“Kimse yok mu?”

Dr. Ramazan Tuzla

Sen hâlâ kimi bekliyorsun?

Kimsen yok artık!

Bekleme artık kimseyi. Senin yanında, yakınında kimse yok artık!

Yanında kimsenin kalmaması için yaptıkların amacına ulaştı ve eriştin arpa başağına.

Ağlayarak başlattığın bu aldatışta, aldanacak kimse yok mu diyordun.

Hesabında ilk gülen sen idin ama son güleni Mevla tayin etti ve senin ağlayışına aldanacak bir ahmak kalmadı bu milletin evlatları arasında.

Kendinle beraber bu millete ihanet edecek kimse yok mu diyordun.

Yalnızsın ve kimse yok yanında, yamacında; kimsen kalmadı ihanetinle beraber.

Bu devletin sırlarını ifşa etmek için yanına hâin arıyordun ve kimse yok mu diyordun.

Sırları ve serleriyle büyük olan bu devlete ihânette yanında kimseyi bulamadın ve bulamayacaksın.

Oda oda, böcek böcek ihaneti soluyordun.

Senin gibi hâinle kimsenin işi yok artık.

Devlet adamının sır küpüne kelepçe vurmak için çok hevesliydin ve kendine yataklık edecek kimse yok mu diyordun.

Sır küpünün sırtına hazırladığın hançerin nerene girdiğini herkes gördü. Kendi hançeriyin acısını paylaşacak bile kimsen yok artık.

Durma buralarda!

Orana saplanmış kirli hançerinle hiç hoş görünmüyorsun.

Bu milletin genç evlatlarını, bir meçhul yolculukta harcamak için fırsat kolluyordun ve harcanacak kimse yok mu diyordun.

Geç, hızlı geç buralardan; yoksa güneydeki sevdiğin ülkeye varamadan ömrün bitecek.

Sana artık değil genç adam, ahmak adam bile yok.

Mavi Marmara’nın mazlumlara sancak olan şehitleri ile hesabının kapandığını da sanıyorsan, kendini aldatma boşuna.

Ukbada otoritenin kim olduğunu öğretecekler sana. Kimin hocalık yapacağını orada göreceksin.

Kimsesizlere kimse yok mu diye ulaştığını anlatıyordun kalabalıklara. Kabadayılık yapıyordun senin ne olduğunu bilmeyen yığınlara.

Er meydanı hiç de umduğun gibi çıkmadı değil mi?

Kalleşçe bir kavgaya tutuştun ve kimse kalmadı arkanda.

Tenhada heriflik yapıyordun ve sessizce herkesi dinliyordun. Dinlediklerinle gaipten haberler veriyordun. Daha dinlenecek kimse yok mu, diyordun.

Dinle, hem de iyi dinle ey koca kulak!

Kimin sözünü dinlediğin belli, kimin sözünden çıkmadığın da belli!

 Bu milletin evlatlarının, senin bir tek kelamını dinlemeye tahammülü yok artık.

İyisi mi, sen biraz dinlen, istirahat et yani!

İstifra da edebilirsin ama bizim yanımızda olmasın.

Yanına paçavralarını da almayı unutma. Eserlerine bakar, eski günlerini yadedersin. Eski defterleri karıştırırsın ve “hey gidi günler” dersin.

Bu zamana kadar hep aldatmak için ağladın.

Ağlama boşuna; ya da düştüğün şu hâle ağla! Belki acıyan biri çıkar.

Sana acımaya da gelmez amma, belki uslanır, doğru yolu bulursun. Tabi niyetin varsa.

Gidecek bir yeri kalmayan insanlık yine bizde kalsın.

Ha şunu da unutma: “Beni bir kez aldatırsan sana yazıklar olsun; beni ikinci kez aldatırsan bana yazıklar olsun” düsturunun Müslüman düsturu olduğunu hepimiz biliyorduk. Bu yaşananlar, sana tanınmış bir fırsattı.

Sen şansını kötü kullandın.

Ayağını denk al!

Anlarsın ya…!

Yoksa, yine kimse yok mu dersin de, bu sefer sana acıyacak merhameti de bulamazsın.

Yaz bir kenara!

Duayla bitirelim.

“Yaradan rahmetini kahrından üstün saydı.

Ne olurdu halimiz gözyaşı olmasaydı?” (NFK)

 

Islak imzalı dualarımız eksik olmasın.