Kürt Teğmen ile Türk Avukatın Kardeşliği

Ramazan Yaşar

Terörle mücadelede dün olduğu gibi bugün de şehitler veriliyor. Hepsinin yüreğimizde bıraktığı acı aynı. Nereli olduğu, kimin çocuğu olduğunun hiçbir önemi yok. Hepsi Türkiye’nin çocuğu, hepsi bizim evladımız…

Terör örgütünün insanlarımız arasında örmek istediği duvarları yıkmak için, onların yaptığı kara propagandayı etkisiz kılmak için bu köşede zaman zaman bazı hikayeler paylaşıyorum. Şehitlerimizin hepsi bir. Acılarının yüreğimizde bıraktığı yara aynı. Ancak terör örgütünün “Kürtleri biz temsil ediyoruz”, “Kürtlerin biz haklarını savunuyoruz” iddia ve propagandasının doğru olmadığını göstermek için bazı özel hikayeleri sizinle paylaşmayı faydalı görüyorum…

Bugün kahraman şehidimiz, Abdülselam Özatak’ın hikayesini paylaşmak istiyorum sizinle…

Teğmen…

Hakkarili Kürt bir ailenin 11 çocuğundan biri. Bir ağabeyi var. Diğer kardeşleri kendisinden küçük. Daha gencecik, pırıl pırıl bir delikanlı…

25 yaşındaydı.

5 ila 23 yaş arası 9 kardeşini yakalarını bırakmayan terör belasından korumak için Ankara’ya getirmiş. Ev tutup baktığı, okumalarını istediği kardeşlerinin aydınlık bir gelecekleri olsun istiyordu. Terör örgütünün ağına düşüp, birilerinin taşeronluğunu yapmasın diye uğraşıyordu…

Kardeşleri de onu mahcup etmemiş okullarına başarıyla devam ediyorlardı.

Görev yaptığı Diyarbakır cezaevinde, Sur ilçesinde silah arkadaşlarının şehit olduğunu öğrendi. Kendi isteği ile Sur’da görev almak istediğini komutanına iletti. Şehadet böyle bir şeydir. Sizi kurtuluşa, cennete çağırır. Abdülselam Teğmen şehit olacağını bilmeden, ama şehit olma ihtimali olduğunu bilerek Sur sokaklarında teröristlerle çatışmalara girdi.

Kürt Teğmen, Kürt olduğunu iddia eden, Kürtlerin haklarını savunduğunu iddia eden bir teröristin kurşunlarına hedef oldu…

Orada şehit oldu…

Hakkari’nin küçük bir köyünden çıkarak, Harp Okulunu kazanmış, teğmen rütbesi almış Abdülselam ruhunu Diyarbakır’da bırakmıştı. Bedeni doğduğu Hakkari’nin köyünde toprağa verildi. Türkiye’nin bölünmemesi için kanını Diyarbakır sokaklarına bırakan Kürt Teğmen, Türkiye’ye ve dünyaya çok anlamlı bir mesaj vermişti.

Diğer şehit Türk, Kürt polis ve askerler gibi. Onun hikayesinin diğer şehit arkadaşlarından farklı noktaları vardı mutlaka. Ama verdikleri mesaj aynıydı…

Türkiye’nin birlik ve beraberliği için…

Ezan susmasın…

Türk-Kürt kardeş kalsın…

Haçlılar sevinmesin…

Bu topraklar Müslümanlara miras kalsın diye…

Diyarbakır’ın toprağına düştü Kürt Teğmen Abdülselam’ın bedeni. Diyarbakır’a kanını, Hakkari’ye delik deşik bedenini bıraktı gelecek nesillere emanet…

O emaneti korumak sonraki nesillerin boynunun borcu olsun. Gelecek nesillerin huzuru için kendini feda eden Abdülselam’a selam olsun.

Bir selam da, katıldığı yarışmada kazandığı para ödülünü Abdülselam’ın kardeşlerine bağışlayan Bodrumlu Türk avukat Celal İyidoğan’a gelsin. Hani Demirtaş tehdit ediyordu ya, “Sur yanarken, Bodrum da yanacak” diye. Bodrumlu Avukat Celal İyidoğan, birilerinin Bodrum’da yakmak istediği ateşe öyle bir su döktü ki, Demirtaş’ın tüm hayalleri o suya gömüldü…

Türk ve Kürtleri birbirinden ayırmak ve koparmak isteyenlere karşı Kürt Teğmen Abdülselam canını, Türk Avukat Celal ruhunu ortaya koymuşken, kimse boş hayaller peşinde koşmasın. Hakkarili şehit Kürt teğmen ile Bodrumlu Türk avukat, tüm Türkiye’yi kapsayacak öyle bir köprü inşa ettiler ki, hiç kimsenin gücü onu yıkmaya yetmez…