“Hava istedik”

Doç. Dr. Ömer Akdağ

27 Mayıs darbesi insanlara havayı bile çok görmüştür. Günümüzde halâ darbe heveslileri var.

1950’de DP Antalya milletvekili olan ve Yassıada’da hapis yatan Dr. Burhaneddin Onat anlatıyor;

“Bir gün kumandanlar Yassıada’yı gezmeye gelmişlerdi. Bizim koğuşun önünden geçerken, arkadaşlardan birisi asabi bir kahkaha attı. Kumandanlar, kendilerine alındılar, ceza olarak koğuşun kapılarını, pençerelerini kapattılar. Bir koğuşta seksen kişiyiz.

Düşünün, günde dört paket sigara içenler var.

Birine ‘Arkadaş, niye böyle dört paket sigara içiyorsun?’ diye soracak oldum. ‘Beş içilmiyor da ondan’ dedi.

Böyle on-beş gün kapılar ve pencereler kapalı kaldı.

Düşünün içerdeki havanın durumunu.

Sabahları doktor geliyor, başında bir subay.

Doktoru yalnız göndermiyorlar. İstanbul milletvekili Enver Kaya: ‘Doktor bey, şu pencereleri aç, boğuluyoruz, öleceğiz’ dedi.

Doktor ‘Beyefendi, bu sıhhî bir iş değil, idari bir iş’ diye cevap verdi. ‘Ben açtıramam’ dedi.

‘Nasıl açtıramazsınız, siz doktor değil misiniz?’ deyince, ben dayanamadım. Baktım doktoru müşkil duruma sokuyor. Yanlarına gittim. ‘Enver, ne yapıyorsun, doktor beyden ne istiyorsun? Görmüyor musun onun da başında bir nöbetçi var. Bizden farkı yok ki’ dedim.

Bu sözlerimin oradaki idare üzerinde dehşetli bir tepkisi oldu. İlk defa Tarık Güryay’dan o zaman azar işittim. Güryay bana dedi ki, ‘Sen yaşına başına bakmadan, haraket mi ediyorsun subaylarımıza?’ dedi.

‘Ne diye hakaret ediyor muşum? Dedim.

Güryay, ‘Doktorun yanında subay bulunuyor’ demişsin. Yanında subay bulunmak, insan için şereftir' dedi.

Ben şerefsizliktir demedim. Yanında subay bulunduğu, doktorun pencereleri açmaya salahiyeti olmadığını ifade ettim. Hava istedik beyefendi, hava istedik. Başka bir şey değil. Allah’ın böceklere bile mubah kıldığı havayı istedik, dedim".

Antalya milletvekili Dr. Burhaneddin Onat'a ait hatıralardan bir iktibas yaptık. Böyle nice kepazelikler vardır Yassıada'da mahkumlara icra edilen.

Bu zihniyet ülkeye demokrasi getirecek öyle mi?

Dedik ya, aynı zihniyeti taşıyanlar halen var bu ülkede.

Ama artık millet düşmanlarının iktidara sandık yoluyla gelmeleri mümkün değildir.

Askeri kullanarak, ittihatçılar gibi iktidara gelmeleri de ümit ediyoruz mümkün olmayacaktır.

Hukuku kullanarak darbe teşebbüslerinin de önü kesilmiştir.

Allah milletimizi tekrar özürlü beyinlerin iktidarlarına mahkum etmesin.

27 Mayıs darbesinin başı olan Cemal gürsel darbenin ilk günü İsmet Paşaya telefon ederek "sizin emriniz peygamber buyruğudur" demiştir.

Oturacağı yeri bilmeyene şaşkın derler. Türk milletinin yeri batının çöplüğü değil, islam dünyasının riyaset makamıydı. Anla ve uyan artık.

ATEŞ

Behlül'e sormuşlar "nereden geliyorsun?"

"Cehennemden geliyorum" demiş.

"Hayırdır, ne işin vardı orada?" diye sormuşlar.

Behlül cevap vermiş;

"Ateşe ihtiyacım vardı. Ateş almaya gitmiştim".

"Pekiyi, ateşi aldın mı?" diye sormuşlar.

"Hayır", demiş Behlül.

"Niye ki" demişler merakla.

Behlül cevaben demiş ki;

"Herkes ateşini dünyadan getiriyor, dediler".

Dostlar !

Behlül'ü iyi tanıyın.