İki tekerin yaptığına bak

Hakan Bahçeci

“İki teker” deyince aklınıza gelen nedir ilk olarak? Ya da “velespit” desem çocuğunuza bunun anlamını söyleyebilir misiniz? Bir kere öğrenince unutamayacağınız bir bilgi ve yetenekten söz ediyor olsam kaçını sayarsınız? Uzatmayalım soruları, bisikletten söz ettiğimiz anlaşıldı sanırım.

Çocukluğumuzun en büyük ve şaşalı oyuncaklarından biriydi bisiklet. En güzel karne hediyesiydi. Ekmek almaya gitmenin en keyifli hali, evden kaçmanın en hızlı yoluydu. En hızlı kapışmalarını bisikletlerle yaşadı mahallenin çocukları.

Sabahları katar halinde işe gidenlerin biletsiz binilen vasıtası, akşam çıkışlarının eve dönüş yoluydu. Bir ailenin ulaşım vasıtası, yük taşır, iş taşırdı. İki tekerdi nitekim ama her işe her yola gelir üzmezdi sahibini.

Bisiklet bu cazibesini kaybetmiş değil henüz ve bu umutlandırıyor beni az da olsa. Çocuklar, gençler bisiklet deyince heyecan duyuyor çoğunlukla hâlâ. Özgür kalmayı seviyor çocuklar bisikletleriyle. “Dışarısı” diye bir yerin olduğunu bisikletle öğreniyor belki gençler. Çevrenin varlığından, doğanın varlığından haberdar olmaları için bir yol varsa biri bisiklet olsa gerek.

Neden bisiklet dedik; yapılabilecek en iyi ve en keyifli sporlardan biri, özgür olma fırsatını yakalarsınız, kendi gücünüz ile kullanabileceğiniz en iyi ulaşım aracıdır, çevre ve doğa dostudur, trafik sorununa en iyi çözüm bisiklettir.

 

Durup dururken bu konu nereden çıktı demeyin. Çünkü onlar hiç durmuyor. Bisiklet deyince bu işe gönüllü gönül vermiş olanlar var. Bir sabah şehrin çıkışında, kamyonların korktuğu rampalara vurmuşken bir grup bisikletliyi görebilirsiniz. Akşamüzeri bir piknik alanında, bir orman yolunda, pedal çevirirken karşılıyor sizi onlar. Şehrin dışında da var bisiklet yani, şehre inat belki de.

Bisiklete tutkulu bir grupla her an her yerde karşılaşabilirsiniz. Bir çeşme başında, köy yolunda, bir çobanla sohbet ederken ya da bir çay ocağında. Onların içinde bir öğretmen, bir öğrenci, genel müdür, doktor ve daha pek çok meslekten ve yaş gurubundan insanla karşılaşabilirsiniz. Onları bir araya getiren şey bisiklettir. Bisiklet onlar için sadece iki tekeri olan bir araçtan ibaret değil.

Bisiklet, şehirden, günlük hayatın gürültüsünden debdebesinden, homurtulu araçların korkutucu seslerinden uzak kalmanın, özgür olurken doğayla barışık olmanın bir çaresi onlar için. Hiç tanımadığın biriyle yan yana aynı dağ yolunda yarenlik edebilmektir.

Bisiklete böyle tutkulu olanlar bir araya gelince hızı değil tat almayı, ezmeyi değil gücün kontrolünü, geçip gitmeyi değil bakıp görmeyi konuşuyorlar. Böyle bakınca iki teker, nelere kadir diyesi geliyor insanın.

Memleketin de bisiklete dair bir havası çekiciliği var sanırım. Konya deyince bisiklet geliyor birçoğunun aklına. E haksız da sayılmazlar. Ova, düzlük, doğa… Hepsi var bisiklet için. Kıymetini bilmek lazım sanırım.

Bisikletin trafikteki yerini de unutmayın derim. Yeni düzenlemeler ile artık o da trafiğin bir parçası ve trafikte bir birey. Yani öyle yok sayabileceğiniz, görmezden geleceğiniz bir oyuncak değil. Bizzat trafiğin unsuru. Yani misal park ettiğiniz yere dikkat edin, bisiklet yolu olabilir ya da aracınızdan inerken aynaya, arkaya bakın, kapıyı açarken bisiklete engel olmayın.

Nitekim bisiklet iki tekerden çok daha ötesi… Şu iki tekerin yaptığına bak istersen.