Kurban Kurban Ola

Senan Kazımoğlu

İslam Aleminin iki bayramından birisi olan Kurban Bayramı, geride kaldı. Kurbanın hem maddi, hem manevi, hem de sosyal yanları vardır. Hamdolsun, Türkiye’de kurbanın bu üç özelliğini de hissetmeniz mümkün. Türkiye bu konuda sadece kendi ülkesi için değil, bir mum misali kendisiyle beraber diğer fakir Müslüman ülkelerinden de yardımlarını esirgemiyor. Bu konuda Türkiye, dünyadaki ender ülkelerdendir.

Fakat maalesef, bunun yanında Türkiye’de de bu konuda gördüğüm bazı yanlışlıklar var. Kurban kelime olarak yakınlaşmak demektir. Evet, kurban ibadeti insanı Allaha yakınlaştırıyor. Bu konuda Allah, Kuran-i Kerimde şöyle buyuruyor: “Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat O’na sizin takvanız ulaşır.” (Hacc Süresi, 37.) Bu konudaki bir hadiste, Hz. Aişe (r.a) rivayet edildiğine göre, Resûl-i Ekrem’in ailesi bir koyun kesmişlerdi. Peygamber (s.a.s) bir ara: “Ondan geriye ne kaldı?” diye sordu. Hz. Aişe (r.a): “Sadece bir kürek kemiği kaldı” cevabını verdi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.s): “Desene bir kürek kemiği hariç, hepsi bize kaldı” buyurdu. Yukarıdaki ayet ve hadisten de anlaşıldığı üzere kesilen kurbanın etlerinin bir kısmı ihtiyaç sahiplerine dağıtılmalıdır. Ancak, Türkiye’de son dönem, kurban etlerini stoklama geleneği yaygınlaştı. Bu gelenek daha bayramdan önce buzdolabı reklamlarıyla başlayıp, dolabın tıka basa doldurulmasıyla son bulur. Hatta geçen gün, Konya’da 9 katlı apartmanda yaşayan uluslararası öğrenci arkadaşım, tüm apartmandakilerin kurban kestiklerinden ve kimsenin onlara pay vermediğinden bahsetti. Eğer 9 katlı bir apartmandaki ihtiyaç sahibi birisine, o apartmandan kimse pay ayırmıyorsa, gerçekten de burada bir sorun var demektir.

Diğer bir sıkıntı da, bazı vakıf ve dernekler ile ilgilidir. Türkiye’deki, bilhassa da İslami vakıf ve derneklerin faaliyetleri sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada herkes tarafında takdir ediliyor. Kurban Bayramında “acaba bir insanı kurtalabilirmiyim? Acaba bir insanın “İRŞAD”ına vesile olur muyum? Acaba bir ihtiyaç sahibinin ihtiyacını görebilir miyim?” endişesiyle, bayram boyunca sabah namazından çıkıp, gece saat 2 den erken evine dönmeyen yaşı 70-i aşan vakıf başkanı tanıdım. Ancak bunun yanında maalesef, bayramdan 10 gün önce, bayrama kadar kurban bağış stantlarında sabahtan akşama kadar öğrencini çalıştırıp, yetmedi bayram günü namazdan itibaren aksama kadar kurban derisi toplattırıp, akşam olunca da hadi sana güle-güle diyerek öğrenciye hiçbir şey vermeden gönderen vakıflar da gördüm. Halbuki, Peygamberimiz (s.a.s): “İşçinin ücretini alın teri kurumadan önce ödeyiniz.” diye buyuruyor. Konuyla ilgili başka bir hadiste ise Allah Resulu (s.a.s): “Allah Teâlâ buyurur ki: Üç kimse vardır ki, Kıyamet günü ben onların hasmıyım. Ben, her kimin hasmı olursam, onu helak ederim. O üç kimse şunlardır: “1. Bana karşı söz verip, sonra vaadinden dönen,  2. Hür bir kimseyi (köle gibi) satarak parasını yiyen, 3. Bir işçi çalıştırarak ondan istifade edip de ücretini vermeyen kimsedir.” buyuruyor.

Kurban Bayramının tüm İslam Alemine hayırlar getirmesi dileğiyle hayırlı bayramlar.