KANATLI KAPILAR

Osman Uzunkaya

Eski evler; Genellikle iki katlı, cumbalı ve avlulu olarak inşa edilirdi. Evlerin girişinde “cümle kapısı”  denilen iki kanatlı ahşap bir kapı vardı. Kapının üzerine oyma olarak işlenen motiflerin yanı sıra, sonradan ilave edilen kapı süslemeleri, kapının görünümüne canlılık katar, kapıya farklı bir özellik kazandırırdı. İki kanatlı, oymalı ahşap kapıların ön tarafında orta büyüklükte iki adet halka bulunurdu. Kapının arka tarafında ise,  uzun bir demir sürgü boy göstreriridi. Kapı gıcırtısını önlemek için zaman, zaman menteşeleri yağlanır; En az iki yılda bir kez olmak üzere, yüzeyleri boyanır ve demir aparatları gözden geçirilerek bakımları yapılırdı.

O dönemlerde, kapı zilleri çok yaygın olmadığından kapı önündekiler; Kapının üstündeki halkaları vurarak ev sahibine seslerini duyurmaya çalışırlardı. Çoğunlukla kapıya bir ip takılır, ipin öbür ucuna da bir çan bağlanırdı. Dışarıdan gelenler ipi çekerek çanın ses çıkarmasını sağlarlar ve ev sahibine bu şekilde seslerini duyururlardı.

Eski mimariye sahip bu tür evlerin neredeyse tamamı avlulu olurdu. Avlunun belli bir alanı rahat yürünsün diye taşlıklı bir yüzeye sahipti. Taşlık zemin biter bitmez, bir merdiven ile eve girilirdi. Basma kalıp bir biçimde yapılan ve  özellikleri bakımından birbirine benzeyen bu kargir evlerin “cümle kapı”ları da; Boyutları, renkleri ve süslemeleri bakımından bir birlerine oldukça benzerlik gösterirdi.

Bildiğiniz gibi kapı, işlevselliği yanında simgesel bir anlam da ifade eder.Kapıların durumundan içeride ne olup bittiği kolayca anlamak mümkündür. Kapılar,  ardındaki tüm yaşanmışlıkları ve onların iz düşümlerini özümserler adeta. O mekanda yaşayanların hem mutlulukları hemde üzüntüleri kapılara siner ve derin bir iz bırakır kapılarda.Şimdilerde ne kanatlı ahşap kapılar kaldı ne de o avlulu, kargir ve cumbalı evler.Kaybolan bu mekanlar ile birlikte, ruhumuzda yara aldı en derin yerinden. Bu hengame içinde ne yazık ki, kadim dostluklarımız, komşuluklarımız ve akrabalık ilişkilerimizde bozuldu birer, birer.

Bu konudaki duygularımı “Kanatlı Kapılar” isimli şiirimin dizelerinde şöyle yansıtmaya çalıştım:

Kanatlı kapılar kilit ve zincir,                                                                                                                                        

Vur demir halkayı içeriye gir.                                                                                                                                   

Girince göreceksin manzarayı,  

 Ruhuma yapılan muhasarayı.

Bu ev dedemin dedesindendi,

Üstelik onun da babasındandı.Onların ruhunu kenara attık, 

Yerine canavar bir bina yarattık.

Göğü delip geçti bütün yapılar,

Kayboldu kanatlı ahşap kapılar.

Nerede mahallem hani sokağım,

Artık tütmeyecek baba ocağım.

Dostluk ve esenlik içinde yaşamanız dileğiyle..