Konya’nın 5 bin yıllık mahallesine yabancı turistler de akın ediyor

Konya’da, 5 bin yılı aşkın bir geçmişe sahip Sille Antik Kenti, Aya Elena Kilisesi, Sille Müzesi, camileri, köprüleri ve evleriyle farklı kültürlerden izleri bir arada barındırıyor.

Sille’nin, turizme hizmet verirken aynı anda restorasyonları devam eden kentsel bir sit alanı olduğunu hatırlatan Sercan Yayla, “Potansiyelimizi artıran yapılardan biri olan Aya Eleni Kilisesi yabancı turistleri de bölgeye çekiyor. Helena’nın yaptırdığı kiliseler gayr-ı Müslimler tarafından çok mukaddes kabul ediliyor. Özellikle Ortodoks Hristiyanlar buraya ziyarette bulunuyorlar” dedi.

Konya’da, 5 bin yılı aşkın bir geçmişe sahip Sille Antik Kenti, Aya Elena Kilisesi, Sille Müzesi, camileri, köprüleri ve evleriyle farklı kültürlerden izleri bir arada barındırıyor. Bu antik kent, kültür varlıklarının yanı sıra tarihi dokuyu da günümüze taşıyan önemli yerlerden biri. Yaz mevsiminde Sille Antik Kenti'nde gezinirken rengarenk çiçekler ve yemyeşil ağaçların arasında kendinizi doğanın içinde bulurken, sonbahar aylarında ise kırmızı, turuncu ve sarıya eşlik eden masmavi gökyüzü eşliğinde tarihi bir yolculuğa çıkıyorsunuz. Aynı zamanda yol kenarında kurulan tezgahlardan seramik bardaklar, takılar, tespihler ve süs eşyaları gibi el yapımı ürünler de satın alabilirsiniz. Antik kentin içerisinde bir şeyler yiyip içebileceğiniz dükkan ve kafeler de bulunuyor. Sille tüm bu özellikleriyle cazibesi her geçen gün artırıyor.

SİLLE ÇOK KÖKLÜ BİR GEÇMİŞE SAHİP

Sille’nin köklü bir geçmişe sahip olduğunu dile getiren Selçuklu Belediyesi Müzeler Sorumlusu Sercan Yayla, Sille’nin geçmişinin M.Ö 5 bin 500 yıl önceye kadar dayandığını belirtti.

Sille’de kesintisiz iskanın 2 bin yıldır devam ettiğini söyleyen Yayla, “Bölge, Roma döneminde bir kaya mezarlık (nekropol) alanıymış. İnsanlar öldüğü zaman o dönemde yakılarak külleri bir kaba konuluyormuş ve o kaplar da Sille’deki mağaraların içerisine koyuluyormuş. Bu kaya mezarların ağızları daha sonra kapatılıyormuş” dedi.

HRİSTİYANLAR İÇİN ÇOK ÖNEMLİ BİR LOKASYON

Hristiyanların yayılmaya başlamasıyla bu dine mensup olanların kendini güvene almak amacıyla Sille’ye kaçıp geldiklerini söyleyen Yayla, “Hristiyanlar o dönemde Sille’deki mağaraları günlük ev ve kiliseye çeviriyorlar ve gizli bir şekilde ibadet ediyorlar. İstanbul’un kurucusu olan Konstantin, 313 yılında Milano’da bir ferman yayınlıyor. Bu fermanla Hristiyanlığın üzerindeki baskıları kaldırıyor. 327 yılında annesi Helena, Hz. İsa’nın izlerini aramak istiyor. Kudüs’e giderken Sille’de mola veriyor. Mola sırasında insanların hala mağaralarda ibadet ettiğini görüyor. Kendi bütçesinden bir para verip Aya Eleni Kilisesi’ni yaptırıyor. Böylelikle dünyanın ilk kilisesi Sille’de kurulmuş oluyor” diye bilgi verdi.

KONYA’NIN TİCARETİNE YÖN VERİYORDU

Sille’nin Türkleşme sürecinden bahseden Yayla, “Bizanslılardan sonra Selçuklular Gevale Kalesini fethederek Sille’ye yerleşiyor. Alaaddin Keykubat, Sille’yi vakıf köyü ilan ediyor ve gayr-ı Müslimlerin desteğini almak istiyor. Buradaki ticaretten de vergi almıyor. Selçukluların tarih sahnesinden yavaş yavaş çekilmesiyle bu boşluğu Karamanoğulları dolduruyor. Karamanoğulları döneminde Müslüman Türklerle Bizanslı Rum tebaa anlaşamayınca, Karaman’dan buraya Karamanlı Ortodoks Türkleri göç ettiriliyor. Bunlar Peçenekli Kıpçak Türkleri. Zamanında Bizans ordusu içerisinde paralı asker olarak çalışmış bir zümre bunlar. Sille’ye göç ettirildiklerinde ortak paydayı oluşturuyorlar. Çünkü din olarak Bizanslı Rumlara, etnik olarak Müslüman Türklere ait oldukları için kardeşlik ortamını sağlıyorlar. Bizanslı Rum tebaayı etkileyerek de onların Türkleşmelerine neden oluyorlar. Sonra Fatih Sultan Mehmet, Gedikli Ahmet Paşa’yı Sille’ye gönderiyor ve Gevale Kalesini fethediyor. Bu bölge Osmanlı hakimiyetine giriyor. Sille 1798 yılında, Su Dirhemi Nahiyesi oluyor. Osmanlı’nın pilot nahiyelik bölgelerinden biri. 1901’li yıllara geldiğimizde, Konya 4 bin 500 hane iken Sille bin 900 hane sayısına ulaşıyor. Konya’nın yarısı büyüklükte, Konya’nın ticaretine yön veren bir merkez haline geliyor. 1924 yılında maalesef mübadele anlaşması imzalandığı için Hristiyan Türkler Yunanistan’a göç ettiriliyor. Müslümanlar mallarını gayr-ı Müslimlere satamıyor. Onlar da büyük illere göçüyor ve Sille yıkılma sürecine giriyor” ifadelerini kullandı.

SELÇUKLU BELEDİYESİ, SİLLE’Yİ YENİDEN AYAĞA KALDIRDI

Selçuklu Belediyesi’nin bölgeye el atmasıyla Sille’nin yeniden ayağa kalktığını ifade eden Yayla, “Selçuklu Belediyesi ilk olarak derenin ıslahını gerçekleştirdi. 7 tane caminin restorasyonunu yaptı. Daha sonrasında cephe sağlıklaştırmalarıyla birlikte Aya Eleni ve Süt Kilisesi gibi yapıların restorasyonu gerçekleştirildi. Bu yapılar müze olarak faaliyete konuldu. Süt Kilisesi, Zaman Müzesi olarak işlevsel hale getirildi. Sille Kültür Evi olarak faaliyet veren bina da Sille Müzesi olarak kültür ve sanat hayatına kazandırıldı. Bu binamızda da Sille kültürünü ve köklü medeniyetimizi anlatıyoruz” şeklinde konuştu.

SİLLE’NİN TURİZM POTANSİYELİ GÜN GEÇTİKÇE ARTIYOR

Sille’nin turizm potansiyelinin gün geçtikçe artmakta olduğunu belirten Yayla, “Sille, turizme hizmet verirken aynı anda restorasyonları devam eden kentsel bir sit alanı. Vatandaşların gezip gördükten sonra Sille’nin güzelliğine şahit olması da turizm potansiyelimizi artıran en önemli etkenlerden biri. Potansiyelimizi artıran yapılardan biri olan Aya Eleni Kilisesi yabancı turistleri de bölgeye çekiyor.

Helena’nın yaptırdığı kiliseler gayr-ı Müslimler tarafından çok mukaddes kabul ediliyor. Özellikle Ortodoks Hristiyanlar buraya ziyarette bulunuyorlar. İlerleyen dönemlerde Ak Manastır’ın ziyaret açılması bölgenin turizm potansiyeline büyük katkı sağlayacaktır. Kelebekler Bahçesi, Sille ve Ak Manastır bir rota halinde gezilebilecek lokasyon olabilir. Sille’nin değeri her geçen gün yükseliyor” ifadelerini kullandı.

Konya Haberleri