Kefernahum

Fatmanur Bektaş

"-Neden burdasın biliyor musun?

+Evet. Annem ve babamdan şikayetçiyim. -Annen ve babandan niçin şikayetçisin? +Beni dünyaya getirdikleri için!.."

  Hapis cezasına çarptırılmış bir çocuk mahkum olan ve ailesini dava eden 12 yaşındaki Zain'in mahkeme salonundaki bu konuşması ile başlıyor filmimiz.

  Nadine Labaki'nin yönetmenliğini yaptığı Fransa ve Lübnan'ın ortak yapımı olan, emperyalizmin yurdundan ettiği 80 milyon mültecinin yaşamını adeta gözümüze sokan bir film: "Kefernahum".

 Anlamı nedir diye soracak olursak Kefernahum kelimesi İncil'de adı geçen lanetli bir şehrin isminden, Caphernaum'den geliyor. Kargaşa, kaos ve cehennem anlamını taşıyor. Filmin yapımcısı Beyrut'un arka sokaklarındaki yaşantıyı yansıtmak için seçmiş bu ismi.

  Kalabalık ve yoksul bir ailede yaşayan Zain, kardeşleriyle her gün sokaklarda birşeyler satarak hayata tutunmaya çalışıyor. Ancak küçük yaştaki kız kardeşinin, ailesinin borcu karşılığında kendisinden yaşça çok büyük olan mahalle bakkalı ile evlendirilmesi üzerine evden kaçıyor. Kaçak bir göçmen olan Etiyopyalı Rahil ve gizlice tuvalete kapatarak büyütmeye çalıştığı bebeği Yonas'la yolları kesişiyor ve hikaye en sonunda mahkeme salonuna taşınıyor.

  Film, her gün yüz yüze geldiğimiz ancak görmediğimiz o insanların yoksulluk, çaresizlik, yurtsuzluk ve şiddet içinde bocalayan hayatlarını adeta yüzümüze çarpıyor. En sarsıcı kısmı da bu sanırım; hikayenin birileri tarafından hâlâ yaşanıyor oluşu..

  Filmin en can alıcı noktalarından bir diğeri de oyuncularının hepsinin gerçekten mülteci olması. Başroldeki Zain'den tutun bir buçuk yaşındaki bebek Yonas'a kadar başrol oyuncularının hepsi kaçak olarak yaşayan mültecilerden oluşuyor. Yani hepsi amatör, hiç biri oyuncu değil ve hepsi oynadıkları hayatın içinden geliyorlar. Hatta çekimler esnasında kiminin ailesi hapiste iken kimi de çekimlerden sonra göz altına alınıyor.

Yönetmen Labaki bir röportajında şöyle anlatıyor:

 "Zain Suriye'deki savaştan kaçmış, Lübnan'a gelmiş ve son sekiz yıldır Lübnan'da çok zor koşullarda yaşıyor. Okula gitmiyor, sokaklarda büyümüş.

 Ve sokaklarda büyüdüğünüzde çok şey görürsünüz. Çok fazla şiddet ve çok fazla istismar görürsünüz. Kendisi bir çok şeye maruz kaldı ve onda çocukluğunu yitirmiş, yetişkin olmuş bir çocuğun bilgeliği vardı. Ve bu yüzden bu kadar iyi olabildi. Çünkü zaten bildiği bir şeyi yapıyordu."

  Cannes’da Jüri Özel Ödülü’ne layık görülen, Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar’a aday gösterilen ve birçok ödül alan "Kefernahum" tüm zamanların en yüksek hasılatlı Arap filmi ve tüm zamanların en yüksek hasılat yapan Orta Doğu filmidir.

  Mülteciler konusunda duyarlılık oluşturma, önyargıları yıkma ve empati kurma yönleriyle vicdanı olan herkese hitap edecek eşsiz bir başyapıt olduğunu düşünüyorum

 Naçizane öneririm.