Hilm

Fatmanur Bektaş

Arapça ḥlm kökünden gelen ḥilm kelimesi,  "yumuşak huyluluk, yumuşak karakterlilik, sakin tabiatlılık, nefsi hakim olma, heyecana kapılmama, ağırbaşlılık gibi manalara gelmektedir. Nefsini kızgınlığındsn ve heyecanından koruyan, hilm sahibi olan kimseye "halîm" denir.

Peygamber efendimiz (sav)'in hayatı, topluma ve her bir ferde her zaman en güzel örnek teşkil ettiğinin sayısız örnekleriyle doludur. Hilm sahibi oluşuyla da; yani yumuşak huylu ve merhametli olması ile de bizler için en güzel örnektir. Bu sayede insanların kalplerini İslam'a ısındırmış ve müslüman olmalarını kolaylaşmıştır. Kuran'ı Kerim'de Allah Azze ve Celle:

"(Rasulüm!) O vakit, Allah’tan bir rahmet ile onlara yumuşak davrandın! Şâyet Sen kaba ve katı yürekli olsaydın, hiç şüphesiz, etrafından dağılıp giderlerdi.."(Âl-i İmrân, 159) buyurmuştur.

 Bir sefer esnasında esir düşen Hakem bin Keysân'ı  Efendimiz (sav) İslâm’a dâvet etti. İslâm’ı bütün tafsîlâtıyla uzun uzadıya anlattı. Şüphelerini yok etmek için defâlarca tekrar etti. Allah Rasûlü’nün bu kadar gayret sarf etmesine rağmen Hakem’in hâlâ müslüman olmamasına öfkelenen Hazret-i Ömer:

"–Yâ Rasûlâllah! Bununla ne diye konuşup durursun. Vallâhi o hiçbir zaman müslüman olmaz! Müsâade et, boynunu vurayım da varacağı yere, yâni cehenneme bir an önce varsın!" dediyse de Peygamber Efendimiz, Hakem’e İslâm’ı anlatmaya devâm etti. Hakem dikkatini toplayarak:

"–İslâm nedir?" diye sorunca Efendimiz:

"–Allâh’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın kulluk etmen ve Muhammed’in de O’nun kulu ve Rasûlü olduğuna şehâdet getirmendir!" buyurdu. Hakem:

"–Müslüman oldum." dedi.

Bunun üzerine Peygamber Efendimiz ashâbına dönerek:

"–Eğer ben, biraz önce size uysaydım, o şimdi cehenneme gitmiş olacaktı!" buyurdu.

Efendimiz (sav) sahabeden bu özelliklere sahip olanları övmüş ve  Allah'ın da böyle insanlardan razı olduğunu haber vermiştir.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Abdülkaysoğullarından Eşecc’e:

"Sende Allah’ın sevdiği iki özellik vardır: Yumuşak huyluluk ve ihtiyatkârlık"(Müslim) buyurmuştur.

Yüce Rabbimiz bize güzel ahlâk ile kötü ahlâkın bir olmadığını beyan etmiş ve kötü ahlâkı güzel ahlâkla değiştirmemizi emretmiştir:

"İyilikle kötülük bir olmaz. Sen (kötülüğü) en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse, sanki candan bir dost olur." (Fussilet/34)

Ahlâkın en güzeli hilm, yumuşak huylu ve hoşgörülü olmaktır. Çünkü bu sâyede düşman dost, uzak yakın olur. Zîrâ güzel ahlâk sahibi olan insan muhâtabının öfkesini iyi huylulukla, zulmünü affedici olmakla, kötü arkadaşlığını ise lütuf, kerem ve iyilikle savar. (İsmail Hakkı Bursevî, Rûhu’l-beyân)

Kur'an-ı Kerîm'de birçok ayette Allah azze ve celle, kullarına karşı hoşgörüsünü ortaya koyan "Halîm" sıfatı ile geçer.

"..Allah gafûrdur, halîmdir. "(Bakara/245)

"..Çünkü Allah, çok bağışlayıcıdır, halîmdir."(Ali İmran/115)

"..Allah, kesinlikle tam bir bilgi sahibidir, halîmdir" (Hac/59)

"..O halîmdir, çok bağışlayıcıdır" (İsrâ/44)

Günahlarımıza karşı hemen ceza vermeyip tevbe etmemiz için fırsat veren, merhameti her daim gazabından önce gelen yüce Rabbimiz, el-Halim ismi ile de bizlere bu hedefi göstermiştir.