Konya bu süreçten kazançlı çıkacak!

Tedarik sıkıntısı yaşayan şirketlerin çare olarak rotayı Türkiye'ye çevirdiğini söyleyen Doç. Dr. Murat Çakırkaya, “Pandemi sürecinin etkisiyle Türkiye’nin tedarik zincirinde pastadan daha fazla pay alacağına ve lojistik üssü olarak konumlanacağına yönelik beklentiler arttı. Konya da bu gelişmelerden müspet yönde etkilenecek. Konya, Kayacık Lojistik Köyünün devreye girmesi, üretim iştahı, insan kaynağı gücü ve maliyet avantajlarıile uzun dönemde lojistik operasyonlara önemli katkı sağlayacaktır” dedi.

Tedarik zincirinin önemli bir güç olduğunu ve kırılmaması gerektiğini ifade eden Necmettin Erbakan Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi Lojistik Yönetimi Bölümü Ulaştırma ve Lojistik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Murat Çakırkaya, “Tedarik zinciri yönetimi, müşteri ve diğer paydaşlar için değer yaratan ürün, hizmet ve bilgi sağlamak amacıyla ilk tedarikçiden son kullanıcıya kadar olan kilit iş süreçlerinin entegrasyonudur. Birçok tarafı kapsayan ve tarafların her birinin zincirin bir halkasını oluşturduğu ve zincirin en zayıf halkasının zincirin gücünü gösterdiği bir hattır. Bu nedenle tedarik zinciri “camdan hat” olarak değerlendirilmiştir. Dolayısıyla tedarik zincirinin kırılmaması çok önemlidir. Son zamanlarda tüm dünyada gündemde olan çip krizi buna güzel bir örnek. Nitekim bu kriz bize göstermiştir ki profesyonel bir otomobil üreticisi dahi olsanız, binlerce parçadan oluşan bir otomobilin üretiminde tek bir ara-malını dahi tedarik edemezseniz ilgili otomobili üretemezsiniz” ifadelerine yer verdi.

‘TÜRKİYE TEDARİK ZİNCİRİNİ BESLEYEN GÜÇLÜ ALT YAPIYA SAHİP’

Türkiye’nin tedarik zincirlerini besleyen güçlü bir alt yapıya sahip olduğuna dikkat çeken Murat Çakırkaya, “Pandemi döneminde ortaya çıkan ve etkisi her geçen gün artan tedarik zinciri krizi, etki düzeyi değişmekle birlikte tüm ülkeleri az ya da çok etkiledi. Japonya’da Çip tedarikinde yaşanan sıkıntı otomotiv üretimde keskin düşüşler yaşanmasına neden olurken İngiltere’de tır şoförü sayısının istenilen düzeyde olmaması akaryakıt istasyonlarının kapanmasına ve marketlerde rafların boşalmasına sebep oldu.  Diğer yandan küresel ölçekte önemli ticaret üsleri konumunda olan Asya ülkelerinde limanlarda çalıştırılacak yeterli işgücünün bulunamaması da lojistik operasyonlarını aksattı. Bunlara ilaveten AB ülkelerinde yaşanan enerji sorunları, konteyner tedarikinde yaşanan aksamalar, artan lojistik maliyetleri vb. tedarik zincirindeki kırılmadan kaynaklanan büyük olumsuzluklar yaşandı. Çok şükür ki ülkemizde bu krizin olumsuz etkileri çok daha sınırlı oldu. Bunun en büyük nedenleri ise; ülkemizin tedarik zincirini besleyen güçlü bir altyapıya, nitelikli insan gücüne ve tedarik zinciri yönetiminin gerektirdiği entegre yönetim anlayışına sahip olmasıdır” diye konuştu.

‘DÖVİZ KURUNUN ARTMASI İHRACATI OLUMLU ETKİLER’             

Döviz kurunun artmasının ihracatı olumlu yönde etkileyeceğini belirten Çakırkaya, şöyle konuştu: “ihracat yapan firmaların farklı yapıları, ihracattan elde edilen kazanımlarında farklılıklar oluşturabilmektedir. Örneğin firmaların bazıları emek yoğun bazıları ise sermaye yoğun bir yapıda faaliyet göstermektedir. Dövizin artması emek yoğun çalışan firmaların ihracat işlemlerini daha yüksek düzeyde ve pozitif yönde etliler. Bunun başlıca nedeni ise önemli bir maliyet kalemi olan işgücü maliyetinin TL bazlı olmasıdır. Diğer yandan hammaddeyi Türkiye’den alıp TL bazlı çalışan firmalar için de yüksek kur avantajlıdır. Buna karşın ihraç edilecek malların hammaddeleri ya da ara mamül niteliğindeki malzemeler ithal ediliyorsa ihracattan elde edilecek getiri azalacaktır. Diğer yandan doların tüm ülkelerde değer kazanması da bu sürece katkı sunmuştur. Bu olumsuz gelişmenin çeşitli yansımalarının olacağı muhakkaktır. Dövizdeki artış kısa dönemde ihracatçı firmalar açısından bir talep artışına ve bilançolarda döviz kaynaklı kâr artışına sebep olurken orta ve uzun vadede maliyetleri artıracak, maliyetlerdeki bu artış da ürün fiyatlarına yansıyacağından enflasyonist bir ortamın gelişmesine sebebiyet verecektir.  Makro ekonomik dengeler göz önüne alındığında spekülatif olduğu düşünülen dolardaki hareketlilik kısa vadede devam etse de zamanla adil piyasa değerine ulaşacaktır.”

‘ARZ SIKINTISI RİSKİ DEVAM EDİYOR’

Dünya genelinde bazı alanlardaki arz sıkıntısının uzunca bir süre devam etme riskinin olduğunu hatırlatan Çakırkaya, “Enerji alanında yaşanan sıkıntıların ve yüksek fiyat yapısının da yaz aylarına doğru gevşemesi beklentiler arasında. Sonuç olarak daha önce de değindiğim gibi küresel ölçekte tedarik zincirlerinde yaşanan problemlerin arka planında ülkeden ülkeye değişen pek çok faktör bulunuyor. Bu nedenle de TZY’nde yaşanan sorunların ortadan kalkması zaman alacak gibi görünüyor. Zira yaşanan olumsuz gelişmeler nedeniyle küresel ekonominin ritminin bozulması kolay olsa da tekrar ritmi yakalaması o kadar kolay olmayacaktır. Ayrıca yeni dönemde bugününün ekonomik yapısının bir miktar farklılaşacağı beklenmektedir. Tabi ki tüm bu değişimler için öncelikle yaşanan problemlerin oluşumunda büyük etkisi bulunan Pandeminin etkisinin azalması çok önemli” diye konuştu.

‘ULUSLARARASI ŞİRKETLER TÜRKİYE’YE YATIRIM YAPIYOR’

Uluslararası şirketlerin Türkiye’ye yatırım yapma noktasında çalışmalar yaptıklarının bilgisini veren Çakırkaya, “Pandemi sürecinde yaşanan bu tedarik zinciri problemleri nedeniyle şirketlerin uzun dönemde daha farklı yaklaşımlar sergilemeleri beklenebilir. Örneğin Pandemi sonrasında tedarik zincirinde esnekliklerini artırarak, benzer sorunlarla karşılaşmayı önlemeye çalışabilirler. Ayrıca, ulusal ve bölgesel üretim kapasitelerini yükseltmek de bu alanda alınacak önlemler arasında sayılabilir. Nitekim spesifik ara-malların üretiminde dünya genelinde belli ülkelerin ön plana çıkması bir taraftan “verimliliği” artırırken diğer taraftan da ekonomik kırılganlığı artıran bir unsur olabilmektedir. İTO Başkanı Avdagiç’in “Avrupalı ve Amerikalı şirketler tedarikte Çin yerine Türkiye'ye dönüyor.” söylemi de bu yargıyı doğrular nitelikte. Ayrıca uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in bir analizinde; Türkiye’nin Avrupa'da tedarik zincirlerindeki değişimden en fazla kazanç elde edecek ülke konumunda olduğuna vurgu yapılıyor” diye aktardı.

KONYA BU SÜREÇTEN KÂRLI ÇIKACAK!

Konya’nın döviz kurunun artışından olumlu yönde etkilenebileceğini ifade eden Çakırkaya, “Konya sanayisinin büyük ölçekte KOBİ’lerden oluşması ve bunlardan bir bölümünün emek yoğun bir yapıya sahip olmaları nedeniyle bu süreçte ihracat noktasında bir sorun yaşanmayacağını hatta bilançolarda döviz kaynaklı yüksek kârlar gözlemlenebileceğini söylemek mümkün. Bununla birlikte özellikle maliyet avantajı ve kurların etkisiyle yaşanacak bu gelişmelerin talebin yapısı ve sürekliliği ile ilintili olduğunu unutmamak gerekiyor. Uluslararası ticarette kağıtların yeniden karılmasıyla oluşacak yeni düzende Türkiye’nin pastadan daha fazla pay alacağına ve lojistik üssü olarak konumlanacağına yönelik beklentilerin gerçekleşmesi durumunda, Konya’nın da bu gelişmelerden müspet yönde etkilenmesi söz konusu olacaktır. Nitelikli insan kaynağı, sağlam altyapısı, güçlü bir potansiyel barındıran lokasyonu vb. özellikleri bu beklentiyi tetikleyen unsurlar arasındadır. Ayrıca 2035-2050 yıllarında bölgesel bir lojistik köy olacağı tahmin edilen Konya Kayacık Lojistik Köyünün devreye girmesi de uzun dönemde lojistik operasyonlarında önemli katkı sağlayacaktır” diyerek sözlerini noktaladı.

SÜMEYRA KENESARI / YENİ HABER GAZETESİ

Konya Haberleri