Konya'da Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev zamanından kalma medrese

İran geleneğine bağlı açık avlulu ve eyvanlı plan kurgusunu simetri ilkesiyle birlikte eksiksiz yansıtan, çini mozaik dekorasyonuyla da Anadolu’ya has özellikler ortaya koyan Konya Sırçalı Medrese hakkında bilgiler...

Medrese, Meram, Gazi Alemşah Mahallesinde, kendi adıyla anılan Sırçalı Medrese Caddesi, No. 16’da yer alıyor. Konya Vakıf Eserleri kitabında yer alan bilgilere göre medrese, taçkapısı üzerinde yer alan H. 640 / M. 1242-43 tarihli inşa kitâbesine göre Sultan II. Gıyaseddin Keyhüsrev (1236-1246) döneminde, Emir Bedreddin Müslih tarafından fıkıh eğitimi için yaptırıldı. Selçuklu sülüsüyle hakkedilen yedi satırlık Arapça kitâbede, medresenin yalnız Hanefî mezhebine mensup âlim ve talebeler için vakfedildiği belirtiliyor.

Eyvan kemerinin sol kanadında “Amel-i Mehmed bin Mehmed bin Osman el-Tûsi” yazılı kitâbe, yapının mimari tasarım ve dekorasyonunun “Tus’lu Mehmet” adlı sanatçıya ait olduğunu belgelerken, sağ taraftaki kitâbe Osmanlı’nın son yıllarında yerinden sökülerek yurt dışına çıkarıldı. Bugün Almanya’da, Berlin İslam Eserleri Müzesi’nde (Env. No. I. 907) bulunan ve Farsça bir beyitten ibaret bu kitâbede Tus’lu Mehmet’in ağzından “dünyada bir eşi olmayan bu nakşı ben yaptım. Ben kalmıyorum, fakat bu eser hatıra olarak kalacak” yazmaktadır. Bu ifadeler yapının o zamana kadar bir benzerinin bulunmadığına da işaret etmektedir.

Sırçalı Medrese günümüze, 1955-1960 yılları arasında geçirdiği kapsamlı restorasyon-rekonstrüksiyonla ulaşabilmiştir. Yaklaşık 25.00 x 30.00 m ölçülerinde, doğu-batı doğrultusunda uzunlamasına dikdörtgen bir alana oturan medrese binası açık avlulu ve iki katlı, birisi giriş ve diğeri de mescit eyvanı olmak üzere iki eyvanlıdır. Yapıda “Kiçi Muhsine” veya “Sille” olarak da bilinen, Konya’nın 5 km kadar batısındaki ocaklardan çıkartılmış taş malzeme ağırlıklı olmak üzere dekoratif amaçlı tuğla ve çini kullanılmıştır.

Temel, dış cephe duvarları ve ayaklarda taş malzeme, revak ve eyvan cephelerinde tuğla, çini malzeme hâkimdir. Medrese’nin taçkapısı nitelikli taş süslemesiyle dikkat çekmektedir. Giriş dışındaki cepheler kabayonu ve moloz karışık taş örgülüdür. Kuzey ve güney cephelerde açılmış mazgal tipi beşer adet zemin kat penceresi yine kesme taşlarla çerçevelenmiştir. Bunların üzerinde, birinci kat odalarına ait büyük dikdörtgen pencereler yekpare taş sövelerle kuşatılmıştır.

Doğu cephenin ortasında, yukarı ve öne doğru taşırılarak yerleştirilen taçkapı sivri kemerli giriş sahanlığı etrafında geometrik ve bitkisel motifli dört sıra bordürden oluşan ters “U” biçimli çerçeveyle kuşatılmıştır. Kareye yakın dikdörtgen planlı avlunun kuzey ve güney kanatlarında iki katlı revaklar, batıda mescit/yazlık dershane işlevli ana eyvan, eyvanın iki yanında da kubbeyle örtülü birer oda/kışlık dershane yer almaktadır. Avlunun ortasında, klasik bir su ögesi olarak havuz bulunmaktadır. Sırçalı Medrese kâgir strüktürüne karşın açık avlulu plan tasarımından dolayı doğal tahribata açık bir yapıdır. Vakfiyesi bulunmayan medresenin Konya Şer’iye sicillerinde XVII. yüzyıl başlarından itibaren büyük onarımlara ihtiyaç duyduğu ve 1629 yılında tamir gördüğü halde 1645’te ders yapılamaz duruma geldiği belirtilmektedir. XIX. yüzyılda medresenin kuzey ve güney kanatlarındaki öğrenci odaları kerpiçten yeniden inşa edilmiştir. Tevhid-i Tedrisat Kanunu’nun (1924) ilanından sonra kendi kaderine terk edilen medrese, ancak 1954’ten sonra restore edilebilmiştir.

Konya Sırçalı Medrese İran geleneğine bağlı açık avlulu ve eyvanlı plan kurgusunu simetri ilkesiyle birlikte eksiksiz yansıtırken, çini mozaik dekorasyonuyla da Anadolu’ya has özellikler ortaya koymaktadır. Mimari ve süsleme tarzı olarak yapıya en benzer örnek medreseden otuz yıl kadar sonra inşa edilen Tokat Gök Medrese’dir (1270-77). Öte yandan Medrese’nin ana eyvanındaki usta kitâbesi, 1235-1255 yılları arasında Konya’da yapılan çok sayıdaki çinili eserin sanatçı sorunu hakkında önemli bir referans niteliği taşımaktadır. Aynı stil özellikleri gösteren Karatay Medresesi ana eyvanı (1251) ve Sırçalı Mescit mihrabı (XIII. yy. ortası) gibi eşsiz çini mozaik üretimlerin bu tarihlerde Konya’da kurulmuş bir atölye ortamında, Horasanlı sanatçılar tarafından geliştirildiği düşünülmektedir.

Konya Haberleri