Kaza Ve Kadere İman

Zekiye Soylu

Kıymetli kardeşlerim bu hafta sizlerle iman esaslarının sonuncusu olan kaza ve kadere iman konusunu inceleyeceğiz insaAllah.

Kader: Varlıkların ve hadiselerin bütün halleri ve vasıfları ile, sebepleri ve şartları ile, haiz olacakları kuvvet ve kabiliyetleriyle, varlık alemine gelecekleri zaman ve mekanlarıyla Cenab-ı Hak tarafından ezelde tayin buyurulması be bir tertip ile kaydedilmesi demektir.

Allahu Teala insanın evvelden ve ezelde ne yapacağını bildiği için kaderimiz evvelden yazılmıştır.İnsanın ise cüzi iradesi kapsamında kendi seçimlerini kendi yapmaktadır.

Kaza: Ezelde takdir olunan her şeyin Cenab-ı Hakkın halk ve icadıyla vucut sahasına çıkması demektir. Kader ilim, kaza kudret sıfatına dayanmaktadır. Kader kazadan öncedir. Bir şeyin varlık sahasına gelmesi hem kaza, hem kaderdir. Yaratılmayan şeyler ise kaderdedir.

İnsanın irade ve ihtiyari ile işlediği hayır olsun şer olsun, bütün amellerini yaratan ancak Cenab-ı Haktır. Lakin, hayrı ve şerri insan kendi ihtiyariyle istemekte, dolayısıyla da mesuliyeti o çekmektedir.

Rabbimiz Kuran-ı Kerim’de bizlere şöyle buyuruyor;

Al-i İmran Suresi, 145. Ayet:

Allah’ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır. Kim dünyanın yararını (sevabını) isterse ona ondan veririz, kim ahiret sevabını isterse ona da ondan veririz. Biz şükredenleri pek yakında ödüllendireceğiz.

Kader Allah`ın bilme sıfatıyla ilgili olduğu gibi, dileme ve yaratma sıfatıyla da ilgilidir. Yani Allah bir şeyin olmasını ya da olmamasını diler, o şeyin ne zaman ve nasıl olacağını bilir, zamanı gelince de onu, önceden dilediği ve bildiği şekilde yaratır. İşte kaderi kabul etme, aslında bunları kabul etme demektir.

Yine başka bir ayeti kerimede şöyle buyruluyor;”Olur ki hoşunuza gitmeyen bir şey, sizin için hayırlıdır ve olur ki, sevdiğiniz şey de sizin için bir şerdir. Allah bilir de siz bilmezsiniz.” (Bakara Suresi, 216. Ayet)

Bizler insan olduğumuz için istediğimiz şeyler olmadığı zaman üzülüyoruz ve onda hayırmı şermi olduğunu düşünmüyoruz.

Rabbim bizleri şerdeki hayırları görebilmeyi nasib etsin.İmanımızı sağlam eylesin.Son olarak şu hadîs-i şerifle veda etmek isterim.

Abdullah b. Ömer (r.a.) anlatıyor:

Bana babam Ömer b. El-Hattâb şunları anlattı: Bir gün biz Resûlullah’ın yanındayken bembeyaz elbiseli, simsiyah saçlı bir adam çıkageldi. Üzerinde yolculuğa dair hiçbir belirti yoktu ve bizden de kimse onu tanımıyordu. Peygamber’in yanına oturdu ve dizlerini onun dizlerine yaslayıp ellerini onun uyluklarının üzerine koydu... “Bana iman hakkında bilgi ver.” Dedi. Resûlullah şöyle buyurdu: “Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine ve âhiret gününe iman etmendir. Keza hayrı ve şerriyle kadere inanmandır.” (Müslim, Îmân, 1)