İki Kurbanlığın Oğlu

Şerife Oktar

Yılda bir kurban keserler halkı alem ıyd için

Dem be dem saat be saat ben senin kurbanınam   

Fuzuli

(Rabbim! İnsanlar bayram sebebiyle yılda bir kez kurban keserler fakat ben senin her saat her an kurbanınım.)

Ben iki kurbanlığın oğluyum.

Hadisi Şerif

Hz. İbrahim Sare validemiz ile evliyken çocuğu olmuyordu. Evladı olmasını öylesine istiyordu ki şayet bir oğlu olursa onu Allah’a kurban edecekti. Cariyesi Hacer validemizden İsmail adlı oğlu dünyaya geldi. Hz. İbrahim oğluna çok düşkündü. Onu herkesten fazla seviyordu.

Gel zaman git zaman Hz. Sare onları kıskandı ve memleketleri olan Filistin’den gitmelerini istedi.  Rabbin de emriyle Hz. İbrahim onları Mekke’ye bıraktı ve anne oğul zamanla oranın imarını sağladılar. Hz. Sare’nin de İshak adında bir oğlu dünyaya geldi. Onlar da Filistin’i imar için görevlendirildiler. Derken Hz. İbrahim’e rüyasında adağı hatırlatıldı ve oğlu İsmail’i kurban etmesi istendi.

 Hz. İbrahim durumu oğluna anlatınca onu tam bir teslimiyet içinde gördü: “Rabbimizin emri başımız üzerine ey sevgili babacığım. Bu konuda sana yardım edeceğim.” Baba oğul giderlerken önce küçük şeytan geldi ve Hz. İsmail’i kandırmak istedi. Teslimiyetin en güzel örneği Hz. İsmail ona inanmadı. Diğer şeytan anne şefkatiyle dolu Hz. Hacer’e giderek babasının evladını kesmeye götüreceğini söyledi. Emrin Allah katından olduğunu bilen Hacer validemiz Allah’ın emrine boynunu eğdi ve itiraz etmedi. Bu sefer şeytanların büyüğü gelerek Hz. İbrahim’i babalık sevgisiyle kandırmak istedi ve üçüncü kez de başarısız oldu. Derken üç şeytan da taşlandı. Bugün hacılar şeytan taşlama mevkiinde üç ayrı temsili şeytana taş atmaları Hz. İbrahim ve ailesinden bize kalmış bir uygulama.

Hz. İbrahim oğlu İsmail’i yatırdı. “Ey babacığım. Rabbimin emrine karşı gelme. Ellerimi sıkıca bağla ki sana eziyet etmeyeyim. Beni yüzü koyun yatır da babalık sevgin ağır basıp Rabbin emrini çiğnemeyesin.”  Hüzünle karışık besmele çekti. O da ne? Bıçak kesmedi. Üç kez uğraştı. Sonunda yanındaki kayayı parçalayan bıçağın Hz. İsmail’i kesmediğini anladı. Sonra Allah katından bir koç kendilerine Hz. İsmail’in diyeti olarak gönderildi. Ve yüce Rab adağı kabul etti. İki Peygamber de o sırada “Allahuekber Allahuekber La ilahe illallahu valla hu ekber Allahu ekber ve lillahil hamd diyerek tekbir getirdi.” Bu tekbir de bize kurban bayramlarında arife günü başlayıp bayramın dördüncü gününe kadar süren farz namazlardan sonra okumamız vacip olan Hz. İbrahim’in mirasıdır.

Hazreti Peygamber’in dedesi Abdülmuttalip, ataları tarafından düşman korkusuyla kapatılmış olan zemzem kuyusunun yerini bulmayı çok istiyordu. Hak teala tarafından rüya yoluyla ona kuyunun yeri gösterildi. Zemzem kuyusunu buldu. Fakat kimse ona yarım etmiyor bu uğraşta yalnızca oğlu Haris ile ikisi çabalıyorlardı. O da Rabbine “Rabbim eğer on oğlum olursa birini şu mübarek Kabe huzurunda sana kurban edeceğim, ”dedi. On oğlu oldu ve adağı rüyasında hatırlatıldı. Abdülmuttalip on oğlunu da çok seviyordu. Kura ile kurban edilecek oğlu seçtiğinde en sevdiği evladı Abdullah’a çıktı. Bu duruma oldukça üzülse de onu kurban etmeye karar verdi. Fakat Mekke’nin ileri gelenleri buna itiraz ettiler. Bu uygulamanın adet halini almasından ve pek çok gencin öldürülmesinden korktular ve buna izin vermediler. Durumu bilgin bir kadına danışan Abdülmuttalip,bir oğlunun diyeti olarak on deve kurban edecekti. Kura develere çıktığında oğlunun adağı böylece yerine gelmiş olacaktı. Tam on kez kura Abdullah’a çıkmıştı. Nihayetinde develeri gösterdi ve yüz deve karşılığında Abdullah kendisi karşılığında yüz deve kurban edilen kişi oldu.

Yukarıdaki iki olaya kinaye ile Hz. Peygamber: “Ene ibnü’z-zebiheyn”  ben iki kurbanlığın oğluyum demiştir. Nitekim tüm İsrailiyat peygamberlerinin soyu Hz. İshak’tan devam ederken, Hz. Muhammed’in soyu Hz. İsmail peygambere dayanır.

Rabbim kesmiş olduğumuz kurbanları kabul etsin. Sıratta binek olsun.

Kurban bayramımız mübarek olsun.