İngilizler İstanbul’dan neden tek kurşun atmadan çıktı?

Dursun Gizli

Son zamanların en çok sorulan sorularından biri de, İngilizler İstanbul’u Neden Tek Kurşun Atmadan elini kolunu sallayarak çıktı, ya da gerçekten de böylemi oldu, Atatürk İngilizlerle mi anlaştı ya da onların planlarını devam ettirmeyi mi kabul ettiği için çıktılar?

Evet İngilizler tek kurşun dahi atmadan İstanbul’u terk ettiler ama söylenilen gibi ihanet içeren antlaşmalar sonucu değildir. Günümüz en büyük sıkıntılarından bir tanesi bizlerin sevgi ve saygı anlayışını ayarlayamaması, bunu neticesinde ise sevdiğimiz yahut sevmediğimiz insanların doğrularını ya da yanlışlarını görmüyor ya da kabullenemiyor oluşumuzdur. “Sevmediğimiz insanın doğrularını ya da sevdiğimiz insanların yanlışlarını görmezden geliyoruz...”

1915 yılında Çanakkale geçilemedi, İngiliz ve Fransız donanmalarını bu savaşta perişan ettik, yek ila yeksan oldular ve geri çekilmek zorunda kaldılar ama 3 yıl sonra 30 Ekim 1918 akşamı Osmanlı devleti ve İtilaf Devletleri arasında İmzalanmış ve Osmanlı Devleti’nin fiilen yıkıldığı, Deniz muharebesi olması nedeniyle Harbiye Nazırı Rauf Bey (Orbay) tarafından imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ile ilk taviz verilmiş, Osmanlı teslim olmuş ve İngilizler İstanbul’u teslim almaya gelmiştir. Savaşarak alamadıklarını Mondros Antlaşması ile aldılar...

“Ülkeyi Atatürk değil de Kazım Karabekir Paşa kurmuş olsaydı” biz sadece doğu cephesini bilecektik, ama Atatürk kurduğu için sadece orayı biliyoruz Atatürk doğu cephesine hiç uğramadı bu yüzden biz sadece Batı cephesini biliyoruz. Kût'ül Amâre Kuşatması olayını bile daha yeni gündeme getrdik çünkü Atatürk bu savaşta savaşmamıştı. Çanakkale savaşını dahi sınırlandırdık. Çanakkale denince bilinen Arıburnu, Conkbayır ve Anafartalar’ı biliriz mesele Atatürk’ün bir fiil savaşmadığı Kirte, Kerevizdere, Seddülbahir gibi önemli cepheler bilinmemektedir, tıpkı Çanakkale Savaşında bulunana yüzlerce subayı onlarca paşayı bilmediğimiz gibi “(Cevat Paşa, Mareşal Fevzi Çakmak Paşa, Ali Fuat bey ve Yzb. Faik bey) bunlardan sadece bir kaçıdır aslında...” ama bizler Mustafa Kemal Endeksli baktığımız için o cepheleri bilmiyoruz.

“Çanakkale savaşı gibi büyük bir kahramanlıkların yazıldığı ve kazanamadıkları İstanbul’u Antlaşma ile aldılar ve bize Sevr Antlaşması saçmalığını dayattılar Tarihteki en büyük yanlış Şudur ki Sultan Vahdettin veya hain olarak gördüğümüz Damat Ferit Paşa dahi Sevr Antlaşması denilen Paçavrayı imzalamamıştır. “!!

Sultan Vahdettin; Ben Sevr Antlaşmasını kesinleşmiş sayılacak surette tasdik etmedim. kafama silah dayasalar istifa edecek ama imzalamayacaktım, önüme koyulan bu ürpertici antlaşmayı.” Sevr antlaşması devlet olarak da millet olarak da kabul edilmemiştir. Sevr ve Mondros Antlaşması kabul edilmediği için Mustafa Kemale sınırsız yetkiler verilmiş ve Anadoluya çıkarılmıştır.

Tüm Servetini 1. Dünya savaşını kazanmak için harcayan parası bitik, Enflasyonu çökük “para yakmanın odun yakmaktan daha ucuz” durumda olan İngilizler, müttefiklerinden daha doğrusu sömürge uyguladığı devletlerden dahi beklediği yardımı görememiş, dört yılda üç hükümet değişecek kadar perişan ve halkı isyan içinde idi. İngiltere’nin kuklası olarak Yunanistan sahneye çıkmıştır.İnönü savaşı, Sakarya Meydan muharebesin de 30 Ağustos günü ise Yunanlara karşı “Ordular İlk hedefiniz Akdeniz ileri!” meşhur sözü ile İstanbul’un önüne kadar gelinmiş Yunanlara karşı büyük zaferler elde edilmiştir.

PEKİ NEDEN İSTANBUL SAVAŞARAK DEĞİLDE SESSİZCE TERK EDİLDİ?

Mondros ve Sevr’i kabul edilmemesi üzerine 2. Dünya savaşı yapılmış ve Türklerin kazandığı bu savaş 11 Ekim 1922'de “Mudanya Ateşkes sonrası Lozan Barış Konferansı imzalanarak” İngilizlerin İstanbul’u terk etmesi için bir (1) yıl verilmiştir.” Türkler savaşarak girmeyi tercih etseydi, tıpkı vura kıra girdiğimiz İzmir’i yakan İngiliz ve Yunanlar hala Başkent olan merkez bankası Devletin Mekanizması olan, Kutsal ve Dini emanetlerin bulunduğu yerin yakılması göze alınabilecek bir durum değildi bu yüzden bir yıl sonra çıkmaları aksi halde savaşarak çıkarılacaklarını bildikleri için 2 Ekim 1923’de İstanbul komutanı Selahattin ADİL Paşa ve Refet BELE’nin mihmandarlığı ve gözetiminde Ülkeyi “TERKETMEK ZORUNDA KALDILAR”

Tarihe bakış açımız kişileri sevmediğimiz için bir adamı kötü göstermek adına Çanakkale muharebesi gibi 2.Dünya savaşı gibi kahramanlıklarla dolu Tarihimizi silemeyiz. Doğru neyse onu söylemek İslamın Şiarlarından en önemlisidir müslüman yalan söz beyan etmez aksini iddia etmek kişiyi kötü göstermek uğruna onlarca çileye göze alarak vatan için şehit düşen binlercesi sadece isimsiz olan 100.000’lerce Şehidimize saygısızlık olur. Özet ile İstanbul İhanet antlaşmalarıyla değil, söke söke aldığımız Tarihi mekanlar ve hala Başkent durumunda olan İstanbul zarar görmesin diye müddet verilerek alındı...