olarak ne kadar az okuduğumuzla ilgili haberlere rastlarız. Ve hep aynı soruyu sorarız: Neden az okuyoruz?Cevaplar da bellidir çoğu zaman; derslerim çok yoğun, sınavlara hazırlanıyorum, iş, güçten fırsat bulamıyorum, ev işinin biri bitiyor, biri başlıyor, çocuklarla ilgilenmek gerekiyor vs.

Ancak tüm bunları yaparken televizyon seyretmeye, internette bir şeylerle uğraşmaya, uzun uzun telefon konuşmaları yapmaya, yeni bir elbise için saatlerce çarşı pazar dolaşmaya fırsat bulabiliyoruz. Falancanın kızı ile filancanın oğlu neden nişanı atmış diye günlerce konuşabiliyoruz.

 

Öyleyse asıl mesele zaman bulamamak değil! Okumanın bizi ne kadar değiştireceği ve dönüştüreceğinin farkında olmayışımız. Halbuki bazıları için nefes almak kadar vazgeçilmez bir ihtiyaç okumak. “Okumanın tüm çeşitleri kitap okumaktan, kainat kitabını okumaya kadar insanın tefekkür yamaçlarına yaptığı iradi bir seferdir , bu sefere iştiyak duymamak, o konuda ihtiyacını görememek az okumanın temel sebebi.

Dolayısıyla kitap okumanın bizim için ne ifade ettiği, hayatımıza ne kattığını düşündüğümüzde zaten kendiliğinden vazgeçilmez hale gelir okumak.

 

Kim olduğumuz, geçmişimiz, bu dünyadaki varlık sebebimize dair ufkumuz açılır sayfalar arasında gezindikçe. Ekranlarda gördüklerimiz zihnimizde “iyi” adına ne varsa azaltırken asıl kitaba; Kur’an’a götüren kitapları okudukça dünyayı daha başka türlü görmeye başlarız. İnsan ilişkileri daha farklı bir anlam kazanır gözümüzde. Komşumuzla incir çekirdeğini doldurmayacak bir konu yüzünden kanlı bıçaklı olmayız mesela.

Çocuğumuz büyürken ne yapacağımızı şaşırdığımız noktada çok önceden okuduğumuz bir cümle çare olur sıkıntımıza. Ama görüntünün iktidarı zihinlerimizi öylesine kuşatmış durumda ki okumak çok zahmetli bir iş gibi geliyor pek çoğumuza. Televizyona gözümüzü dikip hayal kurmaya zahmet etmeden bizim adımıza kurulan hayalleri izlemek, ekranın dört köşesi arasında sınırlandırılan dünyada gösterilenle yetinmek günün sıkıntılarını unutturduğu için daha cazip geliyor bize. Ancak televizyon ekranı karardığı anda kendimizi koskoca bir boşlukta buluveriyoruz.

 

Oysa kitaplar bir yandan bizi hayal dünyamızın sınırlarını zorlayamaya iterken öte yandan neyi, nasıl görmemiz gerektiği konusunda da ufkumuzu genişletiyor. Ne diyelim Tv mi yoksa Kitaplar mı tercih sizin