“Hocam Biz Çanakkale’ye Gidiyoruz”

Ramazan Yaşar

18 Mart’ta Çanakkale Zaferi’nin 100’üncü yılını geride bıraktık. Bir hafta gecikmeyle Çanakkale’yi yazdığım için okuyucularımdan özür diliyorum. Aslında bu gecikmeyi bilerek yaptım. Çünkü 18 Mart’ta yazarların büyük bir bölümü haklı olarak Çanakkale’yi yazıyorlar. Ben istedim ki benim yazım bu yoğunluğun arasında kaybolmasın. Bu zafer her gün kutlanmayı hak eden, her gün gündemimizde olmasını istediğimiz bir konu aslında. Zaferin anlam ve önemi bugün anlaşılmayı çok daha fazla hak ediyor…

Çanakkale Zaferi’nde genellikle Bahriyelilerimiz, Topçularımız ve Piyadelerimiz anlatılır. Özhan Eren, Çanakkale Savaşı’nı anlatan “Son Mektup” filminde “Tayyarecilerimizi” anlatmış. Ben de size Çanakkale’deki büyük askerleri, neferleri değil; çocuk, genç askerleri anlatmak istedim bugün. Çocuk kahramanlara geçmeden önce kamuoyunun çok da bilmediği bir konuya dikkatiniz çekmek istiyorum. Burayı dikkatle okuyup gerekli anlamı çıkarmanızı rica ediyorum!

Çanakkale Şehitleri için anıt yapılmasına zaferden 37 yıl sonra, 1952’de karar verildiğini biliyor muydunuz? Doğrusu ben yeni öğrendim. 9 Eylül 1923’de Atatürk tarafından kurulan ve 1950 yılana kadar Türkiye’yi tek başına yöneten CHP’nin aklına nedense Çanakkale kahramanlarına bir şehitlik, bir anıt yapma fikri gelmemiş. Çanakkale Zaferiyle ilgili camilerde yapılan dualarda “Neden Atatürk’e özel dua edilmediğini” diline dolayan CHP, nedense 250 bin şehide aynı hassasiyeti göstermemiştir. Onlara bir şehitliği çok görmüştür…

1952’de Demokrat Parti iktidarı döneminde şehitliği yapmak nasip oldu bu millete. 1938’de Taksim Meydanı’na dikilmek üzere; İtalyan heykeltıraşa 1 milyon 500 bin lira ödeyen CHP’nin Genel Başkanı İnönü, Çanakkale’ye anıt yapmak için para bulamamış! Ancak Çanakkale Zaferi’nin torunları 2 milyon 386 bin 251 liralık bağış yaparak şehitliği yapmıştır. Aslında burada CHP ve İnönü’yü eleştirmek istemiyorum. Allah bu kahramanların anısına, maneviyatına İnönü ve CHP’nin hizmet etmesini, katkı yapmasını nasip etmemiştir. Allah, O aziz şehitlerin hatırasına CHP ve İnönü’nün elini değdirmemiştir!...

*
“Hey On beşli On beşli
Tokat Yolları Taşlı
On beşliler Gidiyor
Kızların Gözü Yaşlı.”

Bu Türkünün sözleriyle halkımız Çanakkale’nin çocuk kahramanları olduğunu öğrendi. Tabi çocuk kahramanlarımız Tokat’ın on beşlileriyle sınırlı değil. 17 yaşındaki öğrencilerini cepheye gönderen Sivas Lisesi öğrencileri de okuldan ayrılırken hocalarına hitaben; “Hocam biz Çanakkale’ye gidiyoruz. Hakkınızı helal edin” diye yazmışlardı. Savaşa giden bu kahraman gençlerden geriye dönen olmadığı için Sivas Lisesi 1915’de mezun vermedi…

Liseli kahramanlar arasında İstanbul Lisesi öğrencileri de dikkat çeker. Çanakkale’ye gönüllü olarak gitmek için başvuran öğrenciler 13 Mayıs 1915’te Arıburnu’na sevk edilen “İkinci Tümene” katıldılar. Birliklerine kollarında sarı kurdele bağlayarak katılan öğrenciler, 19 Mayıs taarruzunda hedef olmamaları için bu sembollerini çıkararak katıldılar. O günkü taarruzda “50 sarı kurdelalı” kahraman siperlerine geri dönemedi. Bu haberi duyan okuldaki öğrenciler, okulun kapısını ve pervazlarını siyaha boyadılar. Çanakkale Zaferi’nden sonra yapılan yoklamada şehitlerin ismi okunduğunda; öğrenciler hep beraber, “Şehit…Cennet-i Ala’da” diye bağırdılar…

Konya Gazi, Balıkesir, Edirne, Kastamonu Abdurrahman Paşa, Trabzon, Erzurum, Galatasaray ve Vefa Lisesi, Çapa Erkek Öğretmen Okulu, Balıkesir Erkek Muallim Mektebi gibi okullardan da yüzlerce öğrenci “geri dönmemek üzere, arkalarına bakmadan” Çanakkale’de vatanı savunmayı, hilali yanına al kanlarını koymak üzere yollara düştüler…

Mehmet Akif Çanakkale şiirinde onlar için ne diyordu;

“Asım'ın nesli...diyordum ya...nesilmiş gerçek:
İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmiyecek.
Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor,
Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!
Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş asker!
Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi...
Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi.”

 

            Bu güzel övgü ve benzetmelerin üzerine söyleyecek kelime yok. Ruhları şad, mekanları cennet olsun…