Kişisel Gelişim/Kibirsel Gelişim; Özgürleşmek Ya Da Özkıtlaşmak

Atanur Pala

Modern iş insanı tam bir tasarım harikası. Nasıl oturup nasıl kalkacağı, ayak ayak üzerine nasıl atacağı, nerede ne zaman kaç derece açıyla güleceği, elini kolunu aşağı yukarı ne zaman nasıl oynatacağı önceden belirlenmiş bir sosyal mühendislik harikası.

İnsanı yeniden yaratma çabası içindeki kişisel gelişim rüzgârının batıdan esmesi şaşırtıcı bir durum değil. Zira ışık doğudan yükselse de, adı gelişme ile özdeşleşen Uygurlar doğulu bir toplum da olsalar, uygarlık batıdan yükseliyor. Gelişim batıdan doğuyadoğru ve rol model batı. Bu öyle bir gelişimki, sistemin kendini sürekli diri tutabilmesiVe devamlılığını sağlayabilmesi için süje muamelesi yaptığı insanı her an kullanışlı haldeTutması gerekiyor.

 Bu bağlamda, insanın sistem için kullanıma uygun, verimli ve işlevsel bir araç olarak parlatılması ve daha da işlevsel hale getirilebilmesi işi önemlidir ve kişisel gelişim sektörünün bu noktada çok önemli bir rolü vardır.

 Her geçen gün büyüyen ve adeta endüstrileşen bu devasa yeniden yaratım ekolü,artık milyar dolarlara hükmediyor. En çok satanlar listelerinin neredeyse yarısını kişisel gelişim kitapları oluşturuyor.

İnsan denen sosyal varlık tabiki doğarken belli yetenekleri hazır getirmiyor. Mutlaka gelişime ve eğitime ihtiyacı var. Hele hele bugünün küresel dünyasında, küresel dünyanın vatandaşlarının bedensel ve zihinsel dillerini okuyabilmek çok çok önemli. Kişisel gelişim sektörünün bu noktadaki başarısı yadsınamaz.

 

 Ancak, kişisel gelişim kitapları ve eğitimleri ile küresel kültürün dilini öğrenirken, bizler ne kadar BİZ kalabileceğiz? Mesele budur ve olanca ağırlığı ile de ontolojiktir. Nasıl, meşşai fesle feden bihaber kalıp, Kindi’yi, İbn-i Sina’yı İbn-i Rüşdü ve onlarca filozofumuzu okumayıp, İktisadı batıdan öğrenip kendimize bir iktisadi dil geliştiremediysek, bugün de ticareti, iş insanlığını yeni öğrenen bir toplum olarak, küresel dünya vatandaşlığını öğrenirken, iş ahlakını ve davranış modelini, kendi kaynaklarımızdan değil (Kur’an’ın ve hadislerin tarif ettiği yönetici modeli hakkında piyasada acaba kaç eser var.)Omurgasını batı kaynaklı seküler eserlerin oluşturduğu kişisel gelişim sektöründen öğreniyoruz.

 

 Peki ne öğreniyoruz? Empatiyi, pozitif olmayı, beden dilini , hızlı okumayı vs….

 

      Başkalarını  anlamaya çalışmayı, anladığımızı hissettirmeyi ama sonrasında sessiz kalmayı,kelimelerin ve anlamın bir değerinin kalmadığı post modern dünyada dilce susup, bedence konuşmayı,Hızlı okuma ile sadece algılamayı, meselelere  sadece dokunmayı, ama derin kavrayışı hayatımızdan çıkarmayı,etimolojik kökeni latince positio, akli, mantıklı olanı

mevzilendirmek olan bir kelime pozitifin önermeleri ile hayata olumlu bakmayı, ama bakarken farkında olmadan sekülerizmi içselleştirmeyi. Döner koltuk, zincirlerden kopuş demektir, özgürlük demektir. Koltuk ve insan birlikte dönerken, insan kendini dünyanın merkezi sanır ve adeta tanrısallaşır. Koltuğa saplanmış halde dönen gıdası eksik ruh kibirle bitişince özgürleşmez, bilakis öz kıtlaşır. Elhak, popüler tabirle eğitim şarttır ve servetten çok daha değerlidir. Teknikle ve medeniyetle ilişkilerini bir türlü rayına oturtamamış ve bu nedenle de derin bir kimlik travmasının tam ortasında bulunan müslüman için çok daha değerli ve gereklidir. Kişisel gelişim; Kendi evrensel kaynaklarımızdan ve BİZ’den sadır olacak ve Empatiyi değil, fedakarlığı, hızlı okumayı değil, derin kavrayışı ve vukufiyeti, sadece beden dilini değil, beden dilinin yanında bize ruhun dilini de anlatacak bir eğitim modeli olmalı ki, bizler BİZ kalabilelim.

Aksi takdirde, kişisel gelişim, aşırı EGO salınımı ile kişisel gelişim yerine kibirsel gelişime dönüşmek sureti ile, özgürleşme ile değil bilakis özün kıtlaşması ile nihayetlenecektir.