Kimse kusura bakmasın ama…!

Gülşen Yılmaz
Koronavirüsün hayatımıza girmesi ile birlikte ülkemizin yeni bir gerçeği ile de yüzleşmiş olduk.
 
Nedir o?
 
Öğretmenlerimizin teknolojiden fazlası ile uzak oluşu!
 
Özellikle sınav sürecinde olan öğrencilerin şu anda verilen eğitimin dışında ekstra ekstra katkılara ihtiyacı var.
 
Ama gelin görün ki bazı öğretmenlerimiz görüntülü konuşma konusunu hala çözemedikleri için çoğu öğrenci kendi kendine sorunların üstesinden gelmeye çalışıyor.
 
Genelleme yapıp bazı öğretmenlerin hakkını yemek istemem. Özellikle genç öğretmenler bu süreci güzel yönetiyorlar.
 
Her sabah her akşam öğrencileri ile görüntülü konuşarak ekstra mesai harcayan öğretmenlerimiz var elbette. Böylelikle bir şekilde aldıkları maaşında hakkını veriyorlar.
 
Ama kabul edelim çoğu öğretmen bu konuda sınıfta kaldı!
 
Bu duruma ne gibi bir çözüm getirilir bilmiyorum.
 
Açıkçası karantina süreci geçince bu konuda öğretmenlere ciddi ciddi bir internet ve sosyal medya dersi verilmeli…
 
Örneğin, A okulunda sınava hazırlanan bir çocuğun öğretmeni, her gün düzenli olarak, görüntülü soru çözüm saati yapıp; B okulundaki çocuğun öğretmeni, sırf teknolojiden bir haber olduğu için, yapamıyorsa bu eşitsizlik değil de nedir?
 
Ben şahsen sınav sürecindeki kardeşime yardımcı olması için başka okullardaki genç öğretmen arkadaşlarımdan rica ediyorum.
 
Kendi öğrencilerinden kalan zaman da bizim gibi mağdur velilere yardımcı olan öğretmenlerimize teşekkür ediyoruz.
 
Ayrıca çok önemli bir parantez de ücretli öğretmenlerimiz için açmalıyım.
 
Bilirsiniz ücretli öğretmenler çalıştıkları okullarda ikinci sınıf insan muamelesi görürler.
 
Onlara sanki diğer öğretmenlerle aynı fakülteleri bitirmemişler gibi davranılır…
 
Şimdi bakıyorum da bazı ücretli öğretmen arkadaşlarım şu süreçte öğrencilerine o kadar çok yardımcı oluyorlar ki… Aldıkları üç kuruş maaşı bir kenara koyup gerçek bir eğitimci nasıl olur gösteriyorlar.
 
Aldıkları maaş çabalarını ve haklarını ödemez…  Ama umut ediyorum ki onların da bu emeğini bir gören olur.
 
ELLERİ KÖPÜRTSEK YETER
 
Ne olursunuz şu sokakları, mahalleleri yıkamayın artık!
 
Onca su boşa gidiyor.
 
Uzmanlar bas bas bağırıyor.
 
Yolları köpürtmek, belediyelerin deyimiyle; “Foşur foşur yıkamak” hiçbir şey ifade etmiyor ki.
 
Tamam, şu sıralar hepimiz her yeri iyice bir yıkayıp pirüpak yapmak istiyoruz ama virüs ağız yoluyla bulaşan bir şeyse eğer bunun sokakları yıkamakla ne gibi bir alakası olabilir?
 
Birileri artık bu su israfının önünü kesmeli…
 
Haberleri gördükçe sadece benim mi içim acıyor giden tertemiz sulara.
 
Yine uzmanlar şunu da söylüyor. “Deterjanların içerdiği kimyasallar doğal dengeye zarar veriyor.”
 
Bir taraftan yaparken bir taraftan yıkmayalım. Zaten doğanın güzelim gidişatını ellerimizle bozduk. Kendi kendimizin katili olduk. Daha da berbat etmeye hakkımız yok artık.
 
O akıp giden suya gün gelecek çok fazla ihtiyacımız olacak.
 
Yeni bir pişmanlık daha yaşamamak için belediyeler musluğu kapatmalı…