KULUMUN HAKKIYLA GELME!

Sümeyra Arslan Kasap

Allah-u Teâlâ’ya karşı küfür ve şirk dışında işlenen günahlar vardır ki bunlar affedilebilir. Amma kul hakkı asla affedilmez. ‘’ Bana işlediğiniz günahlarla gelin fakat, kul hakkıyla gelmeyin!’’ diyor Yaradan.

Bugün baktığımızda hızlı temposu, dikenli telaşları ve insanları gaddar bir hırs yolculuğuna çıkaran dünya hayatı çok ince bir konuyu; kul hakkını adeta unutturmuş gibi görünüyor. Bu ince çizgiyi  hemen hemen herkes göz ardı etmiş artık ne yazık ki…

Basit bir kavram gibi algılanıyor.  Oysa Allah-u Teala indirdiği ayetleriyle ‘’Hak’’ kavramının ne derece önemli olduğunu insanlara bizzat bildirmiştir. Ama biz zavallı insanlar, bu konuyu ne kadar önemsiyoruz? Yetim hakkı, komşu hakkı, ana baba hakkı, kul hakkı…

Haydi şimdi kendimizi analiz edelim ve bu konuya ne derece ehemmiyet verdiğimizi bir düşünelim.

En yakınımızdan başlayalım. Çocuklarımızdan, eşimizden, komşumuzdan ve de çalışma ortamında bulunuyorsak da arkadaşlarımızdan. Günlük yaşantımızda hayatımızın her alanında mutlaka kul hakkını yaşadığımız yaşattığımız anlar kaçınılmaz. Çünkü insanlarla hemhal oluyoruz her an.

Özellikle karşı tarafa verdiğimiz sözleri tutabiliyor muyuz. Ki, buda şiddetli azap gerektiren bir kul hakkı. ‘’Yapmayacağınız şeyleri söylemeniz, Allah katında büyük gazap gerektiren bir iştir’’ (Saff 61/3) ayetleri çınlıyor kulaklarımda…

Aslında dünya hayatındaki sosyal münasebetlerin hepsi ticarete benzer. Nasıl ki insanlar ticarette alırken ve satarken kazanmak hırsıyla birtakım yanlışlara kapılıp hak ve adâlet terâzisini tam olarak kullanmakta zorlanırlarsa, aynı şekilde beşerî münasebetlerde de çıkarlarına hususlarda kendilerini sürekli haklı görüp baskı kurarak karşısındakinin hukukunu görmezden gelmek gibi yanlışlar yapmaktadır.

Yine gözden kaçan bir detayda Trafik. Trafikte neden olunan bir başka hak ihlali; Mesela,  iki araç birbirine zarar veriyor. Onlar inip aralarında o zararı sulh ediyorlar ya da devlete müracaat ediyorlar. Devletin hükmü ile de onlar sulh oluyor. Mesele bitti mi? Bitmedi elbette. Bir saat iki saat o yol kapalı kalıyor ya da trafik akışı aksıyor. İnsanlar bundan etkileniyorlar. Bir kişinin dikkatsizliğinin sebep olduğu kaza, ‘kazaya karışan araçlar’ denilerek, sadece çizilen araçlardan söz edilip geçiştiriliyor. Ahirete iman eden için ise durum böyle değildir. Daha derin ve daha geniş düşünmeye mecburuz. Kanunların himayesine sığınmak, Allah’ın azabından kurtarmaz ki!

Çok iyi paralar kazanıp ta işçinin alın terini geciktirmek veya eksik vermekte gördüğümüz örnekler arasında maalesef. 

Titremiyorlar!

Korkmuyorlar!

Hemen aklıma, yaşamının her alanında en ince ayrıntıya titizlik gösteren ve bir örnek abidesi olan güzel insan, Mahmut Sami Ramazanoğlu (ks) ve de güzel hareketi geliyor.

Mahmut Sami Ramazanoğlu (ks),  yanında sürekli bozuk para taşıyormuş ve bir vapur yolculuğunda yanında bulunan gençlere sebebini de şu şekilde açıklamış: ‘’Evladım kul hakkı çok önemli. Ben şimdi bütün para uzattığımda bana paranın üzerini vermek biraz zaman alacak, ama sırada bekleyenler var ve onları bekletmek doğru değil.  Dolayısıyla kul hakkına girmemek için yanımda bozuk para taşıyorum’’ demiş…

İşte bu kadar ince bir hak, KUL HAKKI... Gerisini varın siz düşünün.

Selam ve Dua ile.