Konya’nın markaları…

Hayrettin Atak

Onlar da kendini bir Konya markası olarak görüyorlar mı bilmiyorum ama?

 Konya’nın en iyi markası onlar; Türk Yıldızları ve Solotürk…

Geçtiğimiz haftasonu bunu bir kez daha ispatladılar. Hem Konya hemde onlar…

Onbinlerce araçlık konvoy ve belkide yüzbin kişi vardı alanda… Gösteri bittiğinde bile binlerce araç  alana girmeye çalışıyordu hala...

Sonuçta yenen yada yenilen olmayacaktı. Kimse bir üst tura da çıkmayacaktı. Uçanların bir seyinci desteğine ihtiyacı da yoktu…

Ama çoluk çocuk, genç yaşlı, kadın erkek onbinlerce Konyalı Türk Yıldızları ve Solotürk’ün gösterisine koştu Cumartesi günü…  Alkışlamak, gurur duymak ve onurlanmak için. Yine göğsü kabardı o onbinlerin…

Gösteri de, gösteriye ilgi ve sevdi seli de muhteşemdi… 

Kim ne derse desin Konya’nın en önemli iki markası Yıldızlar ve Solotürk…

Değerlere paha biçemezsiniz; Türk Yıldızları ve Solotürk’ün bu millete verdiği ‘gurur ve özgüvene’ biçemeyeceğiniz gibi… 

MÜTHİŞ MÜZİK FESTİVALİ

Aslında pek kimse görmemeye! çalışsa da Konya’nın en önemli markalarından biri de; ‘Mistik Müzik Festivali”

Yeni yeni doğan…

Bir doğum 14 yıl sürer mi? Eğer yeterli desteği alamıyorsa tabi ki sürer…

Türk Yıldızları Konya’nın coğrafi ve bürokratik yapısına ne kadar uyuyorsa, ‘Mistik Müzik Festivali’de’ Konya’nın ruhuna en fazla uyan organizasyon belki de… Önü en çok açık olan…

İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’nün bu yılki organizasyonu 22-30 Eylül 2017 tarihleri arasında gerçekleştirildi. 14. Kez yaşadı bu çoşkuyu Konya.

Rakamlar umutlandırıcı; 7 bin kişi 9 farklı grubu canlı izledi. Yaklaşık 200 bin kişi de Sosyal medyadan…  Yani 200 bin kişi Konya diye bir şehrin ve o şehirde böyle bir festivalin varlığından haberdar oldu… Dünyanın en uzak köşelerinden girişler var…

Sadece İrandan grupla gelen 500 kişinin şehre bıraktığı para belki de 1 milyon dolar… Toplamı kazanç bunun çok çok üzerindedir muhakkak…

Kısıtlı, yerel imkanlarla yapılan bir Festivalin ‘Kısa gün karı’

Uzun günün karları ise; 

Bu yılın en büyük kazanımı TRT. Festivalin önemini kavrayan “Devlet Kanalı” bu yıl ciddi bir destek vermiş Festivale… Bu desteğin önümüzdeki yıl dahada büyüyeceği müjdesi organizasyonda yer alan herkesi sevindirdi…

Bir diğer büyük kazanımda; “İl Kültür Müdürlüğü’nün önümüzdeki yılın çalışmasına, festival henüz devam ederken başlamış olması”  

…  

Aynı organizasyonun 5 değil 50 ülkenin katılımı, 7 bin değil, 70 bin kişinin canlı, 2 milyon kişinin de sosyal medyadan izleyerek yapıldığını düşünmek bile Konya’nın heyecanlanması için yeterli…  

Ama bunu yerel imkanlarla başarmak mümkün değil…

İlk şart; ‘Destek’

Eğer ciddi bir şekilde ele alınırsa bu organizasyon ‘Türkiye’nin bütün elma armut ve dünyanın bütün sapık festivallerinden’ daha çok izleyici toplayacağı muhakkak…

O desteği verecek kişiler bilmeliler ki; İşte bizde ancak o zaman yeni bir medeniyetin doğuşuna şahitlik edeceğiz…     

ACİL, PREZANTABL EĞİTİM MODELCİSİ ARANIYOR!

Dünyanın en zor iki mesleği; Gazetecilik ve Milli Eğitim Bakanlığı…

Yok öyle çok çalıştığımızdan büyük özveri gösterdiğimizden falan değil…

Gazetecilik; Klavyenin tuşlarına basmasını bilen herkesin çok iyi yapabildiğini sandığı –ki kendimi asla ayırmam- bir meslek olduğundan çok zordur. Herkesin bildiği işi yapmanın zorluğunu anlatamam… Hatta bir level öteye gidip ders vermeye kalkar çoğu kişi; “Gerçek Gazetecilik böyle olmalı, şöyle yapılmalı” Herkes üstad, herkes duayen…

Ondan zor, gazetecilik…

Milli Eğitim Bakanlığının neden zor olduğunu anlatmama gerek yok. Herkes biliyor.

Kimsenin bilmediği ise o sistemin nasıl düzeleceği…

Bir kesime göre; Finlandiya modeli.

Diğer bir kesime göre ise; Medrese modeli…

Bizim ki ise ‘Yolunmuş kaz’ modeli. Niye bunu seçiyoruz onu bilen de yok, ortaya bir model koyabilen de…

Sonuç olarak; Gazeteler olmasaydı Gazetecilik, Öğrenci ve öğretmenler olmasaydı Milli Eğitim Bakanlığı yapmak çok kolay olurdu…