Kevser Hocam; hakkını helal edecek misin!

Şenol Metin

Geçen perşembe günü aldığım bir haberle yıkıldım. Telefonun ucundaki ses;

‘Kevser Hanım vefat etti.’

Doç. Dr. Kevser Dinçer;

Konya Teknik Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Makine Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi.

Üniversitenin akademik skorları en iyi olan 3-5 bilim insanından birisi. Bölümünün ise en iyi skorlarına sahip…

Kevser Hocamın Erciyes ve Süleyman Demirel Üniversitesinden iki yüksek lisansı var.

‘Bir nükleer santralin tek hızlı difüzyon modellemesi’ başlığı ile doktorası Gazi Üniversitesinden…

1413 atıfı, 75 makalesi, 58 bildirisi, 1 kitap bölümü olmasına rağmen sadece 1 yüksek lisans öğrencisi ile çalışmasına izin verilmiş. Böylesi nitelikli bir akademisyene sadece 1 yüksek lisans öğrencisi verilmesi bile bir sorunun varlığını işaret ediyor. Üniversitenin en üst akademik performansa sahip 5 hocasından biri, bölümün profesör unvanlı öğretim kadrosunun ortalamasının 2 katı akademik performansa sahip bir yardımcı doçent, doçent kadrosuna atanması tam 3 yıl erteletebiliniyor ise söylenecek söz Cumhurbaşkanımızdan;

‘Bunların varoluş gayesi akademik tekamül değil, mensubu oldukları akademik klanların tetikçiliği yapmaktır.

Kevser Hocamı 2015’de sendikal çalışmalar sırasında tanımıştım. Kevser Hocamla beraber bilimsel çalışmaları da olan akademisyen kökenli bir üyemizle sendikamıza davet etmek için ziyaret etmiştik. Ziyarette endişeli, telaşlı tavrı dikkatimi çekmişti. Yaptığı çalışmaları, projeleri konuşmaya başladığında ise tedirginliğinden, endişeli tavrından eser kalmamış, büyük bir heyecanla çalışmalarını, projelerini anlatmaya başlamıştı. Yardımcı doçent olmasına rağmen çalışmalarının düzeyi dikkatimi çekmişti. 2 yüksek lisansı olmasına ve 2005’te doktorasını bitirmiş olmasına ve 1 yıl süreyle ABD’de doktora sonrası araştırma yapmış olmasına rağmen hala yardımcı doçent olarak görev yapıyor olmasının nedenini sorduğumda, yüzündeki hüzün ve endişe tekrar belirdi. Bir düzine doçentlik eser incelemesi ve sözlüsünden başarısız sayıldığını, birkaç defa dosya yaktığını söylediğinde ilk karşılaştığımızdaki endişenin nedenini anlamıştım. ‘Akademik Klanlar’

Kevser Hocamın yaşadıkları, anlattıkları, bizi doçentlik sürecine odakladı. Üniversitelerarası Kurul tarafından yönetilen doçentlik sürecini tetkik etmeye başladığımızda eser incelemesi aşamasında problemler olsa da asıl sorunun sözlü sınav aşamasında olduğunu tespit ettik. Müfredatı olmayan, bir değerlendirme çerçevesi olmayan, kaydı tutulmayan, kirli networkların hegemonya alanı olan ve rutin üretilen mağduriyetlere karşı bir hak arama yöntemi olmayan doçentlik sözlü sınavının kaldırılması gerektiğine dair kararlılığımız amme vicdanında makes buldu. Cumhurbaşkanımız konuyu talimatlandırdı ama bu açık iradeye rağmen yükseköğretimde örgütlü klanlar süreci 1 yıldan fazla sürüncemede bıraktı. Nihayetinde 06 Mart 2018 tarihinde 7100 sayılı Kanunla doçentlik sözlü sınavı kalktı ve Kevser Hocam eser incelemesinden geçtiği için doçent unvanını aldı.

Klanlar ilk muharebeyi kaybetmesine rağmen mücadeleye devam ettiler. Cumhurbaşkanımızın iradesine rağmen üniversitelere sufle verdiler. Bu sufle sonrası hemen hemen bütün üniversitelerde sözlü sınav uygulaması başlatıldı. Konya’nın 3 üniversitesi de klanlara boyun eğdi, sözlü sınava devam kararı verdi.

Kevser Hocam doçent unvanını kullanabiliyordu ama doçent kadrosunda değildi. 2018’de Üniversitelerarası Kurul’un doçent dediği Kevser Hocamın Konya Teknik Üniversitesinde doçentlik kadrosuna atanması tam 3 yıl mümkün olmadı. 2021’de ancak atanabildi.

Son görüşmemizde 2023’te profesörlük süresinin dolacağını ama (klanların) yine engel olacaklarından korktuğunu söyledi. Bende kendisine ‘Hocam siz çalışmalarınıza bakın, araştırmalarınızı yapın. Rabbim neler neler nasip eder.’ Demiştim. Son görüşmemiz telefonda bu oldu.

Akademik Klanlar üniversitelerde etkili, Konya Teknik Üniversitesinde de… Yardımcı Doçent kadrosunda çalışan Doçent Doktor Kevser Dinçer, üniversitenin akademik skorları en yüksek 3-5 öğretim üyesinden birisi olmasına rağmen, bölümünün en iyisi olmasına rağmen doçentlik ilanı uzun süre yapılmadı. Konuyu üniversite yönetimi ile paylaştığımızda yetersizlik imasında bulundular. Akademik skorlarını ortaya koyduğumuzda ise ‘yayın, çok önemli değil.’ Cevabını verdiler. Nihayetinde kadro sorunu 3 yıllık gecikme ile rektör hocanın özel tasarrufu ile çözülebildi. Not ettik.

Dün Bize ‘yayın çok önemli değil!’ diyenlerin bugünlerde yayın gerekçesinde klanlara itaat etmeyen genç bilim insanlarını hala mağdur ettiklerini görmenin kızgınlığındayım, hıncındayım.

Klanlar şimdi de faal. Bayram öncesi bürokratik oyunlar ile bir araştırma görevlisinin ekmeği ile oynadılar. Önce danışman değişimi, ardından danışman hazır olmadığı için araştırma görevlisinden bir sonraki yeterlilik sınavına hazırlanmasının istenmesi, ardından girilmeyen yeterlilik sınavından başarısız sayılma, bir sonraki yeterlilik sınavında başarısızlığa mahkum etme ve nihayetinde öğrencilik sıfatının kaybettirilmesi, 50/D statüsünde çalışan araştırma görevlisi olduğu için de sözleşmenin feshi…

Bizde ‘ekmek ile oynanmaz.’ denir. Ama Akademik Klanlar için böylesi değerler yoktur.

Veee asıl acı olan karar vericilerin seyrediyor olması…

Süreci takip ediyoruz, edeceğiz, en üst mercilere taşıyacağız.

Sanılanın aksine klanlar için ideoloji de önemli değildir. Onlar için klanın mensupları vardır, klana itaat edenler vardır. Klana itaat etmeyenler ise ya susturulur, ya da tasfiye edilir. 2018’de Selçuk Üniversitesindeki Akademik Klanlara dair bir süreç yaşanmıştı ya o 2 araştırma görevlisi şimdi yok. Birisi Ankara Siyasalda, diğeri İstanbul Marmara’da. Kaybeden Konya oldu.

Akademik Klanın lideri yıpranınca sahnedeki profil değiştirilir ve süreç devam ettirilir.

Klan mensuplarının doktoraları yine hızlıca yaptırılıyor, işleri özel takip ediliyor. Klana mensup araştırma görevlisinin kadrosu ile doktorasını yaptığı üniversiteye görevlendirmesi yapılırken, klana mensup olmayan araştırma görevlisinin haftada 1-2 gün doktora dersine gitmesi bile engelleniyor. Üniversite yönetiminin müdahelesi sonrası lütfen izin veriliyor.

Klana itaat etmeyen araştırma görevlisi şehir dışından izni yarıda kesilip çağrılırken, klan mensuplarına her türlü destek sağlanıyor. Klan mensuplarının kadro ilanları gecikmeksizin çıkarılırken, klanın tasfiye listesindekiler bekletiliyor.

Yani Klanlar her yerde, örgütlü ve güçlü algısı üretebiliyor. Rektörlerimiz bu klanların kağıttan kaplan olduğunu, güçlerinin sanal olduğunu bir görse…

Eskiden rektörleri de bu klanlar seçiyordu. Cumhurbaşkanımız 2016’da rektör atama usulünü değiştirerek bu klanlara öldürücü bir darbe vurdu. Ama Cumhurbaşkanımızın iradesini sahaya yansımıyor. Rektörlerimizin bu klanlar ile mücadele edecek özgüvenleri yok, öncelikleri de yok. Cumhurbaşkanımızın iradesine rağmen klanlarla uzlaşmayı seçiyorlar.

Buradan seslenelim;

Rektör atama usulü değişti. Sizi seçen bu klanlar değil. Sizi atayan Cumhurbaşkanımızdır. Lütfen sizi atayan iradeyi doğru tanımlayın.

…….

Cuma günü Kevser Hocamı memleketi Ladik’te toprağa verdik. Cenaze namazı sırasında adet olduğu veçhile İmam, cemaate sordu;

Merhumeye hak’kınızı helal ettiniz mi?

Doğru soru bu değildi.

Ey Kevser Dinçer;

Cemaate hak’kını helal ettin mi?

……

Kevser Hocamın vefat nedeni olarak post-covid dediler ama…

Gerçek neden bu klanlarla uğraşmaktan yorgun düşen yüreği idi.

Her şeye rağmen Akademik Klanlara boyun eğmedi. Dik durdu.

Kevser Hocanın bilimsel çalışmalarının yarısı kadar bilimsel çalışması olmayanlar Kevser Hocayı doçent yapmamak için defalarca jürilerde, kirli networklarda, sözlü sınavlarda elediler. Onun çeyreği kadar akademik skoru olmayanların profesör olduğu üniversitelerde Kevser Hocayı hakkı olan doçentlik kadrosuna atamamak için her şeyi yaptılar.

İstediler ki boyun eğsin, itaat etsin.

Dün Kevser Hoca için ‘yayın önemli değil’ diyenler bugün yayın fetişizmi dehlizlerindeler.

Kevser Hocam;

Dik durdun, zulme boyun eğmedin.

Şimdi sana zulmedenlerden hakkını alacağın günü beklemektesin.

Biz de o gün sana şahitlik yapacağız.

Akademik Klanların tasfiye olduğu bir Türk akademisi duası ile...

Başımız sağolsun. Türk akademisi yiğit bir bilim insanını kaybetti.