Ayak sağlığında doğru ayakkabı seçiminin önemli bir etken olduğunu vurgulayan Medicana Konya Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Operatör Doktor Harun Kütahya, "Ayak sağlığına dikkat etmeliyiz. Temelde birkaç nokta var. Öncelikle kişi ayak yapısını bilmelidir. Bunu bilmek ayakkabı tercihini belirliyor. Ayakkabıyı hangi alanda kullanıyorsak ona göre tercih etmeliyiz. Ayakta en çok karşılaştığımız problemlerden birisi tırnak batması oluyor. Cildiyeyle birlikte ortopedi kısmına da hastalarımız geliyor. Bunun temel sebeplerinden birisi yanlış ayakkabı kullanımı oluyor. Düz tabanlar, yüksek kenarlı ayakkabılar ya da geniş taraklı ayakkabılar bu tarz problemlerin ortaya çıkmasını çok kolaylaştırıyor. O yüzden ayakkabı seçimi ayak sağlığında çok önemlidir." ifadelerini kullandı.
AYAK SAĞLIĞINDA EN ÖNEMLİ KONU HİJYEN
Ayak sağlığında en önde gelen unsurun hijyen koşullarını sağlamak olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Harun Kütahya, "Ayakkabı seçiminden de öte öz bakımı sağlamak önemlidir. Şeker hastalarına da tavsiyemiz günlük ayağınızı en az iki kere yıkamalısınız, altını üstünü kontrol etmelisiniz yönünde oluyor. Ayakta küçük de olsa kızarma görüldüğünde o zaman ortopediye başvurulabilir. Ayaklar yıkandıktan sonra güzelce kurulanması gerekiyor. Tertemiz olması lazım. Ev içinde kalanlar için de terlik seçimi önemli. Çorap kullananlara da alt tarafı darbeyi daha emici olmasından dolayı havlu çorapları öneriyoruz. Bunlara dikkat etmek gerekiyor. Ayakkabı seçimi kadar çorap seçimi de önemli bir konudur." dedi.
AYAKKABI DÖNÜŞÜMÜ ÖNEMLİ
Ayakkabıları dönüşümlü kullanmak gerektiğini belirten Op. Dr. Harun Kütahya, "Kadınlar ayakkabı çeşitliliğine biraz daha fazla sahipken erkekler genelde daha az sayıda ayakkabı tercih ediyorlar. Ayakkabı dönüşümünü sağlamak hijyen açısından da önemli bir unsur. Ayağın sürekli nemli kalması bazı enfeksiyonlara özellikle de mantar hastalığına sebep olabilir. En azından bir gün arayla ayakkabı değişikliği yapmak normal olanıdır. Çünkü ayakkabı yeterince havalanmayabilir. Birçoğumuz ayakkabıları bir dolabın içine koyarız. Kapalı ortamda kaldığı için yeteri kadar havalanmaz ve bakteri, mantar gibi hastalıkların oluşmasına sebebiyet verebilir. Şartlar el veriyorsa, günlük değişim yapmakta fayda var." şeklinde konuştu.
'AYAKKABI TERCİHİNDE ÖNCELİK RAHATLIK OLMALI'
Ayakkabı tercih ederken ayak yapısına göre tercih etmek gerektiğini, bununla birlikte de rahatlık konusunun en önemli maddelerden olduğunu kaydeden Op. Dr. Harun Kütahya, "Bazı mesleklerde çalışanlar mecburen uzun süre ayakta kalabiliyor. Bu kişilerde ayakkabı seçimi ayak sağlığı açısından çok önemli. Ayakkabı seçiminde de ayak yapısına dikkat etmek gerekir. Nasıl bir ayakkabı seçeceğiz, hangi şartlarda kullanacağız bunu bilmek gerekiyor. Dört farklı taban şekli bulunuyor. Bunlardan birincisi normal taban. Dışarıdan baktığımızda anatomik olarak herhangi kusurun olmadığı durumlara denilir. Düz taban, ayağın kavisinin yerle birleşik ya da yere yakın olduğu tabanlardır. Diğeri yüksek kemerli; ayağın orta kısmının daha yukarıda göründüğü tabandır. Bir diğeri ise taraklı dediğimiz ayağın ön kısmının daha geniş olduğu durumlar bulunuyor. Bunlara yönelik ayakkabı seçmek lazım. Eğer tabanınız düzse alttan daha çok destekleyecek bir ayakkabı seçmek lazım. Yüksek kemerli olanlar daha elastik malzeme seçmelidir. Normal tabanlıların ise ayağı nasıl rahat ediyorsa o ayakkabıyı tercih etmelidir. Taraklı olanlar da ön tarafı daha geniş ayakkabı kullanmalıdır. Ön taraf sıkışırsa tırnak batmasına sebep olabilir. Ayrıca yapılan işe göre de darbe emici tabanı bulan ayakkabılar tercih edilebilir. Yine sporcuların da yaptıkları spora göre ona uygun ayakkabı seçmesi doğru olacaktır." ifadelerini kullandı.
'GELENEKSEL YÖNTEM EN DOĞRUSUNU BELİRLER'
Ayakkabı alırken geleneksel yöntemlere uygun tercih yapmak gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Harun Kütahya, "Ayakkabı tercihinde geleneksel yöntem en doğru olanı belirler. Ayak baş parmağı ile ayakkabının ön noktası arasında bir parmak boşluk kalmalıdır. Ama sabah ayak büyüklüğü ile akşam ayak büyüklüğü değişkenlik gösterebilir. Bunun ortalamasını almak gerekir. Sabah çok rahat giydiğiniz ayakkabı akşam ayağınızı sıkabilir. Santimler ölçümler yapılabiliyor. Ayakkabı alımı online platformlar üzerinden de yapılabiliyor. Ama burada numaranızı bilseniz de ayakkabının kalıbına göre size uyum sağlamayabiliyor. Bu sebeple ayakkabıyı deneyerek almak daha mantıklı oluyor." dedi.
'AYAK YIKANDIĞINDA MUTLAKA KURULANMALI'
Islak ayağın kokuya ve mantar hastalığına sebebiyet verebileceğini belirten Op. Dr. Harun Kütahya, "Ayak kokmasını önlemek için birinci öncelik hijyendir. Ayak yıkandığında ya da abdest aldıktan sonra kurulamak gerekir. Islak kalırsa, nemli şekilde ayakkabıyı giydiğinizde koku yapacaktır. Ayrıca mantara da davetiye çıkarır. Ayakkabılar tabi ki mevsimine göre seçilmelidir ama havalanabilir özellikte olması gerekir. İyi havalanıyor diye yazlık ayakkabıyı kışın giyemezsiniz ama kışın giyilen ayakkabının da kısmen havalanmaya müsaade etmesi gerekir. Özellikle yazlık ayakkabılar delikli fileli olabiliyor. Yazın yüksek sıcaklıklarda bunlar tercih edilebilir." şeklinde konuştu.
TOPUK DİKENİ AYAKTA AĞRI YAPIYOR
Topuk dikeninin nasıl oluştuğu konusunda bilgiler veren Op. Dr. Harun Kütahya, "Ayak tabanını saran zar yapısı bulunuyor. Bu yapı, parmaklardan topuk kemiğini destekliyor. Kas, damar, sinir, tendon yapılarını sararak ciltle arasında bir bariyer oluşturuyor. Taban zarının özellikle topuk kemiğine yakın kısmının zedelenmesi, bir inflamasyon yani mikropsuz iltihaplanma durumunda ağrı oluşabiliyor. Topuk kemiğinde dikensi bir çıkıntı meydana geliyor. Topuk dikeni aslında taban zarının bir hastalığı. Enfeksiyonla alakalı bir durum değil. Topuk kısmında ağrı hissedenler topuk dikeni olabilmesine karşın hastaneye başvurabilir. Genelde sabah çıplak ayakla ilk basma sonrası ağrı hissedilir. Kısa sürer, evden çıkana ya da ayakkabı giyene kadar devam eder. Gün içinde ayakta fazla kalınıyorsa gün sonunda tekrardan bir artış gösterebilir. Gün boyunca çok ağrılı gitmez, genelde aralıklı olarak ağrı görülür." dedi.
'ORTA YAŞ VE ÜSTÜNDE DAHA SIK GÖRÜLÜR'
Op. Dr. Harun Kütahya, "Topuk dikeni çocukluk dönemi hastalığı değildir. Genelde orta yaş grubu ve üstünde görülür. 40 yaş üstünde daha sık rastlanır. Daha erken dönemlerde fazla görülmez. Aşırı kilolu olmak, uzun süre ayakta kalmak, uygun ayakkabı tercih edilmemesi ya da stres, gerginlik gibi durumlar ayak tabanındaki zarın gerilmesine ve bu doğrultuda da topuk dikeninin oluşmasına sebebiyet verebilir. Tedavi için sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Şiddetli ağrı olmayan durumlarda geleneksel olarak evde çözüm üretmek isteyenler ise soğuk uygulamalar yapabilir. Tıbbı tedavinin içinde de bu bulunuyor. Bazen yuvarlak nesnelerin ayak altında bastırarak yuvarlanması yine tabandaki ağrıyı hafifletecektir. Taban germe egzersizlerini öneriyoruz. Gelenekselin içinde bunlar olsa da yüksek ağrı durumlarında yine hekime başvurmak en doğrusu olur." ifadelerini kullandı.
ÇOCUKLARDA DA DÜZ TABAN GÖRÜLEBİLİR
Düz taban durumunun çocuklarda da görülebileceğini belirten Op. Dr. Harun Kütahya, "Çocuklarda ayağı içe ya da dışa basma durumları olabiliyor. İçe basmada nasıl bastığı önemlidir. Taban içe doğru eğiliyorsa bu düz tabanlık demektir ve burada problem ayakta olur. Ayak uçları içe dönükse buna da içe basma deniyor. Bu durumda genelde kalçada problem var demektir. Bu ikisini birbirinden ayırmak gerekir. Düz tabanlık durumunda uygun tabanlar seçilerek desteklenebilir. Bazı cerrahi müdahalelerle düz taban hastalarının bu problemi giderilebilir. Son dönemlerde sıkça tercih edilen bu yöntem çocuklarda da uygulanabilmektedir." diyerek sözlerini noktaladı.