Konya’daki ‘basından sorunlular’

Seyfullah Koyuncu
Ben yazmaktan bıktım, onlar yapmaktan bıkmadılar... Yazsan olmuyor, yazmasan gönül razı değil. Uyarılarımızı da dikkate alan yok. En iyisi dükkânı kapatıp gidelim.
 
İletişim fakültesinde aldığınız eğitimleri, okuduğunuz kitapları, genel kültürünüzü, tecrübenizi ve bunun gibi bütün donanımlarınızı atın çöpe gitsin. Bir önemi yok nasılsa!
 
Laf ola beri gele. Neme lazım ki donanım, tecrübe, bilgi falan. Hikâye bunlar. Kimsenin bunları dikkate aldığı da yok zaten…
 
Fazla uzatmadan konuya giriş yapayım.
 
Mesleğimiz gereği birçok farklı kurum, kuruluş ve kaynaktan haber ve bilgi akışı alıyoruz. Bazen mail adresimiz aracılığıyla, bazen sosyal medya aracılığıyla, bazen de telefonlar aracılığıyla bilgilendiriliyoruz.
 
Profesyonel bir dünyada yaşıyoruz. Bu akışı sağlayan kişiler de genellikle profesyonellerden oluşuyor. Konya’da da neredeyse her kurumda basından sorumlu bir profesyonel çalışıyor. En azından öyle olması gerekiyor.
 
Konya’da ne yazık ki profesyonellikten uzak çok fazla insan çalışıyor. Bazı kurumlarda da profesyonellerin yapması gereken işi, işle alakası olmayan kişilere yaptırmaya çalışan bürokratlar var. Bunun sonucunda da ortaya karmakarışık metinler çıkıyor.
 
Bazen elime geçen basın bültenlerine ya da bilgilendirme mesajlarına bakınca basından sorumlu arkadaşlarımın genelde ‘basından sorunlu’ olduklarını görüyorum…
 
Bunun örnekleri saymakla bitmiyor.
 
Uzun süredir bu konuda dikkatimi çeken birçok kurum var. Mesela bünyesinde çok sayıda öğretmenin çalıştığı bir kamu kurumunun, habercilikten çok uzak metinler göndermesi beni üzüyor…
 
Çünkü gelen haberler genelde ya kompozisyon ya da hikaye formatında! Orada çalışan arkadaşlara kızmıyorum ama haberden hiç anlamayan memurlara iki satır karala gönder denmiyordur herhalde.
 
Bütün meslektaşlarım bu konudan şikayetçi, onlar adına uyarıyorum.
 
Basın müşavirliği ya da basınla ilgili sorumluluk kolay iş değildir. Kurum ve kamuoyu arasındaki köprüdür basın müşavirleri. Ne yazık ki Konya’da bu konuda işini çok sevmeyen arkadaşlarıma rastlıyorum.
 
Tam da bu konuyla ilgili olarak başımdan geçen bir olayı aktarmak istiyorum.
 
Geçen yıl bir Konya milletvekili ile haber yapmak istedim. Normal şartlarda vekili cepten arayıp konuyu çatır çatır sorabilirdim. Danışman arkadaşımıza ayıp olmasın diye nezaket göstererek konuyu önce danışman arkadaşa aktardım.
 
“Konuyu vekilimize aktarıp hemen dönüş yapacağım” dedi ve kapattı. Aradan geçen 2 saatin sonunda en ufak bir geri dönüş olmadı. Bunun üzerine danışman arkadaşı tekrar aradım. “Kusura bakmayın döneceğim hemen” dedi. 1 saatlik beklemenin ardından baktım ki geri dönüş yok, vekilin kendi numarasına bir mesaj attım.
 
“Eğer bir gazeteci size ulaşamıyorsa, vatandaş hiç ulaşamaz. Bunu kenara not ettim…”
 
Aradan 3 dakika ya geçti ya geçmedi bu defa vekil beni arıyor…
 
Kabahat kimsede değil, kabahat bende. Nezaketle yürümüyor bu işler…
 
Bir basın müşavirinin ya da danışmanının basınla ilişkisinde başarılı olup olmadığını belirleyen bazı kıstaslar var.
 
Kendisini tanıtabilmesi, sizi ve kurumunuzu tanıması, sağlıklı bilgilendirme yapması, aradığınızda ulaşılabilir olması, ulaştığınızda çözüm üretebilmesi, çözüm ürettikten sonra geri dönüş yapması, haber çıktıktan sonra konuyu sahiplenmesi ya da nezaketen size geri dönüş yapması.
 
Yukarıda saydığım kriterlere kısmen uyanlar var tabi. Ama bu maddelerden birine bile uymayanlar da var. Düşünün ki; düzenleyecekleri bir programla ilgili davetiyeyi, programın başlamasına 1 saat kala atan kurumlar var.
 
Kendisini hiç tanımadığım, adını bilmediğim, hayatım boyunca hiç iletişime geçemediğim basın sorumluları var Konya’daki bazı kurumlarda.
 
Bunlar öyle sıradan kurumlar da değil üstelik.
 
Konya’daki resmi kurumların internet sitelerini açın bir bakın. Yıllardır güncellenmemiş web siteleri var. Hatta ‘Not found 404’ uyarısı veren resmi kurum siteleri var. Kurumun müdürü değişmiş ama web sitesinde hala eski müdürün adı ve özgeçmişi var.
 
Pandemi süreci de gösterdi ki, bundan sonra dijitalleşmeye ayak uydurmayanlar sınıfta kalacak! Teknoloji çağında bu kadar da aciz olunmaz ki kardeşim. Kurumsallıktan bu kadar da uzak olunmaz, daha söyleyecek çok şey var.
 
İşinin hakkını veren, emeğini harcayan arkadaşlarımız da var elbet. Ne iş yaparsanız yapın, işinizin hakkını verin…
 
Burada Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’na çok büyük görevler düşüyor.
 
Konya’daki resmi kurumların basın birimlerinin yeniden dizayn edilmesi, eksiklerinin giderilmesi gerekir. Haber yazmayı bilmeyenlere, iletişim yönünden bilgisiz olanlara kesinlikle eğitimler verilmeli.
 
Bu eğitimleri de İletişim Başkanlığı organize edebilir…