Kongre Şehrinden Cumhuriyete: Erzurum’un tarihi mirası

Dr. Dursun Gizli

Cumhuriyet’in anlamı, kökleri ve Erzurum’un bu süreçteki tarihi rolü çok önemli. Cumhuriyet yalnızca bir yönetim biçimi değil, bir milletin yeniden doğuşunun sembolüdür.

“Cumhuriyet, yorgun düşmüş bir imparatorluğun küllerinden doğan, bağımsızlık ve hürriyet tutkusuyla şekillenen bir millet iradesinin adıdır.
29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, yalnızca siyasi bir dönüşüm değil, milletin kaderini yeniden eline alışının ifadesidir.”

Cumhuriyet…
Bir milletin kaderine yeniden yön verdiği, esareti reddedip hürriyeti seçtiği en yüce iradenin adıdır. 29 Ekim 1923’te ilan edilen Cumhuriyet, yalnızca bir yönetim değişikliği değil, Anadolu’nun her köşesinde verilen destansı bir mücadelenin taçlanmasıdır.

Bu destanın başlangıcı, aslında yüzyıllarca üç kıtaya hükmeden Osmanlı Devleti’nin yorgun ve dağılmakta olduğu bir döneme dayanır. Birinci Dünya Savaşı’nın ağır yenilgileri ve ardından gelen 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesi, milletin kaderini işgal kuvvetlerinin insafına bırakmıştı. Liman kentlerinden Anadolu’nun içlerine kadar uzanan işgaller, halkın içinde biriken milli iradeyi sarsamadı; tam tersine, yeniden dirilişin temelini oluşturdu.

Mustafa Kemal Atatürk ve Erzurum Kongre Heyeti

CUMHURİYETİN İLK ADIMLARI ERZURUMDA ATILDI

Türk milletinin var olma mücadelesindeki ilk refleksini ve kararlılığını gösterdiği tarihi Erzurum Kongre’sinde alınan “Millî sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz” kararı ile Millî Mücadelenin yolu açıldı, büyük bir aşama kaydedildi.

Doğu illerinin Ermenilerle karşı korunması ve savunulması için Erzurum Kongresinin yapılmasına karar verilmişti. Çünkü Mondros Ateşkesi ile Türk Ordusu büyük oranda dağıtılmış, doğu bölgesinde Erzurum merkezde bulunan ve asker sayısı yaklaşık altı bin olan 15. Kolordu elimizde kalmıştı. Kazım Karabekir Paşa İstanbul’dan Erzurum’a bu kolordunun başına kumandan olarak tayin edilmişti. Karabekir Paşa’nın 1919 yılı Nisan ayında Anadolu’ya geçerek Erzurum’daki 15. Kolordunun başına geçmesi aslında, Millî Mücadele hareketinin ve Yeni Türk devletinin doğuda yani Erzurum’da doğmasında önemli bir başlangıç noktası olmuştur.

Millî Mücadelenin dönüm noktalarından biri olarak kabul edilen ve Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde kurtuluşun temellerinin atıldığı Erzurum Kongresi, ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesi için toplu mücadele kararı alınan ilk kongre olması nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti tarihinde önemli bir yere sahiptir.

Kazım Karabekir: Paşam, Ben ve Kolordum Emrindeyiz!

İşte o günlerde K. Karabekir Paşa, Atatürk’ün tereddütsüz yanında oldu. Atatürk’ü ziyaret ederek “Paşam ben ve kolordum emrindeyiz!” diyerek gerçek bir vatanseverlik duruşunu ve Millî Mücadelenin liderine bağlılığını net bir şekilde ortaya koymuştu. Zira İstanbul hükumeti o günlerde İngilizlerin baskısıyla, K. Karabekir Paşaya, Mustafa Kemal Paşayı derhal tutuklayarak İstanbul’a göndermesini bile emretmişti. İşte bu noktada Karabekir Paşanın alacağı tavır tarihi önemdeydi.

Kazım Karabekir Paşa, İstanbul hükumetine vatanseverlik dersi vererek, aynı zamanda meydan okuyarak şu cevabı yazdı: “Hükumetinizin karar ve siyasetinin ne olduğunu bilmiyorsam da Erzurum’da bulunan Mustafa Kemal Paşa ve Rauf Bey’in hareketlerinde vatan ve millet menfaatine ve mevcut kanunlara aykırı telakki edilecek hiçbir hal ve hareketlerinin olmadığını görüyorum. Mustafa Kemal Paşa gibi memlekette namusu, askeri hizmetleri ve vatanperverliği ile tanınmış ve daha yirmi gün önce memleketin yarısına kumanda etmiş bu zatın tevkifi için kanuni bir sebep yoktur!”

Erzurum Kongresinde Yaşana Kazım Karabekir ve Atatürk Hadisesi

İstanbul Hükümetine karşı geldi, artık bir asker olmayan Mustafa Kemâl’in ve Rauf Bey’in arkasında durdu. Daha sonra 9 Temmuz günü de Vilayet-i Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Cemiyeti’nin başkanlığına Atatürk’ün seçilmesine önayak oldu. Böylece Mustafa Kemal Atatürk'ün Erzurum Kongre’sine katılması için de yol açıldı. Neticede Karabekir Paşa, Erzurum’dan Mustafa Kemâl liderliğinde milli mücadelenin büyük bir kararlılıkla başlamasına tam destek vermesiyle kurtuluş savaşına önderi Atatürk’ün yolun başında yolunun kesilmesine engel olmuştu.