HAVADAN SUDAN

Hayrettin Atak

Hangi ara bu kadar acımasız olduk.

Elin oğlu insan keser, hatta buna İslam’ı kılıf edebilirdi ama biz haklı davamızda da olsa bir karınca bir karınca bile incitemezdik... Allah Resulünden öğrendiğimiz buydu…

Kurduğumuz maddi manevi tüm medeniyetlerin temelinde “merhamet” vardı…

Gerek savunurken, gerek saldırırken yaptığımız tüm cihadların temeli de “merhamet’ti…”

….

Hapse giderken gözyaşı döken birine sosyal medyadan zafer naraları atmak mıdır merhamet…?

 Ya bize yanlış öğrettiler ya da biz yanlış anladık…

Biz zalime de en az mazlum kadar üzülmeyecek miydik?   

Recm cezasında kurtulmak için hamle yapan “suçluyu” keşke bıraksaydınız diyen Resulün öğrencileri değil miyiz yoksa?

Velev ki hapse giren bir “keş” olsun…

…..

Yalova’da kesilen koca koca ağaçları görüp sevinenler, Bedir’de savaş hukukunun ilk dersinde “ağaç kesmeyeceksin” diyen Peygamberin talebeleri değil mi? Üzülmek yerine “oh” olsun işte diyenler…  

….

İki aracın zor geçtiği alt-üst geçitlerimiz… Ve sabah ve akşam saatlerinde çekilmez bir hal alan trafiğimiz… İki damla kar yada yağmur yağdığında yürüyemez araçlarımız… Birkaç yıl sonra hiçbir şekilde şehri taşıyamayacak yollarımız var belki…

Bunlar kötü belki ama en kötüsü…

Mevlana’nın öğretilerinden dem vurup trafikte karşılaştığı en küçük problemde, dünyayı ahireti ve o güne kadar öğrendiği, savunduğu her şeyi o anda orada bırakmaya hazır bir Müslüman…

…  

Her türlü ahlaksızlık ve her türlü haram kötüdür belki ama, muhabbete dahil olabilmek adına “biz gençliğimizde ne hızlıydık, şindikiler uyuz, bizim elimizden kim kurtulabilirdi ki” diye gençlere örnek olan hacı emmiler daha bir kötü duruyor… 

Kurnazlık ve ukalalıkta sınır tanımamak kötüdür belki ama en kötüsü muhabbette, “ukalalığın zirvelerinde dolaşıp, ‘koca dünyadan bir inananıyla göçüp giden Peygamberlerle’ bile uğraşılacak şimdi” korkusuyla ecel terleri dökmek daha bir kötüdür…

Dünya sermayesi Siyonistlerin, Ülke sermayesi kimliksizlerindi… Anadolu büyük sermayenin ve faiz yükünün altında eziliyordu belki düne kadar…   

Ama en kötüsü….

Vahşi kapitalizmin ve parasının esiri olmuş Müslüman… Şahsi ve Ekonomik kurallarını çıkarları çerçevesinde koyan… “Bırakın, onlar ganimetle dönsün, siz benimle döneceksiniz evlerinize” diyen  Allah Resulünün emanetçisi olamamış, akşam evine Allah rızası yerine kirli paralarla dönen Müslüman…

Siyaset sermayenin oyuncağıydı… Seçim zamanı bile birbirinden kutuplar kadar uzak siyasetçi ve vatandaş görüntüsü ülkenin kaderiydi…

Ama daha kötüsü…

Meseleleri bir dava örgüsü içinde görmekten ziyade, planlar, programlar dahilinde ele alan Müslüman...

Çünkü süt bozulunca peynir, yağ bozulunca zehir olurmuş…

Atalar durup durup öyle bir söz söylüyorlar ki… Sadece şunu söyleyip bıraksam olurmuş… Lafı evirip çevirip yüzlerce kelimeyle anlattığımı 6 kelimeyle özetliyorlar… Hem de çok daha iyi… 

Bu yüzden susuyor, ve saygıyla eğiliyorum…

 

BİR TİYOTRO BU 

Küçüklüğümden kalma bir sahne var gözlerimin önünde…

Dayak yeme korkusu yaşayan küçük çocuk büyüğe yaklaşıp bağırır; “Salak”...

Sonra topuklar küçük tüm gücüyle…

Büyük dövmeye kıyamaz….

Bundan cesaret alan küçük defalarca zorlar şansını; “Salak, salak’

En son “k” harfi çıkmadan olabildiğince uzaklaşmıştır dayak yeme ihtimali olan çocuk…

Bahçeli’nin Valilik önündeki konuşmasını görünce nedendir bilmem bu sahne geldi gözümün önüne… 

YENİ TÜRKİYE, YENİ HEDEFLER

Mhp liderini Tunceli’ye, CHP’lileri de Umreye gönderene helal ve selam olsun… Şimdi yeni hedef Bahçeli’yi Hakkari’ye, Kılıçdaroğlu’nu ……? Onu gönderecek bir yer bulamadım şimdi… Fikri olan?