Hele biraz sabırlı olalım

Macit Uluçamlıbel

Tarihte dönüm noktası diyebileceğimiz olayların tümü sancılı zamanların sonunda gerçekleşebilmiştir. Tarihi değiştiren liderlerin tümü kendi zamanlarında büyük ihtimalle hem yöneticilerin hem de halkın bir kısmının tepkilerine rağmen ideallerine ulaşmışlardır.

Düşünsenize aylar süren kale kuşatmaları, yıllar süren seferler… İllaki sancılı süreçler bunlar. Bütün halkın memnuniyetiyle olmuş olabilir mi?

Fatih Sultan Mehmet illa İstanbul’u alacağım dediğinde; ‘Yahu ne gerek var otur oturduğun yerde’, ‘Bunlarla uğraşıp bütün batıyı bize düşman edeceksin’, ‘Oradan gemi mi yürütülür’ diyenler olmamış mıdır?

Yavuz Sultan Selim Mısır’ı alacağım dediğinde; ‘Çöl geçilir mi?’, ‘Askerimizin ne işi var ta oralarda’ diye ahkam kesenler olmamış mıdır?

Kanuni Sultan Süleyman Fransa’ya bazı ayrıcalıklar tanıdığında; ‘Neden bu keferelere bu hakları tanıyor’ diye buğzetmemişler midir?

Hadi dönemin şartlarında bu muhalif söylemler kelle gider korkusuyla sesli dile getirilmemiş olabilir ama illaki böyle düşünenler olmuştur.

Abdülhamit han dönemini tüm ayrıntılarıyla yazmaya kalksak sayfalar yetmez. Hangi yeniliği yapsa o yenilikten, hangi özgürlüğü verse o özgürlükten vurdular kendisini. Öyle ki halk bir sultanın yakasına yapışacak cürete erişti nerdeyse de yine de özgürlük düşmanı ilan ettiler. Anlayamadılar ve koskoca imparatorluğun bitişini onun gidişiyle başlattılar.

Kendi tarihimizle sınırlı değil bu durum aslında.

Tarih böyle olayların örnekleriyle dolu.

Peki sonuç ne?

Başarıyla sonuçlanan, bugün kahraman olarak andığımız isimler onca muhalefete, onca saldırıya rağmen ideallerinden vazgeçmeyenler değil mi?

Peki ya bugün?

Ülkenin istihbarat teşkilatının başındaki adamı gözaltına alma hamlesiyle başlayan, sokaklara milleti dökerek devam eden, bakanları gözaltına alma hamlesiyle süren, darbe teşebbüsüyle ayyuka çıkan ve ekonomik saldırılarla devam eden sürece nasıl bakmalıyız?

Mazlum coğraflayarda bayrağımızı görünce gözleri dolan milletleri görmezden mi geleceğiz…

Türk devletlerinin bir araya getirilme çabasını es mi geçeceğiz…

İslam coğrafyasını yek vücut yapma ideallerinden vaz mı geçeceğiz…

Batıya enerjiyi siz üretin, doğal kaynakları siz yönetin mi diyeceğiz…

Terör koridorları oluşturun, sınırlarımızda devlet kurun mu diyeceğiz…

Yoksa, bizim tarihten miras görevlerimiz var diyerek yeniden dünyaya nizam mı getireceğiz… Eğer hah işte biz nizamı alem için varız diyorsak kusura bakmayın bu yol çileli hele önce biraz sabırlı olalım…