KONYA’YA REFERANS OLUNABİLİR Mİ?

Prof. Dr. Önder Kutlu

Mesleğimiz gereği öğrencilerimiz hakkında sık sık referans mektubu yazarız. Öğrencilerimiz iş, staj veya lisansüstü çalışma başvurusu yaparken bir de referans mektubu eklemek durumundalar. Hayatlarının ondan sonraki dönemlerinde beraber çalışacakları insanlar, daha önceki dönemlerde ilişkide oldukları ve hakkında şahadet yapabilecek insanlardan bilgi almak isterler.

İnsanlar arası güven tesisinde önemli bir aşamadır bu. Yakın çalışma arkadaşınız olacak, yerine göre belki geleceğinizi, belki güvenliğinizi, belki malınızı ve mülkünüzü belki de canınızı emanet edebileceğiniz insanları bilmek ve tanımak istersiniz.

Referans yazma konusu bizde farklı, Batıda gene farklı anlaşılıyor. Biz referans mektubu yazdığımız zaman, mutlaka iyi şeyler söyleriz. Ama Batılılar öyle mi? Onlar ‘iyi, kötü’ her şeyi yazarlar. Şurası iyi, burası kötü demekten geri durmazlar. O nedenle Batıda referans mektupları mutlaka bir zarfa konur ve ağzı kapatılarak, imzalanır. Bundan dolayı onların değerlendirmeleri, bizdekilerden daha değerli.

Şahsen ben de bu konuda, tanıdığım, bildiğim ve tabii ki güvendiğim kişilere referans olmakta bir beis görmem. Aksine, bunu sosyal bir sorumluluk olarak değerlendiririm. Akademik camiada ve iş hayatında herkes benim gibi düşünmüyor. Kefalet müessesesinin sorumluluğunu almak istemeyenler çok. İnsanlarla ilgili kefaletin belli maddi ve manevi müeyyideleri var.

Bir de şehirlere, toplumlara referans olma konusu var. O ayrı bir mevzu. Ama o kadar da ayrı değil aslında. Herhangi bir kişiye referans olurken hangi kriterleri ararsanız, büyük ölçüde aynı kriterler toplumlar açısından da geçerli olurlar.

Peki, nedir bu referans kriterleri? Neye bakmak lazım?

Şahıs öğrenmeye yatkın mı? Bireysel iş yapabilme kapasitesi nasıl? Ekip çalışmasına uygun mu? Değişen şartlara uyum sağlayabilir mi? Olaylara, gelişmelere ve hayata pozitif bakar mı? Problem çözebilir mi? Kişiliği oturmuş mu? Entelektüel kapasite nasıl? Özgüveni tam mı? Genel anlamda güven verir mi?

Gelelim asıl sorumuza: Konya’ya referans olunabilir mi?

Yukarıdaki kriterler açısından değerlendirelim…

Öğrenmeye yatkınlık: Konya, 10000 yıllık tarihinde sürekli olarak öğrenmiş, dünyadaki değişimi ve gelişimi takip edebilmiştir. Öğrenme kapasitesi bakımından iyi durumda olduğunu düşünüyorum. Moğol istilasını asgari karışıkla atlatabilmiştir. Kurtuluş Savaşında işgal edilmeyen sayılı şehirden biridir.

Bireysel iş yapabilme durumu: Konya’lı bireysel anlamda başarılı. İş dünyasına baktığımızda bireysel başarı hikâyelerinin büyük yer tuttuğunu görmek mümkün. Şirketleşmeyi başaramıyoruz. Organize olamıyoruz. Ama genel manada bireyselliğe yatkınız.

Ekip çalışmasına uygunluk: Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, Konya ve Konyalı ekip çalışmasını yürütemiyor. Uyum sağlayamıyor. O nedenle Konya kültüründe ‘halay’, ‘horon’ yok. Ama ‘kaşık oyunu’ var: Tek tek, karşılıklı ama bireysel.

Değişen şartlara uyum sağlama: Nispeten bu başlıkta da iyi olduğumuzu söylemek mümkün. Yeni evlenen gençler hemen ‘hanım köylü’ oluverir. Nihayetinde önümüzde bir Nasreddin Hoca örneği var. Bunu iş hayatında ve sosyal meselelerde de görmek mümkün. Toplumun siyasi tercihlerini ölçmeye yönelik anket yapan şirketler listelerine mutlaka Konya’yı da eklerler. Konya’nın siyasi tercihlerinde değişiklik, Türkiye’nin siyasi tercihlerindeki değişiklikle benzer şekilde gelişir. Demek ki, değişen şartlara çabucak uyum sağlayabiliyoruz.

Hayata, olaylara pozitif bakabilme: Konya’lı genellikle güler yüzlü ve yardımseverdir. Mütevekkil tutumu insanlara ve olaylara pozitif bakmasından gelse gerektir. İnsanımız ‘meraklıdır’ ama şüpheci değildir.

Problem çözebilme: Sosyal, ekonomik veya siyasi meselelere takılıp, kalmayan bir kamuoyundan bahsetmemiz mümkün. Çöpçatanlık veya farklı anlaşmazlıklarda ‘aracılık’ kurumu iyi çalışır. ‘Kadıya, gidiye’ vardırılmadan problemler çözülmeye çalışılır.

Kişilik özellikleri: Genel manada ne yaptığını bilen, ulu-orta meseleleri konuşmaya kalkmayan bir şehirdir Konya. Bu anlamda da olumlu notu hak eder.

Entelektüel kapasite: Bunca medeniyet ve zengin kültürel özelliklerden sonra bu aslında bu soruyu sormamamız lazım. Ne yazık ki, bu konuda biraz daha ilerlemeye ihtiyaç var. Geliştirilmesi gereken noktalar mevcut. Başka insanlara karşı merak, çoğu zaman çekememezliğe kadar gidebilir.

Özgüven: Bu konuda hiçbir sıkıntı yok. Konya’lı kendine güvenir. Belki bazen abartılı bir şekilde. Konya’lı olmak müthiş bir ayrıcalıktır. İstanbul, İzmir, Bursa da kim oluyormuş?

Genel anlamda güven verme: Konya beğendiği, kabullendiği insanlara sırlarını açar, bağrına basar ve güven verir. Ama beğenmediği, kabullenmediği insanları da dışlar. İçine almaz.

Bütün bu kriterler benim değerlendirmelerim. Belki başkaları başka şeyler söyleyebilir. Ama Konya böyle bir yer.

Genel manada referans olunabilecek, kefalete layık bir şehirdir. Ama maalesef bazı noktalarda hala kat etmesi gereken ciddi bir mesafe de bulunmaktadır.

Şehre önyargılı olanlar bu hasletleri anlamaya çalışsalar herkes açısından işleri daha kolay olur...