Kirletiyorlar, öldürüyorlar

Hasan Ukdem
Masumları öldürdüler mertliği kirlettiler, kadınları, yaşlıları, bebekleri öldürdüler insanlığı kirlettiler, şimdi de ahlak dışı karikatürleriyle sanatı kirletmeye devam ediyorlar. Üstelik bunu kişisel bir konumda değil devlet olarak üstleniyorlar. Adıyla bu zemini kirletmek istemediğim bir sözde karikatüristin çizdiği paçavraları Fransa’da kamu binalarının duvarlarında sergilemeleriyle, İslam düşmanlıklarını ayyuka çıkaranlar, artık insanlığa ait ne kadar değer varsa hepsini kirletiyorlar.
 
 
Sevgili Peygamber’imize (S.A.V.) terörist diyebilme cüretini gösteren bu hadsizler, onun savaşlarında ağaçların bile hukukunun korunduğunu bilmiyorlar mı? Bırakın kadını, yaşlıyı, çocuğu, elinde silah olmayanların bile öldürülmediğini duymadılar mı? Elbette biliyorlar, elbette duydular ama cahillerin kafasını karıştırıp kendi ahlaksız davalarına yol açma çabasındalar.
 
Hak ile batılın savaşı tabii ki kıyamete kadar sürecek. Küffar bildiği yolda ilerlemeye gayret edecek, ki ediyor zaten. Peki biz Müslümanlar ne yapıyoruz? Şu sözde İslam ülkelerine bir bakar mısınız? Kendi Peygamber’ine hakaretler yağdıran küffar ile aynı kazana kaşık sallıyorlar. Kimi Azerbaycan’a karşı Ermenilere silah yardımında bulunuyor, kimi Türk mallarını boykot için halkına çağrıda bulunuyor, kimi çeşitli konularda verdiği beyanatlarla Türkiye’ye hakarete varan eleştirilerde bulunuyor. Yazık kere yazık!
 
Ülkelerinde iktidarı ele geçirip, halklarına zulüm eden İslam topraklarındaki bunca Tiran, dönüp bakmıyorlar mı kendilerinden önce, gittikleri bu yoldan gidenlerin sonuna? Enver Sedat’a ne yaptılar? Kaddafi’nin sonu nasıl oldu? Saddam Hüseyin’in akıbeti ne oldu? Kullanma süreleri bitince yarın bunların sonunun da aynı olacağını kestiremeyecek kadar aptal bunlar? Bugün insanlığa ve İslam'a ihanet edenlerin hesabını yarın huzur-u mahşerde Allah elbet soracak. Ama öce basiretli Müslümanların uyanması lazım değil mi? 
 
Modern çağ ve teknolojinin dilinin batıdan geldiğini eleştirmeme sosyal medyadan eleştiriler alıyorum modern çağ ve teknolojinin hakikatle aynı olmadığını yazdığım zaman yanlış bir şey yaptığımı söyleyenler var. Modern çağ ile hayatımıza girip de hakikatle aramıza girmeyen kaç şey var söyleyebilir misiniz? Modernleştikçe ailemiz sarsılıyor, inancımız zayıflıyor, insanlığımız yapaylaşıyor. Teknolojinin diliyle de böyle oynuyorlar ve bizi bağımlı hale getiriyorlar. 
 
Gelişme ve ilerlemenin bu modernite ile bir ilgisinin olduğuna da inanmıyorum. Bunları gerçekleştirmek için insana yatırım yapmak, geleceği imar edecek nesillere finans sağlamak gerekir. Eğitimden ticarete, sanattan zanaata, insandan insanlığa her alanda hakikat ile aramızda koparılmış bağları yeniden sağlamlaştırmak ve zulüm altında inleyen dünyaya adaletin sesini yeniden duyurmamız elzemdir. Yepyeni bir medeniyet inşa etmeliyiz ki, bunu modern çağa bakarak değil en kadim hakikate bakarak yapabiliriz ancak.
 
Her cuma hutbesinde imamlarımızın okuduğu şu ayeti dinleyip geçmek yerine uzun uzun düşünmemiz gerek: “Şüphesiz Allah, adaleti, ihsanı, yakınlara vermeyi emreder; çirkin utanmazlıklardan (fahşadan), kötülüklerden ve zorbalıklardan sakındırır. Size öğüt vermektedir, umulur ki öğüt alıp-düşünürsünüz” öğüt alıp düşünmeyi çoktandır bıraktık. Dünyalık yükümüzü her geçen gün ağırlaştırıyoruz. Bir gün eyvah diyeceğiz ama korkarım iş işten geçmiş olacak.
 
Yalnızca kendimiz için yaşamaya başladığımız şu çağda artık etrafımızdaki gerçek ihtiyaç sahiplerini bulup, onların bizler üzerindeki haklarını iade etmeliyiz. Çirkinliklerden, utanmazlıklardan ve fuhuştan hem kendimizi hem de neslimizi korumalıyız. Kötülüklerden, zulümden ve zorbalıklardan uzak durmalıyız. Önce kendi içimizde adil olmalıyız ki bütün dünyayı saran adaletsizliği yıkıp yeni ve sağlam bir adil nizamın kuruluşunu temin edebilelim.
 
Batıdan gelen her şeyi ambalajına kapılıp hemen benimsemeye devam edersek, bir gün onların küfürlerine, bir gün zulümlerine rıza gösterir hale geliveririz. Allah muhafaza bir gün de küfrün askerleri ülkemize, şehrimize, mahallemize ve evimize kadar giriverir. Irak’a böyle girdiler, Suriye’ye böyle girdiler. Filistin yıllardır bunun sancısını çekiyor. Afganistan hakeza öyle. Başka ülkelerde de durum bundan farklı değil. Komşudaki yangını söndürmek için çaba sarf etmeyenler sadece akılsız değil, aynı zamanda öngörüsüz ve cühela takımından sayılır. Evinden çıkmayanları, ev sonsuza kadar koruyamaz. Emniyet mensubiyetimizin sınırlarında başlar. 
 
Madem ki biz Türk’üz ve Müslümanız, o zaman bu bayrağın ve bu sancağın korunması için her cephede sağlam duracağız. Bu millete kim hakaret, ihanet ederse onun karşısına dikileceğiz. Bu ümmetin birliğini bozanların karşısında dimdik duracağız.  Kim zulme rıza gösterirse, onun geleceğe taşıyacağı bir hürriyeti olamaz.
 
Sevgiyle kalın.