Konya’daki market zinciri Türkiye'ye ders verdi

Ekim 2023’te İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırıları sonrasında Türkiye’de ilk boykot kararı alan market zinciri Nar Gross, 20 aya yakın süredir uyguladığı kararlı tutumla perakende sektöründe dikkat çeken gelişmelere imza attı. Nar Gross, İsrail’e doğrudan veya dolaylı destek verdiği tespit edilen firmaların ürünlerini raflardan kaldırarak, yerli ve milli üretimi ön plana çıkaran bir model geliştirdi.

Konya'nın markası Nar Gross’un uzun süredir istikrarlı şekilde devam ettirdiği boykot, yerli üretimi teşvik eden sürdürülebilir bir ticaret modeline dönüşerek sektörde yeni bir dönemin önünü açtı. Boykot kararının sektörde yaygın bir ön yargıyı kırdığını belirten Nar Gross Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Hüseyin Uçar, marketlerin boykot yapması halinde ticaretin zarar göreceği algısının geride kaldığını vurguladı.

Yerel ürünlere olan ilginin artmasıyla birlikte pek çok yerli üretici, ambalaj kalitesinden fiyat politikasına kadar birçok alanda iyileştirmeye gitti. Bu gelişmelerin ardından bazı küresel markaların Türkiye pazarında küçülmeye gittiği, İsrail’in soykırımını destekleyen bazı markaların ise boykot nedeniyle zarar ederek yerli firmalara satıldığı ifade edildi.

RAFLAR YERLİ VE KALİTELİ ÜRÜNLERLE DOLDU

Boykot sürecinde raflardaki boşlukların hızla yerli alternatiflerle doldurulduğuna dikkat çeken Uçar, “Ekim 2023’te başlayan İsrail soykırımına destek olan firmalara yönelik Türkiye’de ilk boykot kararı alan ve bunu da yaklaşık 20 aydır kararlı bir şekilde sürdüren marketimiz, yerel perakende sektöründe çığır açan bir model oluşturmuştur. Marketimizin aldığı boykot kararından sonra, biz çok önemli bir önyargıyı yıktık. Marketlerin de boykot yapıp zarar görmeden normal ticaretlerine devam edebileceklerini göstermiş olduk. Boykot sürecinde müşterilerimiz bize destek vererek yanımızda durdular. Şu an boykotun enerjisinin, hiç düşmeden devam ettiğini görüyoruz. Boykot yaşam boyu sürecek bir alışkanlık haline geldi." dedi.

'ALACAK ÜRÜN KALMAZ ANLAYIŞINI YIKTIK'

Hasan Hüseyin Uçar, "Eğer boykot yaparsanız market raflarında alacak ürün kalmaz, anlayışını yıktık. Şu an market raflarımız yerli ve kaliteli birçok ürünle dolmuş durumda. Artık yerli alternatifi olmayan hiçbir marka ve ürün kalmadı. Bugün deterjanlardan, diş macunlarına kadar her alanda milli ve yerli, kaliteli ürünleri tüketicilerimize sunabiliyoruz. Tüketicilerin yerli markaları tercih etmesi yerli üreticilerin, küresel markalar karşısında rekabet gücünü artırarak pazar paylarını artırmalarına sebep oldu. Bu da yerli ürünlere olan talebi artırmış oldu. Yerli üreticiler bu ilgiyi fark ederek kaliteli, ambalajı çok güzel, tüketici beklentilerini karşılayan, küresel markalardan daha uygun fiyatlı ürünleri üretmeye başladılar." dedi.

'YERLİ MARKALARIN REKABET GÜCÜ ARTTI'

Hasan Hüseyin Uçar, "Yerli üreticilerin güç kazanması, yerli markaların rekabet güçlerinin artması global markaların pazar paylarını düşürerek Türkiye pazarındaki konumunu zayıflattı. Boykottan dolayı yerli markaların yükselişi ve artan talep nedeniyle, siyonist markaların ciroları düştü, kârlarıazaldı, küçüldüler, hatta yer yer Türkiye pazarından çekildiler, bazı markalarda boykottan dolayı satışlarının düşmesiyle zarar ederek markalarını yerli firmalara sattılar. Bu süreçte buna şahit olduk.”açıklamasını yaptı.

'YABANCI DÜŞMANLIĞI YAPMIYORUZ'

Gelişi güzel boykot ürünü açıklanması ile ilgili de konuşan Hasan Hüseyin Uçar, “Bir markanın boykot olup olmadığı ile alakalı izlediğimiz metot o markanın siyonizme hizmet etmesi ve İsrail’in katliamına destek vermesidir. Biz yaptığımız boykotla yabancı düşmanlığı yapmıyoruz, boykot bir yabancı düşmanlığı değildir. Bu süreçte çok sayıda boykot listesi oluşturuldu, pek çok web sitesi kuruldu ve çeşitli mobil uygulamalar geliştirildi.

Bu uygulamaların bazılarının alt yapısında bizim de katkımız oldu. İyi niyetle hazırlanan bu çalışmalarda emeği geçen herkesten Allah razı olsun, lakin boykot listeleri arasındaki tutarsızlıklar meselenin ciddiyetine gölge düşürmektedir. Bir ürünün bir listede boykot olarak görülüp farklı bir listede olmaması, bazı ürünlerin ayrıntılı araştırma yapılmadan listelere eklenmesi, yabancı menşeli her markanın siyonist destekçisi olup olmadığına bakılmaksızın listelere eklenmesi gibi problemler, boykotun ciddiyetine zarar vermekle kalmayıp boykotu zorlaştırarak sürdürülebilir olmasını da engelliyor. Boykotun sürdürülebilir olmasını sağlamanın en temel yollarından biri soykırımcı İsrail’e desteğini açıktan ilan eden markalara odaklanıp onları ön plana çıkarmaktır." dedi.

7200 ÜRÜN SATIŞTAN KALDIRILDI

Hasan Hüseyin Uçar, "Burada bir konuyu açıklamam gerekiyor. Biz Nar Gross olarak boykot edilecek ürünleri ayrıntılı araştırma yapmadan belirlemiyoruz. Sektörün içerisinde olduğumuzdan dolayı sattığımız ürünlerin firma sahiplerini, sermaye ve ortaklık yapılarını, politik düşüncelerini biliyoruz. Bir heyetimiz var, burada karar alıyoruz, bununla birlikte ümmetin genelinin yaklaşımını referans alarak, ona göre bir markanın boykot olup olmadığına karar veriyoruz. Boykot kararı aldıktan sonra, ayrıntılı araştırmalar sonucunda, İsrail’e doğrudan ya da dolaylı olarak destek veren tam 135 markayı ve bu markalara ait 7200 barkotu satışa kapattık, alımlarını durdurduk.” dedi.

'RAFLARIMIZDA ZULME YER YOK'

Vatandaşların rahatça Nar Gross raflarından boykot olmayan ürünleri alabileceklerini de anlatan Nar Gross Yönetim Kurulu Başkanı Uçar, açıklamasının sonunda şunları kaydetti: “Şunu çok rahat ifade edebilirim, halkımız Nar Gross raflarını takip etsin, siyonizme hizmet eden boykot ürünleri bizim raflarımıza giremez, buna göre de boykot edilecek ürünleri ve boykot edilmeyen ürünleri görebilirler. Raflarımızda zulme yer yok.”

Konya Haberleri