Bazen insanlık, en karanlık gecelerde bile denizlere açılan küçük bir umut ışığında yeniden doğar.
Dünya, her gün yeni krizler, savaşlar, adaletsizlikler ve yıkıcı haberlerle karşı karşıya kalıyor. Ama bazen, karanlığın ortasında bir ışık gibi yükselen hareketler, insanlığın hâlâ ayakta olduğunu gösteriyor. İşte bu ışıklardan biri de Global Sumud Filosu.
Filistin’e doğru yola çıkan bu filo, sadece insani yardım taşımıyor; aynı zamanda dayanışmanın, direnişin ve umudun simgesi oluyor. 40’tan fazla gemi, yüzlerce aktivist ve dünya genelinden destekçileriyle Gazze’ye ulaşmaya çalışıyor. Bu hareket, bize hatırlatıyor ki direniş sadece çatışmak değildir; var olmak, insanlığa sahip çıkmak da bir direniştir.
Tam da burada “Sumud” kavramını anlamak gerekiyor. Arapça kökenli bu kelime, “kararlılık, sebat, sarsılmaz direnç” demektir. Ancak sözlük anlamının ötesinde çok daha derin bir ruhu vardır. Sumud, zulme rağmen köklerinden vazgeçmemektir; evini bırakmayan bir annenin, çocuklarını okutmaya devam eden bir babanın, kültürünü yaşatan bir toplumun sessiz ama kararlı direnişidir. Kısacası Sumud, hem var olmanın hem de umutla geleceğe bakmanın adıdır.
Evet, İsrail’in engellemeleri oldu. Gemilerin çoğu durduruldu, aktivistler gözaltına alındı. Ama denizlere atılan bu cesaret tohumu çoktan filizlendi. Sumud amacına ulaştı.
Bir geminin dahi Gazze kıyılarında görünmesi, yalnızca Filistin için değil, insanlığın tümü için bir zaferdir. Sessiz ama kararlı bir duruş, tarihin yönünü değiştirebilir.
Belki de bugün, hepimizin yapabileceği en büyük şey, umudu taşımaktır. Çünkü umut, en güçlü direniştir. Sumud bize gösteriyor ki insanlık, kararlılıkla ve sabırla ayağa kalkabilir.
Ve insanlığın dirilişi, işte tam da bu umutla başlayacak.